Erişilebilirlik

21 Ağustos Amerikan Basınından Özetler


Washington Times AKP’nin 22 Temmuz seçimlerindeki başarısının ardından yeniden Abdullah Gül’ü cumhurbaşkanlığına aday göstermesinin, seçim öncesindeki meşruiyet tartışmalarına son verdiğini yazıyor. Ancak yapılan yorumda, Gül’ün laikliğe bağlı olduğu yönündeki açıklamalarına rağmen, cumhurbaşkanı seçilmesinin, dinin siyasetteki rolü konusundaki tartışmaları yoğunlaştıracağı yorumuna yer veriliyor:

"Gül’ün laikliğe bağlı olduğuna dair verdiği söz, bağlayıcı olmalıdır. Muhtemelen, bu sözün en sıkı takipçileri, Gül hakkındaki düşüncelerini, yılbaşında açıklayan generaller olacaktır. Türkiye’nin hala siyasi krizden çıktığı söylenemez ve eğer Gül, Türkiye’nin laik geleneğine bağlı kalacağına dair sözünü tutmazsa, kargaşa daha da derinleşecektir."

Los Angeles Times muhabiri Laura King, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki ilk tur cumhurbaşkanlığı oylamasını değerlendiriyor. Haber, Gül’ün gerekli üçte ikilik çoğunluğu sağlayamamasını, bu konuda Türkiye’de yaşanan bölünmüşlüğün bir göstergesi olarak değerlendiriyor:

"AKP’nin Abdullah Gül’ü yeniden cumhurbaşkanlığına aday göstermesi, Türkiye’de dinin kamu yaşamındaki rolüyle ilgili tartışmaları yeniden alevlendirdi. AKP’nin seçimlerdeki başarısı, muhaliflerin eleştirilerini yok etmese de, bastırmayı başardı. Ancak yine de laik kesim, cumhurbaşkanlığı makamını, dinsel kökeni olan iktidardaki AKP’nin denetlenmesi açısından önemli bir mevki olarak görüyor."

Washington Post İran Devrim Muhafızlarının terörist bir örgüt olarak tanımlanmasını destekliyor ve Devrim Muhafızlarının, zaten Amerika’ya karşı bir savaş yürüttüğünü öne sürüyor. Tahran’a karşı şu ana kadar uygulanan diplomatik baskıların ve yaptırımların sonuç vermediğini hatırlatan gazete, Avrupa ülkelerinin, Devrim Muhafızlarına da yaptırım uygulanmasına karşı çıkmasını eleştiriyor:

"Bazı Avrupalı diplomatlar İran’la Amerika arasındaki gerginliğin artmasının savaşa yol açmasından endişe ediyor. Ancak, yaptırımlar aslında savaşın alternatifidir. İran, bir yandan Irak konusunda Amerika’yla görüşmelerde bulunurken, bir yandan da Amerikan askerlerine karşı saldırıları yoğunlaştırıyor. Eğer Tahran, hem müzakere yapıp, hem de savaşmayı seçiyorsa, Amerika da elindeki bütün ekonomik silahlarla buna karşılık vermekten çekinmemelidir."

Christian Science Monitor, Kuzey Kutbundaki buzulların erimeye başlamasıyla birlikte bu bölgedeki doğal zenginliklerin paylaşımı konusunda Rusya, Danimarka, Kanada ve Amerika arasındaki mücadelenin de yoğunlaştığına dikkat çekiyor. Gazete, Amerika’nın bölgedeki çıkarlarını savunabilmesi için, Birleşmiş Milletler’in 1982 yılında hazırladığı Denizlerin Kullanımı Sözleşmesini imzalaması gerektiğini vurguluyor:

"İlgili ülkeler arasında yapılacak görüşmeler giderek eriyen Kuzey Kutbunu sömürmekten çok korumayı hedeflemelidir. Deniz Hukuku Sözleşmesi, okyanuslardaki egemenlik bölgeleri ve doğal kaynaklarla ilgili sorunları çözmek amacıyla hazırlanmıştı. Bu sözleşme şu ana kadar da sağlıklı bir şekilde işledi. Amerika da Kuzey Kutbuna özel bir statü verilmesini ve bölgenin koruma altına alınmasını sağlamak için bu sözleşmeyi imzalamalıdır."

XS
SM
MD
LG