Erişilebilirlik

'Suriye'nin Katılımı Önemli'


Annapolis’te düzenlenen Orta Doğu Barış Konferansı’na, Amerika, İsrail ve Filistinli liderlerin yanısıra, diğer ülkelerin dışişleri bakanları katılıyor. Ancak Suriye, konferansa dışişleri bakanı yerine, bakan yardımcısı Faysal Mekdad’ı gönderiyor. Middle East Times gazetesi yazarı Claude Salhani’ye göre Suriye’nin katılımı, konferansın başarılı ya da başarısız olmasında etkili olacak.

Gerek Annapolis konferansını düzenleyen Amerika, gerekse uzmanlar, konferansın sonuçları konusunda büyük beklentilerden kaçınıyor. Konferansta öncelikli amaç, İsrail ve Filistin arasında, iki devletli çözüm içeren bir barış anlaşmasıyla sonuçlanacak görüşmeleri başlatmak. Beklentiler, Annapolis konferansının Orta Doğu barışıyla sonuçlanacak bir başlangıç doğurması yönünde. Konferanstan bir gün öncesine kadar yapılan açıklamalar da, gündemin yalnızca İsrail-Filistin anlaşmazlığına yoğunlaşacağı üzerine oldu. Ancak Lübnanlı gazeteci Claude Salhani, Orta Doğu barış sürecinde Suriye’nin dışlanmasının bu süreci aksatabileceği uyarısında bulunuyor.

Orta Doğu’da barışın kapsamlı olması gerektiğini vurgulayan Claude Salhani, Suriye’nin, gerek Lübnan’da Hizbullah, gerekse Filistin’de Hamas örgütleri üzerinde etki sahibi olduğuna dikkat çekiyor. Hamas’ın Annapolis konferansına davet edilmediğini hatırlatan ve bu örgütün siyasi merkezinin Şam’da bulunduğunun altını çizen Salhani, konferanstan Suriye’yi de memnun edecek bir sonuç alınması durumunda, Şam hükümetinin bu örgütü, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın çizgisine çekmeyi başarabileceğini söylüyor.

Annapolis konferansına davet edilen Şam hükümeti, bakan düzeyinde katılım için, İsrail’in 1967 savaşında işgal ettiği Golan Tepeleri’nin, görüşme gündemine alınmasında ısrar ediyordu. Gerek Amerika, gerekse İsrail, bu konunun gündemde olmasa bile, konferansta görüşülmesine karşı çıkmadı.

Başkan Bush, Annapolis konferansının ardından İsrail ve Filistinli tarafların görüşmeleri sürdürmesini ve başkanlık görevinin sona ereceği 2009 Ocak’ına kadar, bir barış anlaşması imzalamasını umuyor. Claude Salhani için bu süre, Orta Doğu’daki çok sayıda sorunu çözmeye yetmeyecek. Salhani’ye göre, Orta Doğu sorunu yalnızca İsrail ve Filistin arasındaki, mültecilerin geri dönüş hakkı, sınırların belirlenmesi, Kudüs’ün statüsü ve İsrail devletinin tanınması konularından daha karışık. Bunun yanısıra Suriye’yle ilişkiler, Golan Tepeleri, Lübnan eski Başbakanı Refik Hariri’ye yönelik suikastle ilgili Birleşmiş Milletler soruşturması ve Suriye-Irak sınırının güvenliği gibi konular da, Orta Doğu’da kapsamlı barış için çözülmesi gereken sorunlar...

Türkiye konferansa Dışişleri Bakanı Ali Babacan başkanlığındaki bir heyetle katılacak. ‘Türkiye’nin Orta Doğu barışına katkısı ne olur?” diye sorduğumuz Lübnanlı gazeteci, Türkiye’nin istese de istemese de, bölgedeki rolünün önemli olduğunu savunuyor. Salhani Türkiye’yi doğuyla batı arasında bir köprüden öte, paralı geçiş noktasına benzetiyor.Claude Salhani bunun nedenini, “İki taraf da birbirleriyle iş yapmak için önce Türkiye’den geçmek zorunda. Türkiye iki tarafın da kafa yapısını oldukça iyi anlıyor,” diye açıklıyor. Salhani, Erdoğan hükümetinin siyasal İslam geçmişine dikkat çekerek, Annapolis konferansından dışlanan Hamas’ı ikna edebileceğini de savunuyor.

Konferanstan beklentisini sorduğumuz Lübnanlı gazeteci, Annapolis’i, çok sayıda trenyolunun birleştiği bir kavşağa benzetiyor ve herhangi bir trenin kavşakta raydan çıkması durumunda bütün sürecin bozulabileceği uyarısında bulunuyor. “Annapolis, tehlikeli bir toplantı olacak,” diyen Claude Salhani, tarafların hassas bir zeminde yürümek zorunda kalacağını söylüyor.
XS
SM
MD
LG