Washington Post Antalya’da tatil yaparken 13 yaşındaki bir İngiliz kızı taciz ettiği iddiasıyla tutuklu olarak yargılanan 17 yaşındaki Alman genci Marco’nun, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğine karşı olanların sembolü haline geldiğini yazıyor. Berlin mahreçli haberde, Alman yetkililerin, Marco’nun serbest bırakılması için Türkiye’ye baskı yaptığı belirtiliyor:
"Gelen eleştiriler, İngiliz annenin şikayetini soruşturmak zorunda olduklarını söyleyen Türk yetkililerin tepkisine yol açtı. Brüksel ve Berlin’deki Türk diplomatlar, Alman milletvekillerinin yakışıksız bir siyasi müdahalede bulunduğunu belirterek durumu protesto etti. Ancak bir çok Alman, İngiliz kızın 13 yaşında olmasına rağmen yapılan suçlamayı abartılı buluyor. Yaşanan tartışma 71 milyon nüfuslu Türkiye ile 82 milyon nüfusla Avrupa Birliği’nin en kalabalık üyesi olan Almanya arasındaki sevgi ve nefret ilişkisini de ortaya koyuyor. Başta, Türkiye’ye ayrıcalıklı ortaklık öneren başbakan Angela Merkel olmak üzere bir çok Alman, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğine karşı çıkıyor."
Christian Science Monitor Pakistan’ın eski başbakanı Benazir Butto’nun bir makalesine yer veriyor. Butto, ülkesindeki dikta yönetiminin sadece Pakistan açısından değil, bütün dünya açısından bir tehdit oluşturduğunu savunuyor:
"8 Ocak’taki seçimlerin adil bir biçimde yapılması sağlanmazsa, aşırı uçlar güç kazanmaya devam edecek ve herkes için risk oluşturacaktır. Bunu önlemek için bütün dünya harekete geçmeli ve Pakistan’da adil bir seçim yapılması konusunda ısrarcı olmalıdır. Uluslararası toplum, seçimlere hile karıştırılmasında suç ortağı olmayacağını açık bir biçimde ifade etmelidir. Washington, böylesine önemli bir süreçte, tavrını demokrasiden yana koyarak, nükleer silah sahibi olan Pakistan’da aşırı uçların güç kazanmasını önleme fırsatını değerlendirmelidir."
New York Times Sudan’ın Darfur bölgesinde yaşananlar konusunda dünya liderlerini, verdikleri bütün sözlere rağmen harekete geçmemekle suçluyor. Gazete, Darfurlu mültecilerin hala zor koşullar altında yaşadığına dikkat çekiyor:
"Sudan hükümeti, Darfur’da çekilen acılarla ilgilenmediğini defalarca gösterdi. Uluslararası baskı artmadıkça, hükümet barış gücünü engellemeye devam edecektir. Hartum’u ikna etme görevi ise, Sudan’ın en büyük ticaret ortağı olan Çin’e ve Arap Birliği’ne düşüyor. Birleşmiş Milletler’in ve diğer ülkelerin temsilcilerinin de, barış görüşmelerinin sonuçlanması için yoğun bir çaba göstermesi gerekiyor. Hem Güvenlik Konseyi’nin itibarı, hem de iki buçuk milyon Darfurlu’nun hayatı, buna bağlı."
USA Today bazı El Kaide zanlılarının sorgulanması sırasında çekilen video kayıtların, CIA tarafından imha edilmesini eleştiriyor. Gazete, CIA’in sorgu sırasında uyguladığı tekniklerin, Amerika’nın prestijine büyük bir zarar verdiğini vurguluyor:
"CIA bu olayda tam dört hata yaptı. İlk hatası, tartışmalı sorgu tekniklerini kullanmasıydı. İkincisi, bu sorguları video ile kayıt etmesiydi. Üçüncüsü kasetleri 11 Eylül komisyonundan saklamasıydı. Dördüncüsü ise kasetleri imha etmesiydi. Ancak vurgulamak gerekir ki, asıl hata, sorguların kayıt edilmesi veya kasetlerin imha edilmesi değil, işkence yapılmasıydı. Eğer işkenceye başvurulmasaydı, kasetlerin imha edilmesine de gerek kalmazdı."