New York Times, AKP’nin cumhurbaşkanı adayı olarak Abdullah Gül’ü seçmesini, laiklerle çatışmaya yol açacak bir adım olarak değerlendiriyor. Sabrina Tavernise ve Şebnem Arsu’nun birlikte hazırladığı haberde, Başbakan Erdoğan’ın seçim sonrasında uzlaşma mesajı verdiği hatırlatılıyor, ancak AKP’nin Gül’ün adaylığı konusunda bir uzlaşmaya niyetli olmadığı vurgulanıyor:
"Gül’ün adaylığı, 1923 yılından bu yana ülkeyi yöneten laik seçkinlere karşı İslamcı orta sınıfların öne çıktığı Türkiye’nin kaderini değiştirecek gibi görünüyor. Laik Türkler, AKP’nin bürokrasiye sızarak devletin dinci bir karakter kazanmasına neden olduğunu düşünüyor. AKP yanlıları ise, AKP’nin Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği ve ülkenin modernleşmesi konusunda laik partilerden daha fazla çaba harcadığını söylüyorlar. Laik kesimler ise başbakanlık ve meclis başkanlığının yanı sıra cumhurbaşkanlığının da AKP’nin eline geçmesi durumunda ülkenin geleceğinden endişe duyuyor"
Washington Post Başkan Bush’un baş siyasi danışmanı Karl Rove’un istifa kararını mercek altına alıyor. Rove’un 2000 ve 2004 seçimlerini Bush’un kazanmasında büyük rolü olduğunu hatırlatan gazete, siyasi kutuplaşmaya yol açan ve Amerikan halkını bölen politikaların altında da Rove’un imzasının bulunduğunu belirtiyor:
"Bize göre, tarih Rove’u yargılarken adının karıştığı skandallara göre karar vermeyecek. Rove, kendi hedefleri çerçevesinde tarihe geçecek bir isimdir. Cumhuriyetçilerin uzun süreli iktidarını hedefleyen Rove, bu amacına ulaşamadı. Rove’un 2008 seçimlerinde Cumhuriyetçilerin başarılı olacağı yönündeki bütün sert açıklamalarına rağmen, 2006 seçimlerinde, Cumhuriyetçiler büyük bir yenilgiye uğradı. Bush ile Rove’un ülkeyi böylesine ikiye bölen politikaları, eğer başarı sağlamayacaksa, bu aşırı söylemler ve kutuplaştırıcı uygulamalar ne işe yaradı?"
USA Today, Rusya’nın Kuzey Kutbu’na bayrak dikmesinden hareketle, kutuplardaki doğal zenginliklerin kime ait olduğu sorusunu gündeme getiriyor. Amerika’nın, 1982 tarihli Birleşmiş Milletler Deniz Sözleşmesi’ni onaylamadığını hatırlatan gazete, bu sözleşmeye göre, her ülkenin kıyılarından 200 mil uzağa kadar olan bir alanda ekonomik hak sahibi olabileceğini kaydediyor:
"Diğer uluslararası sözleşmelere karşı çıkan Başkan Bush, haklı olarak bu sözleşmeyi destekliyor. Amerika’nın Kuzey kutbu ve denizlerle ilgili diğer anlaşmazlıklarda söz sahibi olabilmesi için Senato’dan bu sözleşmeyi onaylamasını istiyor. Sözleşmenin onaylanması, Amerika’nın Kuzey Kutbu’nun zenginliklerinden yararlanmasının önünü açacak ve Rusya’nın bu bölgedeki hevesini kıracaktır."
Boston Globe Pakistan devlet başkanı Pervez Müşerref’in Taleban güçlerinin Pakistan topraklarını kullandığını sonunda kabul etmesinin olumlu bir adım olduğunu belirtiyor, ancak Pakistan’ın Taliban’a verdiği desteği kesmediği sürece bunun bir anlamı olmadığını vurguluyor:
"Pakistan, Taleban’ın sınırdan sızmasını tamamen önleyemez, ama örgütün komuta yapısını etkisiz hale getirebilir. Pakistan askeri istihbaratı, bunu yapabilecek kapasiteye sahip. Ancak bunun için, Pakistan’a Taleban sonrası Afganistan’ın, Hindistan’ın “arka bahçesi” olmayacağı, Peştulara iktidarda adil pay verileceği ve iki ülke arasındaki sınırın tanınacağı garantisi verilmelidir."