Bush yönetiminin Irak konusuyla sınırlı da olsa İran ve Suriye ile masaya oturma kararı, Amerikan basınında olumlu tepkiler alıyor. Washington Post Tahran’la başlayacak bir diyalogun, Irak’ta istikrarın sağlanmasının yanı sıra, İran’ın nükleer programı konusunda da yeni açılımlar getirebileceğini vurguluyor.
"İran’la görüşmelerin başarılı olabilmesi için diplomasiyle birlikte ekonomik yaptırımlar ve güç kullanma tehdidi de devrede olmalıdır. İran’la daha fazla diyalog isteyen Rusya ve Avrupa ülkeleri karşısında, Bush yönetimi kendisinden beklenmeyen bir esneklik sergiledi. Ancak Güvenlik Konseyi bir bütün olarak İran’a yönelik baskıyı artırmadıkça, diyalog bir işe yaramayacaktır.
Christian Science Monitor,Irak’ta istikrarın sağlanması konusunda başlayacak görüşmelerin Tahran’la Washington arasında doğrudan diyaloga dönüşebileceği yorumunda bulunuyor. Gazete, bu konuda Kuzey Kore’yle sürdürülen görüşmeleri örnek gösteriyor.
"Amerika açısından, Irak’a komşu ülkelerin katılımıyla yapılacak bir görüşmenin İran’la başka konularda doğrudan diyaloga kapı aralaması göz ardı edilemeyecek bir olasılıktır. Amerika, Kuzey Kore’nin nükleer programı konusundaki uzlaşmayı da altı ülkenin katılımıyla yapılan görüşmeler sonunda sağladı. Ancak Washington, İran’ın gerçekten nükleer programına son vermek mi istediğini, yoksa tehdit yoluyla Amerika’dan bir şeyler koparma peşinde mi olduğunu iyi hesaplamalıdır. Irak’ta istikrarın sağlanması, bu konuda iyi bir başlangıç noktası olabilir."
Los Angeles Times Hrant Dink’in öldürülmesinden sonra Türkiye’deki bir çok aydının ölüm korkusu içinde yaşadığını yazıyor. Laura King imzalı haberde, aydınların aşırı milliyetçi gruplardan aldıkları tehditler nedeniyle polis koruması altında yaşadığı kaydediliyor.
"Türkiye’de kutuplaşma giderek artarken, gözlemciler de reformlar konusunda daha karamsar açıklamalar yapıyorlar. Seçim yılında, merkezdeki siyasi partiler bile, seçmen kitlesinin önemli bir kısmını oluşturan milliyetçi kesimi kızdırmaktan çekiniyor. Aydınlara verilen gözdağı, 1970’li ve 80’li yıllarda siyasi şiddet nedeniyle bir çok gazetecinin ve akademisyenin suskunluğa bürünmesini hatırlatıyor. Hükümetin, aydınları tehdit edenlerle aktif veya pasif işbirliği içinde olduğunu düşünenler açısından polis koruması da rahatlatıcı olmuyor."
New York Times, piyasalarda Salı günkü sarsıntının ardından yaşanan toparlanmayı da rahatsız edici buluyor. Yapılan yorumda Amerikan ekonomisinin yapısal sorunlarının devam ettiği belirtiliyor.
"Bir sonraki kriz, Rusya’nın, Asya’nın veya Güney Amerika’nın değil, Amerika’nın zaaflarından kaynaklanacak gibi görünüyor. Bu da, piyasalarda bir tehlike sinyali görünür görünmez paranın başka ülkelere kaçabileceği anlamına geliyor. Doların güç kaybetmesine neden olabilecek böyle bir sorun, sadece Amerikan Merkez Bankası’nın faiz oranlarında oynamasıyla aşılamaz. Bunu çözmek için bir çok ülkenin merkez bankalarının hızla ve çok yönlü önlemler alması gerekecektir. Salı günü borsada yaşanan düşüş, uyarıcı bir işlev görebilir. Piyasalardaki önemli güçler, temel varsayımlarını yeniden gözden geçirmelidir."