Christian Science Monitor, İran konusunda Suudi Arabistan ile Amerika’nın çıkarlarının kesiştiğine dikkat çekiyor. Suudi Arabistan’ın Filistin, Lübnan ve Irak’ta İran etkisinin artmasına karşı mücadele ettiğini belirten gazete, Çarşamba günü başlayacak olan Arap Birliği zirvesinde de Suudi yetkililerin İran’a karşı bir güç birliği oluşturmaya çalışacağını vurguluyor:
“Amerika ile Suudi Arabistan arasında İran’ın nasıl tecrit edileceği konusunda görüş ayrılıkları var. Ancak İran’ın Irak’taki nüfuzunun azaltılması ve nükleer programının durdurulması her iki ülkenin de çıkarına. Suudi Arabistan’ın daha cesur, Amerika’nın da daha diplomatik hareket etmesiyle, Ortadoğu’daki radikal İslamcıların önlenmesi konusunda çok iyi bir ekip oluşturulabilir.”
New York Times Amerika Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın Ortadoğu temasları sırasında İsrail-Filistin görüşmelerinin yeniden başlaması için çaba harcaması gerektiğini kaydediyor. Gazete, Amerika’nın etkin bir biçimde devreye girmemesi halinde Filistin yönetiminin İran veya Suudi Arabistan’ın etkisine girebileceği uyarısında bulunuyor:
“Rice’ın nihai diplomatik hedefi, toprak karşılığında barış görüşmelerinin sürdürülmesi ve İsrail’le birlikte varlığını sürdürecek bir Filistin devleti kurulması olmalıdır. Bu nihai hedef, 2002 yılında Suudi Arabistan tarafından önerilen ve bu hafta yapılacak Arap Birliği toplantısında da gündeme gelecek olan Suudi barış teklifinde de yer alıyor. Ancak beş yıl önce Suudi planı ilk olarak gündeme geldiği sırada Hamas, İsrailli sivillerle dolu bir oteli havaya uçurmuştu. Beş yıl önceki bu trajik olayın da gösterdiği gibi, Hamas terörü kınamadıkça ve Filistin yönetimi terörü önlemek için daha etkin tedbirler almadıkça Suudilerin bu yeni girişimi de sonuç getirmeyecektir.”
USA Today, Enerji Bakanlığı’nın elektrikli aletlerde minimum enerji verimliliği standartlarını bir türlü hayata geçirmemesini eleştiriyor. Gerekli düzenlemeler yapılmadığı için enerji tüketiminin giderek arttığına dikkat çeken gazete, bunun da küresel ısınmayı artırdığını vurguluyor:
“Enerji bakanlığı mazeret üretmeye son vermelidir. Elektrikli araçları üreten firmalar, enerji verimliliği konusunda kendi standartlarını uygulamaya kalkan eyaletler üzerinde baskı uyguladığı için, bu işi enerji bakanlığı üstlenmelidir. Yine de, Kaliforniya gibi eyaletler etkin standartlar uygulanabileceğini ve sera etkisi yapan gaz emisyonlarının azaltılabileceğini gösterdi. Eğer enerji bakanlığı kendi görevini yerine getiremeyecekse, belki de bu iş kutuplardaki buzullar erimeden önce, yine eyaletler tarafından üstlenilmelidir.”
Boston Globe ise Amerika’nın aksine, Japonya’nın enerji tasarrufu konusunda etkin tedbirler aldığını yazıyor. Gazete, Japonya’nın gayrı safi milli hasılasına göre en az enerji tüketen ülke olduğunu kaydediyor:
“Japonya’da kişi başına enerji tüketimi Amerika’nın yarısı kadar, buna karşılık kişi başına gelir neredeyse aynı. Dolayısıyla Amerika’nın bu kadar çok petrol tüketmesi, refah düzeyi ile açıklanamaz. Japonya’da enerji tüketimi konusunda varolan ortak bilinç, Amerika’da da oluşturulamaz mı? Umarız oluşturulur. Petrol üretiminin yetersiz kaldığı, küresel ısınmanın alarm zillerini çaldığı bir dönemde, petrol tüketimi de giderek daha pahalı bir hale geliyor. Hepimiz er ya da geç ister istemez Japonya gibi olacağız.”