Washington Times muhabiri Andrew Borowiec, Kıbrıs sorununun Türkiye’nin Avrupa Birliği ile müzakerelere yeniden başlamasına engel olabileceğini yazıyor. Haberde, Kuzey Kıbrıs’a yönelik izolasyonlara son verilmedikçe, Türkiye’nin limanlarını ve havaalanlarını Rumlara açmamakta direndiği belirtiliyor.
"Türk yetkililer, Avrupa Birliği’ni, Rum-Yunan baskısına boyun eğerek Kuzey Kıbrıs’a tahsis edilen yardımları vermemekle suçluyor. 2004 yılında Birleşmiş Milletler’in hazırladığı planın Rumlar tarafından reddedilip Türkler tarafından kabul edilmesinin ardından Kuzey Kıbrıs’a yardım yapılması konusunda uzlaşmaya varılmıştı. Avrupa Birliği, geçen yıl Türkiye ile yürütülen 35 müzakere başlığından sekizini durdurma kararı almıştı. Diplomatik kaynaklar, Türkiye, limanların ve havaalanlarının Rumlara açılması konusunda taviz vermediği sürece, müzakerelerin yeniden başlamasının zor olduğunu söylüyor."
Boston Globe gazetesi gelecek ay yapılacak olan Ortadoğu zirvesinin başarısına ilişkin somut nedenlere dayanan ciddi kaygılar olduğunu yazıyor. Ancak gazete, zirveden bir uzlaşma çıkmasının imkansız olmadığının da altını çiziyor.
"Zirveye mümkün olduğunca çok Arap ülkesinin katılması İsrail’in çıkarınadır. Ehud Olmert’ten önceki İsrail başbakanları, bütün Arap ülkeleri tarafından tanınmayı ancak rüyalarında görebilirdi. Bu yüzden Olmert, mümkün olduğunca çok Arap ülkesini, hatta İran’ın vekili olan Suriye’yi bile, barış çadırı altında bir araya getirmeye çalışmalıdır. Çünkü bunun alternatifi daha fazla aşırılık, daha fazla terör ve hatta daha fazla savaştır."
New york Times gazetesi, adı Irak’ta bazı sivillerin öldürülmesine karışan Blackwater güvenlik şirketinin yasalar karşısında hesap verme korkusundan uzak bir biçimde çalıştığını hatırlatıyor. Özel güvenlik şirketi çalışanlarının da yasalar önünde hesap vermesini öngören bir tasarının Temsilciler Meclisi’nde kabul edildiğini kaydeden gazete, Bush yönetiminin, bu tür girişimlere karşı çıktığına dikkat çekiyor.
"Yönetim, özel şirketlerde çalışanlara yasal muafiyet tanıyarak Irak halkının güvenini kazanma çabalarına büyük bir darbe vurdu ve Amerika’nın Irak’taki hedeflerine ulaşmasını zorlaştırdı. Kongrenin nihai hedefi, özel şirketlerin muharip görevlerde yer almasına bir son vermek olmalıdır. Ancak bu hedefe ulaşılıncaya kadar, Irak’taki özel şirketlere bağlı güçlerin, yaptıklarından dolayı sorumlu tutulmasını sağlamak gerekmektedir."
Washington Post gazetesi kaçak işçilere yönelik baskıların sistematik biçimde artırıldığı Washington yakınlarında bulunan Prince William ilçesindeki uygulamaların başarılı olmadığını savunuyor. Gazete, bu ayrımcı politikaların maliyetinin de yüksek olduğunun altını çiziyor.
"Bölge yetkililerine göre, sadece polis uygulamalarının maliyeti 14,2 milyon doları buluyor. Kaçak işçilere bazı hizmetlerin verilmesini önleme çabalarının maliyeti ise daha yüksek. Yerel yöneticiler kara kara maliyet hesabı yaparken, hoşgörüsüzlüğün başkenti olarak tanınmak isteyip istemediklerini de düşünme fırsatı bulurlar."
"Türk yetkililer, Avrupa Birliği’ni, Rum-Yunan baskısına boyun eğerek Kuzey Kıbrıs’a tahsis edilen yardımları vermemekle suçluyor. 2004 yılında Birleşmiş Milletler’in hazırladığı planın Rumlar tarafından reddedilip Türkler tarafından kabul edilmesinin ardından Kuzey Kıbrıs’a yardım yapılması konusunda uzlaşmaya varılmıştı. Avrupa Birliği, geçen yıl Türkiye ile yürütülen 35 müzakere başlığından sekizini durdurma kararı almıştı. Diplomatik kaynaklar, Türkiye, limanların ve havaalanlarının Rumlara açılması konusunda taviz vermediği sürece, müzakerelerin yeniden başlamasının zor olduğunu söylüyor."
Boston Globe gazetesi gelecek ay yapılacak olan Ortadoğu zirvesinin başarısına ilişkin somut nedenlere dayanan ciddi kaygılar olduğunu yazıyor. Ancak gazete, zirveden bir uzlaşma çıkmasının imkansız olmadığının da altını çiziyor.
"Zirveye mümkün olduğunca çok Arap ülkesinin katılması İsrail’in çıkarınadır. Ehud Olmert’ten önceki İsrail başbakanları, bütün Arap ülkeleri tarafından tanınmayı ancak rüyalarında görebilirdi. Bu yüzden Olmert, mümkün olduğunca çok Arap ülkesini, hatta İran’ın vekili olan Suriye’yi bile, barış çadırı altında bir araya getirmeye çalışmalıdır. Çünkü bunun alternatifi daha fazla aşırılık, daha fazla terör ve hatta daha fazla savaştır."
New york Times gazetesi, adı Irak’ta bazı sivillerin öldürülmesine karışan Blackwater güvenlik şirketinin yasalar karşısında hesap verme korkusundan uzak bir biçimde çalıştığını hatırlatıyor. Özel güvenlik şirketi çalışanlarının da yasalar önünde hesap vermesini öngören bir tasarının Temsilciler Meclisi’nde kabul edildiğini kaydeden gazete, Bush yönetiminin, bu tür girişimlere karşı çıktığına dikkat çekiyor.
"Yönetim, özel şirketlerde çalışanlara yasal muafiyet tanıyarak Irak halkının güvenini kazanma çabalarına büyük bir darbe vurdu ve Amerika’nın Irak’taki hedeflerine ulaşmasını zorlaştırdı. Kongrenin nihai hedefi, özel şirketlerin muharip görevlerde yer almasına bir son vermek olmalıdır. Ancak bu hedefe ulaşılıncaya kadar, Irak’taki özel şirketlere bağlı güçlerin, yaptıklarından dolayı sorumlu tutulmasını sağlamak gerekmektedir."
Washington Post gazetesi kaçak işçilere yönelik baskıların sistematik biçimde artırıldığı Washington yakınlarında bulunan Prince William ilçesindeki uygulamaların başarılı olmadığını savunuyor. Gazete, bu ayrımcı politikaların maliyetinin de yüksek olduğunun altını çiziyor.
"Bölge yetkililerine göre, sadece polis uygulamalarının maliyeti 14,2 milyon doları buluyor. Kaçak işçilere bazı hizmetlerin verilmesini önleme çabalarının maliyeti ise daha yüksek. Yerel yöneticiler kara kara maliyet hesabı yaparken, hoşgörüsüzlüğün başkenti olarak tanınmak isteyip istemediklerini de düşünme fırsatı bulurlar."