USA Today Amerika’nın İran’a karşı askeri bir müdahalede bulunmasının da yumuşak bir tutum sergilemesinin de yanlış olacağı görüşüne yer veriyor. Stanford Üniversitesine bağlı Hoover Enstitüsünden Peter Schwizer’ın makalesinde İran’a karşı izlenecek en doğru yolun ekonomik yaptırımlar olduğu savunuluyor.
"Bush yönetimi önce olarak İran’ın benzin almasını önlemelidir. İran, büyük bir petrol üreticisi olmasına rağmen, benzin ihtiyacının yarısını ithal ediyor. Bu ithal benzin de tankerlerle geliyor. Dolayısıyla, altıncı filonun bu tankerleri engellemesi, zaten zor durumda olan İran ekonomisi üzerinde kısa sürede etkisini gösterecektir. İkinci olarak Bush yönetimi sahte İran parası basmayı düşünmelidir. Bu, bir “dişe diş” politikası olacaktır. Çünkü İran ve müttefiki Hizbullah 100 milyar dolarlık sahte Amerikan parası basmakla suçlanıyor. Bush yönetimi, bütün askeri müdahale çağrılarına rağmen İran’a karşı yumuşak bir tavır izlemeyi seçti. Önerdiğimiz orta yol, Amerika’nın hem savaştan uzak durmasını hem de dünyadaki en tehlikeli yönetimlerden birini devirmesini sağlayacaktır."
New York Times Şeytan Ayetleri kitabı nedeniyle hakkında ölüm fetvası verilen Salman Rüşdi’ye İngiltere tarafından şövalye nişanı verilmesinin özellikle İran ve Pakistan’da büyük tepkiye yol açtığını belirtiyor. Gazete, Rüşdi’ye verilen bu yeni unvanın, dini bağnazlıkla ilgili tartışmaları da yeniden gündeme getirdiğini kaydediyor.
"Rüşdi’nin eserlerinde bildiklerimizin ve inançlarımızın sınırlarını zorlayan derinlik ve yaratıcılık ona saygı ve onur kazandırdı. Ancak aynı eserler, Rüşdi’nin dünyanın bazı bölgelerinde hedef haline gelmesine de neden oldu. Elbette ki bir toplumu sadece yazarlara karşı davranışlarıyla değerlendiremezsiniz. Ancak, eğer bir toplum yazarlara kötü davranıyorsa, sıradan insanlara daha iyi davranmıyor demektir."
Christian Science Monitor Amerikan halkının 2006 yılında yaptığı bağışların 300 milyar doları bulduğunu belirtiyor ve bunun bir rekor olduğunu vurguluyor. Gazete, bu miktarın diğer ülkelere kıyasla çok yüksek olduğuna dikkat çekiyor.
"İngiltere ekonomisinin % 0,73’ü, Fransa ekonomisinin % 0,14’ü hayır işlerine giderken bu oran Amerika’da % 1,7’yi buluyor. Bu cömertlik, Amerika’nın temel değerleri arasında yer alan iki unsurun yansımasıdır; toplumun geleceğine duyulan umut ve her bireyin sorunların çözümüne katkıda bulunabileceğine ilişkin inanç. 4 Temmuz’daki kutlamalarda, Amerikan demokrasisi bu açıdan da kendisiyle gurur duyabilir."
Los Angeles Times Anayasa Mahkamesinin farklı çıkar gruplarının seçim öncesinde yaptıkları reklamlarla ilgili kararını desteklemekle birlikte yetersiz buluyor. Gazete, mahkeme kararıyla ifade özgürlüğünün önünün açıldığını belirtiyor ancak farklı grupların bazı adayları karalamaya veya desteklemeye yönelik art niyetli reklamlar yayınlayabileceği gerekçesiyle ifade özgürlüğünün sınırlanmasına karşı çıkıyor.
"Özel bir şirket tarafından yayımlanan bu gazete, bir adayı seçim gününe kadar destekleme veya eleştirme hakkına sahip olmaktan dolayı gurur duyuyor. Bu hakkı, gazete yorumlarını seçim yasaklarının dışında bırakan Kongre kararının bir lütfü olarak değil, anayasanın bize tanıdığı bir teminat olarak görüyoruz. Kendimiz için meşru gördüğümüz bu hakkın başkaları için kısıtlanmasını ise kabul etmiyoruz."