Erişilebilirlik

Londra'da Türk Tasarımcılardan Defile


Dünyanın sayılı moda merkezlerinden Londra, son zamanlarda birçok genç ve yükselen Türk moda tasarımcısının defilelerine sahne oldu. Büyük çoğunluğu Türkiye’de yetişmiş, ancak eğitimlerini Londra’nın sayılı tasarım okullarında bitirmiş bu yeni genç Türk moda tasarımcısı kuşağı, Türk insanının yaratıcı yeteneğini sergilemesi açısından olumlu bir gelişme olarak gösteriliyor. Bu arada, moda gözlemcileri, yalnızca Türk tasarımcıların ürünlerini övmekle kalmıyor, aynı zamanda Londra gibi bir dünya moda merkezinde kendilerine yer verilmesinin önemine işaret ediyorlar.

Bu tür genç kuşak modacılarının defilelerinden en sonuncusu geçtiğimiz günlerde Londra’nın merkezinde yapıldı. Genç moda tasarımcısı Mustafa Aslantürk, tasarımlarını kalabalık bir davetlinin önünde Londra’da sergiledi. Beğeni toplayan kıyafet ve tasarımlarının temel anlamı ve felsefesi konusunda kendisiyle konuştuğumuz Aslantürk şunları söyledi: “Ben lisans eğitimimi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde iç mimari alanında bitirdikten sonra Londra’da moda eğitimi yaptım. Bu sebeple mimarinin keskin hatları ile doğanın yumuşak çizgilerini biraraya getirmeyi tasarladım. Bu şekilde kreasyonlarımda insanların farklı doğa ortamlarındaki ruh hallerini yansıtmaya çalıştım. Dolayısıyla, bu yolla insanların doğal ruh hallerindeki değişimleri göstermeye çalıştım.” Genç Türk tasarımcı, eserlerinde mimarinin sert maddeleri bakır ve tel lamba gibi unsurları da kullanarak “mimari ile doğa arasındaki hem çatışma hem de uyumu birlikte yansıtmaya çalıştığını” kaydetti.

Aslantürk’ün defilesi, moda dünyasının önemli olaylarından Londra Moda Haftası’nın üzerinden daha bir ay geçmeden gerçekleşmiş oldu. Londra Moda Haftası diğer ünlü ve başarılı iki genç Türk tasarımcının daha kreasyon ve tasarımlarını sergilemelerine sahne olmuştu. Bunlardan birisi, Londra’da dört yıl üst üste “en gelecek vaad eden genç moda tasarımcısı” ödülünü alan Bora Aksu. Kendisiyle yaptığımız söyleşide, Bora Aksu tasarımları konusunda şunları söyledi: “Şimdiki bu koleksiyonda da bir önceki koleksiyonda başlayan birtakım elementleri, özellikle ‘couter’ el işleriyle yapılmış 1950’lerin gece kıyafetlerinden alınmış birtakım esintileri koleksiyona taşıdım. Ama koleksiyonum genelde zırh ve korunma üzerine kurulu. Onun asıl amacı da, günümüzde artık herşey artık o kadar açıkta, ve herşey, insanların özelliği ya da insanların özünde olan şey, artık herkesin gözü önünde olduğu için neredeyse kişiler kendilerini koruma altına almak için böyle görünmez kalkanlarla dolaşıyorlar. Ve bu görünmez kalkanların arkasında aslında o kişinin özü yatıyor ve bu benim çok ilgimi çekiyor. İşte, bir sosyal sınıfa sahip olma kalkanı, işte kendini koruma kalkanı, özgüven kalkanı gibi. Ve bu görünmez kalkanların müsait dokusu altında çok daha böyle yumuşak bir dokunun olduğunu düşünüyorum. İşte, o insanların hassasiyeti gibi, gerçekleri gibi. Koleksiyonlar işte buradan başladı. Hatta bunun için Türkiye’de bir şirket var var. Troy, Alexander, Lord of the Rings (filmleri) için parçalar döken ve zırh hazırlayan bir sanat grubu bu. Onlarla işbirliğine başladım. Çünkü, böyle vücuttan ortaya çıkan kalkanlar yaratmak istiyordum.”

Aksu, Türkiye’nin kendisine ne derece esin kaynağı olduğu yolundaki bir sorumuza da şöyle cevap verdi: “Türkiye muhakkak her zaman esin kaynağı oluyor. Çünkü Türküm. Türkiye’de doğdum; Türkiye’de büyüdüm. Londra’ya geleli 11 yıl kadar oldu. Ancak modanın şekillenmesi ya da benim tasarımlarımın oluşmasında Londra ve Londra’daki eğitimiminin de rolü oldu. Bunların hepsinin bir bileşeni oldu. Türkiye’den uzunca bir süre uzakta kaldıktan sonra yeniden döndüğünüzde herşeyi farklı bir gözle görmeye başlıyorsunuz. Herşeyin zenginliğini çok daha güzel görebiliyorsunuz. Bir şehirde uzunca yaşadığınızda, kanıksıyorsunuz herşeyi. Oradan bir süre kopup yeniden döndüğünüzde ise çok daha farklı görebiliyorsunuz. Onun için Türkiye benim için inanılmaz zengin bir kaynak. Bir sandık gibi. Her an açıp içinden yeni bir şey bulabiliyorum. Zaten Türk insanında da olan genetik bir kültür zenginliği var. Onu hepimizin taşıdığına inanıyorum.”

Londra Moda Haftası’nda tasarımlarını sergileyen bir başka Türk modacısı ise Erdem idi. Kanada doğumlu Erdem’in eserleri de büyük bir ilgiyle izlendi. Bir başka tasarımcı Arzu Kaprol ise, Moda Haftası sırasında açılan sergide eserlerini tanıttı. Londra’daki tüm bu Türk moda rüzgarı ise, Türk tasarımcıların Avrupa ve dünya çapında Türk modasının kendisine yer edinmesine olanak tanıyacak faaliyetleri olarak dikkat çekti.
XS
SM
MD
LG