Erişilebilirlik

Fransa Yeni Yıla Seçim Gölgesinde Giriyor


Sürprizler ülkesi Fransa’da 2006 yılı yine birçok iyi ve kötü olayla dolu geçti. Sosyal ve siyasal sorunların yanısıra Türkiye ve Avrupa Birliği üyeliği de yıl boyunca gündemin bir numaralı konuları arasında yer aldı.

2005 yılını banliyö gençliğinin öfkeli eylemleriyle kapatan Fransa’da, 2006 yılı üniversite gençlerinin gösterileriyle başladı. Ülkede yapılan bölge seçimlerinin ardından, Cumhurbaşkanı Jacques Chirac’ın başbakanlığa getirdiği Dominique de Villepin, seçim yenilgisinden doğru mesaj aldıklarını söyledi ve işsizlik konusunda radikal adımlar atacaklarını açıkladı. İşsizlikle savaş programı çerçevesinde gençlerin daha kolay iş bulabilmesi yerine, daha kolay işten atılacağı ve yıllarca stajyer olarak çalıştırılabilecekleri bir sistemi getirmeye kalkınca gençler de Nisan ve Mayıs ayları boyunca hükümete karşı ayaklandı. Eylemler, Sorbonne Üniversitesi’nde 1968 baharında başlayan ve tüm dünyaya yapılan gençlik hareketini hatırlattı. Yaklaşık bir ay okulları işgal eden, eylemlerini aralıksız sürdüren gençlere sendikalardan da destek gelince sokak gösterilerine katılım milyonları aştı. Sonunda hükümet geri adım atmak zorunda kaldı ve yasayı geri çekti. Başbakan Dominique de Villepin’in cumhurbaşkanı adaylığı hayalleri de ilk olarak bu muhalefet hareketiyle kırılmaya uğradı.

Tam ortalık yatıştı derken bu sefer Türkiye için kötü bir sürpriz gelişti. Mayıs ayı sonunda Fransa’nın ana muhalefet partisi Sosyalist Parti, Türkiye’nin Ermenilere soykırım yaptığını inkar edenlere hapis ve para cezası verilmesini öngören İnkar Yasası’nı Meclis gündemine getirmesi ikinci büyük tartışmayı başlattı. Fransız tarihçilerin, aydınların ve kitle örgütlerinin yasayla “tarih yazılmaya çalışıldığı” eleştirilerini getirmesi, ardından Fransız medyasının yasa karşısında tutum alması tartışmayı alevlendirdi. Ancak seçim ortamına giren politikacılar 500 bin Ermeni seçmenin oyunu almak uğruna bu yasayı geçirmekte ısrar etti. Yasaya Sosyalist Parti’nin yanısıra, Fransa’daki ermeni lobisinin önemli isimlerinden Cumhurbaşkanı adayı Nicolas Sarkozy’nin danışmanı Patrick Deveciyan ve bir grup iktidar milletvekili de destek veriyordu. Ancak Chirac ekibi, özellikle de Meclis Başkanı Jean Louis Debre yasanın geçmemesi için her türlü çabayı sergilediler. Sonuçta “zaman yetersizliği” gerekçe gösterilerek görüşülemedi.

Ancak Sosyalist Parti yasada ısrar ederek yeniden Ekim ayında tasarıyı yeniden gündeme getirdi ve yasa parlamentodan geçti. Şimdi yasanın Senato’dan ve Cumhurbaşkanı’nın onayından da geçmesi gerekiyor. Ancak yasanın ele alınıp alınmayacağını Nisan ayındaki cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından gelecek yeni hükümet kararlaştıracak.

Fransa’nın bu yıl yaşadığı önemli bir sürpriz de, Dünya Kupası’nda ki sürprizdi. Fransızların futbol idolü Zinedine Zidan’ın, Dünya Kupası final maçında, rakibi italyan oyuncu Materazzi’ye kafa atması ülkenin en önemli olayı oldu. Herkes, bu yetenekli, alçak gönüllü ve soğukkanlı adamın, hangi nedenle kariyerini bir vuruşla devirdiği sorusunu sordu. Sonuçta Fransa final maçını kaybetti, Zidane ise, zafer jübilesini yapamadan emekli oldu.

Sonbahar aylarına girildiğinde ise ülkede yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimleri gündemi belirlemeye başladı. Fransa tarihinde ilk kez bir kadının iddialı olarak seçimlerde “ben de varım” demesi, Fransızlara yeni bir sürpriz yaşattı. Sosyalist Parti’nin kadın adayı Segolene Royal, gerek parti içindeki, gerekse muhalefetteki adaylardan açık farkla öne geçerek, cumhurbaşkanlığı’nda son derece iddialı bir kampanya yürütüyor. Segolene Royal’in en yakın rakibi ise merkez sağın adayı İçişleri Bakanı Nicolas Sarkozy. Seçim kampanlarında sık sık Türkiye’ye ilişkin görüşlerini aktaran iki adaydan Royal, Türkiye’nin tam üyelik müzakerelerini sürdürmesinden yana. Ancak Royal müzakerelerin tamamlanmasının ardından kararı Fransız halkının vermesini istiyor. Sarkozy ise, Türkiye’nin tam üyeliğine karşı çıkıyor ve ayrıcılıklı ortaklık kurulmasını öneriyor. Bu konuda her iki aday da, Avrupa gerçeklerine göre değil, kamuoyu eğilimlerine göre hareket etmeyi tercih ediyor.

Şimdi Fransa’yı 2007 yılında, kıran kırana bir seçim kampanyası bekliyor. Kampanya gündeminde Türkiye’nin AB üyeliği olması sürpriz olmayacak ancak, Fransa siyasetini, taşların yerinden oynayacağı önemli sürprizler bekliyor.
XS
SM
MD
LG