Erişilebilirlik

AB-Rusya İlişkilerinde Soğuk Dönem


Avrupa Birliği–Rusya arasında geçen hafta Rusya’nın Samara kentinde yapılan zirve, iki dünya gücü arasında bir süredir bozuk olan ilişkilerin düzelmesini amaçlıyordu. Ancak zirvede yaşanılan tartışmalar ilişkilerin daha da soğumasına yol açtı.

Başbakan Angela Merkel ile Rusya Devlet Başkanı Putin’in Samara toplantısında karşılıklı restleşmesi, söz düellosu uluslararası siyasi zirvelerde pek alışılagelmedik, en azından televizyon kameralarına yansımayan bir durumdu. AB Dönem Başkanı Almanya Başbakanı Angela Merkel zirve sonrası, ikili ilişkilerin önümüzdeki dönemde iyileşme ihtimalini çok az olarak tanımladı.

AB’nin motoru olarak kabul edilen Almanya ile Rusya arasında gelinen nokta son bir buçuk yılda sürekli yükselen bir gerilimin yeni bir doruk noktası oldu. Merkel iktidara geldiği 2005 sonbaharında selefi eski başbakan Schröder’in Rusya, özellikle de Putin ile kurduğu dostluğun aynı çizgide sürmeyeceğinin ilk işaretlerini verdi. Merkel, Başbakan olduktan sonra yaptığı daha ilk Rusya gezisinde insan hakları örgütlerinin temsilcileriyle görüşüp, Moskova yönetimini kızdırdı. Ardından Putin'in Ukrayna krizinde doğal gazı kesmesi Merkel’le Rus lideri karşı karşıya getirdi. Merkel Almanya’nın ve AB ülkelerinin enerjide Ruslara bağımlı olmasından memnun olmadığını dile getirdi. Ruslara açılan kredilerde daha sıkı politikalardan yana olduğunu ifade etti.

Merkel’in Putin’e bundan sonraki çıkışı İran konusunda oldu, Rusya’nın gerektiğinde İran’a karşı tavır koymasını talep eden Alman başbakanı son olarak da ABD’nin Polonya ve Çek Cumhuriyeti’ne yerleştirmeyi planladığı füze savunma kalkanına dolaylı olarak destek vererek Putin’in tepkisini üzerine çekti. Merkel’in Samara’da Rusya’daki insan hakları ihlallerini çok açık bir şekilde eleştirmesi ise soğuyan ilişkinin bir ünlem işareti oldu.

Merkel’e yakın çevreler, Başbakanın Berlin dönüşü kapalı kapılar ardında Almanya-Rusya ilişkisinin kısa vadede daha da kötüleşeceğininden yola çıktığını ve kendisinin bunun sonuçlarına hazır olduğunu söylediğini aktarıyorlar. Birlik Partileri dış politika sözcüsü Eckard von Klaaden, Rus-Alman ilişkilerinin dış ticaretle sınırlanma sürecinde bulunduğunu, bunun ötesinde politik yakınlaşma beklemenin sadece hayalperestlik olacağını savunuyor ve Rusya’nın sahip olduğu enerji kaynaklarından doğan gücünü AB’ye karşı siyasi etkiye dönüştürme çabasına tavır konulması gerektiğini belirtiyor.

Sözcüye göre, Merkel’in sert çıkışları AB ülkelerinin tek sesle konuşmasını amaçlayan ve bunu başarabilecek nitelikte ve önemde. Öte yandan Merkel, Afganistan'da Cumartesi gerçekleşen ve doğrudan Alman askerlerini hedef alan intihar saldırısını ‘haince’ bir saldırı olarak nitelendirerek kınadı. Savunma Bakanı Jung ise saldırıya rağmen Alman askerlerinin Afganistan’dan çekilmeyip ülkenin yeniden imarına bundan böyle de yardımcı olacağını duyurdu. Ancak kamuoyu bu ilk mesajlarla tatmin omadı, tersine Alman toplumu Afganistan’daki savaşta kendi askerlerinin de ölebileceğini anlamanın şokunu yaşıyor. Gerçi Afganistan’ın nispeten sakin olarak tanımlanan kuzey bölgelerinde 3150 Alman askeri dört yıldır görev yapıyor ve bu sürede kaza, hastalık veya çatışma sonucu 21 Alman askeri yaşamını yitirdi. Geçen yıl Almanya Afganistan’da tek bir kayıp dahi vermezken, diğer ISAF ülkeleri 230 asker kaybetmişti. Almanya ise ülke içindeki siyasi tartışmalardan sonra, NATO'nun bahar harekatı çerçevesinde kullanılmak üzere Tornado keşif uçaklarını yollamış, söz konusu görev Almanya'nın Afganistan'da sıcak çatışmalara katılması yönünde bir ilk adım olarak değerlendirilmişti.

XS
SM
MD
LG