Türk kökenli Hollandalı sosyalist parlamenter Emine Bozkurt tarafından hazırlanan Türkiye’deki kadın haklarıyla ilgili rapor Avrupa Parlamentosu tarafından onaylandı. Strasbourg’da gerçekleştirilen oylamada rapora 522 kabul, 15 ret oyu verildi. 53 parlamenter ise çekimser kalmayı tercih etti.
Son dönemde Türkiye’de kadın hakları alanında ilerleme sağlanmasına karşın ciddi eksikler bulunduğunu söyleyen Bozkurt, bu eksikler nedeniyle kadınların ilerlemeyi hissedemediklerini ifade etti. Bozkurt, başlıca sorunları ise kadınlara yönelik şiddet, kadınlar arasında okur yazar oranının düşüklüğü, iş hayatında ayrımcılık ve siyasete katılımın düşük olması olarak sıraladı.
Kadına yönelik şiddetin Türkiye geneline yayılan önemli bir sorun olduğunun vurgulandığı raporda, yasalara rağmen mahkemelerin, başta namus cinayetleri olmak üzere bu konudaki kararlarının yetersiz kaldığı görüşü dile getiriliyor. Raporda, kadın sivil toplum örgütlerinin kadın haklarıyla ilgili yasal ve sosyal çalışmalara dahil edilmesi gerektiğine de işaret ediliyor ve Avrupa Birliği Komisyonu’na bu örgütleri maddi olarak destekleme çağrısında bulunuluyor.
Raporda türbana da vurgu yapılıyor. Belgede, dolaylı ayrımcılık yapılıp yapılmadığının belirlenmesi amacıyla başörtüsü kullanan kadınların resmi iş olanaklarına erişimi konusunda veri talep ediliyor. Şiddet kurbanı kadınların barınması için yeterli sayıda sığınak bulunmamasının eleştirildiği belgede, Birleşmiş Milletler verilerine göre, okul çağına gelmiş 600 bin ile 800 bin arasında genç kızın ailelerinin engellemesi ya da lojistik nedenlerden ötürü okula gidemedikleri not ediliyor.
Rapor AB genelinde devreye girmemiş bazı unsurları Türkiye’den talep etmesiyle de dikkat çekiyor. Bu unsurlar arasında en dikkat çekenlerden birini Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ayrımcılığın genel olarak yasaklanmasına yönelik 12 numaralı protokolünün onaylanması oluşturuyor. Türkiye bu protokolü 2001’de imzaladı ancak henüz onaylamadı. AB üyelerinin büyük çoğunluğu da aynı konumda. Fransa, Danimarka, İsveç ve İngiltere gibi AB’nin önde gelen ülkeleri ise bu belgeye henüz imza dahi atmadı. Dikkat çeken bir başka çağrıyı da kadınların siyasete katılımını sağlamak amacıyla kota sistemi uygulanması oluşturuyor. Ancak bu yöntem de AB ülkeleri içinde etkisi tartışılan bir uygulama olarak öne çıkıyor.