Erişilebilirlik

Sınırötesi Operasyon Tartışması


Türkiye’yle kuzey Irak’taki Kürt liderler arasında gerginlik sürerken, Ankara’yı sınır ötesinde operasyon düzenlemekten vazgeçirmek için diplomatik girişimler sürüyor. Türkiye, Iraklı Kürtleri PKK’yı desteklemekle suçluyor. Kürt liderlerse bu suçlamayı reddediyor.

Kriz, geçen ay başında, Irak bölgesel Kürt yönetiminin lideri Mesut Barzani’nin, Türkiye’nin Irak’a müdahalesi durumunda, Kürtlerin de Güneydoğu Anadolu’ya müdahale etme tehdidiyle başladı.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, 12 Nisan günü yaptığı basın toplantısında, “kuzey Irak’a operasyon yapılmalı” diyerek, Türkiye’nin sabrının taşmakta olduğunu söyledi.

Bir başka kaygı unsuru, Irak’ta yıl sonuna kadar yapılması öngörülen Kerkük referandumu. Türkiye, Kerkük’ün Kürtlerin kontrolüne geçmesine karşı çıkıyor. Ancak, Lehigh Üniversitesi uluslararası ilişkiler öğretim üyesi Henri Barkey, Türkiye’nin temel kaygısının Kerkük olmadığı görüşünde: “Türk yetkililer de açıkça söylüyorlar: onlar için esas sorun stratejik... Yani, Kürtlerin bağımsızlık ilan etme ihtimali. Kerkük, Kürtlere önemli doğal kaynaklar sağlayacak. Bu da, bağımsız bir devlet ihtimalini kuvvetlendiriyor. İşte esas tehdit bu.”

Uzmanlar, Irak’ın petrol kaynaklarının yüzde 40’ına sahip olan Kerkük kentinin Kürtlerin eline geçmesinin; onlara bağımsızlık yönünde adım atmaları için cesaret vereceğini; bunun da Türkiye gibi komşu ülkelerde yaşayan Kürtlerde ayrılıkçı duyguları körükleyebileceğini söylüyor. Bazı uzmanlarsa Türkiye’nin bu konudaki kaygılarına anlam veremiyor ve Kürtler’in, petrolü ihraç etmek için, Türkiye’ye muhtaç olacağını savunuyor.

Bazı gözlemciler, Türkiye’nin kuzey Irak’taki eğilimin farkında olduğuna, buna rağmen bölgeyle yatırım ve ticaretin hızla arttığına dikkat çekiyor. Iraklı Kürtlere danışmanlık yapmış olan emekli Büyükelçi Peter Galbraith, Türkiye’nin yaklaşımını şöyle yorumluyor: “Türkiye, aslında değişen şartlara uyarak politikasını geliştirdi. Türkler, kuzey Irak’ta fiili olarak bir Kürt devleti bulunduğunun farkında – ve bunun karşısında yapılacak pek bir şey olmadığını da biliyor. Kürtlerin de batı yanlısı olması – doğal olarak Türkiye’ye yakınlık duymalarına neden oluyor. Aralarında bir çok benzerlik var. Arap değiller, batı yanlısı ve laiklik ilkesine bağlılar – demokratik bir düzen arayışındalar. Bu nedenle, Türkiye’den kuzey Irak’a bakıldığında, bazıları tehdit olarak değerlendiriyor; bazıları da aşırı İslamcılığa karşı tampon bölge görüyor.”

Bazı uzmanlar da, Ankara’nın yaklaşımını, Iraklı Kürtlerin terör örgütlerine destek verip vermemesine bağlı olduğunu vurguluyor.

Washington Enstitüsü Türkiye uzmanı Soner Çağaptay, PKK terör örgütü kuzey Irak’tan Türkiye’ye saldırılarını sürdürdüğü sürece Ankara’yla Iraklı Kürtler arasındaki ilişkilerde iyileşme olamayacağını söylüyor: “PKK denklemden çıkarılsa, taraflar arasında bir yakınlaşma olabilir, bir çok konuda ortak nokta bulabilir. Ancak bunun için Iraklı Kürtlerin PKK’nın kuzey Irak’ta sığınmasını engellemeleri ve terör örgütüne karşı harekete geçmesi gerekir.”

Uzmanlar, Iraklı Kürtlerin PKK’ya karşı harekete geçmesi gerektiği konusunda görüş birliği içinde. Henri Barkey anlatıyor: “Irak’a bağlı federal bir bölge bile olsalar, PKK’ya karşı bir şey yapmaları gerekiyor. Bundan kaçış yolu yok. Taraflar, bunu bir şekilde, sessizce halletmeli. Ancak, bu ‘söz düellosu’ sorunun çözümlenmesine yardımcı olmuyor. Taviz vermek zorlaşıyor.”

Başta Kürtler olmak üzere, Başbakan Nuri el Maliki’nin sözcüsü dahil bazı Iraklılar, Türkiye’nin sınır ötesinde operasyon düzenlemesine karşı koyacaklarını söyledi. Ancak, bazı uzmanlara göre, bu karşı koyma, sınır ötesi operasyonun şekline bağlı. Bazı gözlemciler, Türk komandoları, sessizce PKK’ya karşı harekete geçse, Iraklı Kürtlerin bunu görmezden gelebileceğini düşünüyor.



XS
SM
MD
LG