Erişilebilirlik

Bölgesel Rekabetin Yeni Merkezi: Hazar


Hazar Denizi’nin çevresi dünyanın en büyük petrol ve gaz yataklarına sahip bölgelerinden biri. Amerika ile Rusya bu zengin bölge üzerinde nufuz sahibi olabilmek için yarışıyor.

Dünyanın henüz değerlendirilmemiş doğal gaz ve petrol yataklarının üçte biri Hazar Denizi’nin altında yatıyor. Bölgenin bu zenginlikleri 1990'lı yıllara kadar el değmemiş olarak kaldı. Aynı yıllarda gözlemciler, Hazar Denizi’ni Petrolün Mekkesi olarak ilan etti. Bu bölge en büyük petrol tüketicisi ülkeler olan Amerika, Rusya, Çin, Japonya ve Hindistan’ın ilgisini çekmeye başladı. En büyük ilgiyi de, 2020 yılına kadar kullandığı doğal gazın yüzde 80’ini buradan ithal eder duruma gelecek olan Avrupa Birliği gösterdi.

Bununla birlikte bazı gözlemciler, Amerika’nın bölgeye ilgisinin, sadece, petrol ve doğal gaz yataklarından ve enerji güvenliğinden dolayı değil, jeopolitik nedenlerden kaynaklandığını öne sürüyor.

Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle birlikte, eskiden sadece Sovyetler Birliği ile İran’ın komşu olduğu Hazar Denizi’nin çevresinde, Rusya, Azerbeycan, Gürcistan ve Türkmenistan dahil, bir çok yeni devlet doğdu.

Merkezi Washington’daki PFC Enerji adlı enerji stratejisiyle ilgili şirketin danışmanlarından Michael Lelyveld, Amerikan enerji şirketlerinin Hazar havzasına 30 milyar dolarlık yatırım yaptığını belirtiyor. Uzmana göre, bu paranın dökülmesindeki başlıca siyasi amaç, yeni devletlerin Rusya’nın nüfuzundan kurtulup kendi ayakları üzerinde durmasına yardımcı olmak ve onları Amerika’nın müttefiği haline getirmekti.

"Hazar Denizi’ne komşu durumda beş ülke ile Sovyet döneminden kalma nüfuz bölgesi anlayışına sahip olan Rusya vardı. Azerbaycan, Gürcistan ve Türkmenistan 1990’ların başında bağımsızlıklarını ilan edip, kendi çıkarlarına hizmet eder duruma geldiler. Bunlardan bazıları Batı’ya ve doğal olarak, Amerika’ya yönelip, kendilerine Rus topraklarından geçmeyen ihraç yolları yaratmasını istediler. "

Londra’daki Dış Politika Merkezi adlı kuruluşun Rusya Programı sorumlusu Hugh Barnes, bunun büyük bir rekabeti de başlattığına işaret ediyor:

"Artık o noktadan itibaren, Batı ile Rusya arasında Hazar Denizi’nin gaz ve petrolünü Batı pazarlarına aktarmanın en iyi yolunun hangisi olduğu konusunda büyük bir çekişme başladı. On yıl önce, Rusya pek istemese de, Hazar petrolünü Gürcistan‘dan geçirerek Türkiye’nin Ceyhan limanına taşıyan proje başlatılıp tamamlandı. Hazar petrolü dünya enerji siyasetinin geçiş noktasında. Bugünlerde sadece petrol fiyatlarının yükselmesinden değil, Irak petrolü ile İran petrol ve gazının geleceğinin belirsiz olmasından kaynaklanan karışık bir dönemden geçiyoruz. Bu denklemde, Hazar Denizi’nin önemi de büyümüş oluyor."

Geçenlerde tamamlanarak kullanıma açılan BİN 700 kilometrelik Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı, bölgenin, Rus topraklarını dışarıda bırakarak, günde bir milyon varil petrol nakledebilen ilk boru hattı oldu.

Washington’daki özel araştırma kuruluşlarından Jamestown Fonu’nun uzmanlarından Vladimir Socor’a göre, Amerika’nın, Hazar’daki girişiminin başlıca amacı, Rusya’nın Avrupa petrolü üzerinde söz sahibi olmasını önlemekti:

"Amerika’nın bu politikası, Başkan Gerald Ford’un yönetimine kadar gerilere gidiyor. Bu politika Avrupa-Atlantik ve NATO ittifakının siyasi bütünlüğünü koruma kaygısından kaynaklandı. O tarihlerde Avrupalıların Sovyet petrolüne aşırı bağımlı duruma gelmesinin, Avrupa’nın, siyasi kararlarını bağımsızca almasını engelleyeceği, NATO ve Amerika’yla ortak konularda bağımsız karar alamayacağı düşünülmüştü."

Rusya dünyanın en büyük doğal gaz, üreticisi. Buna ek olarak Rusya Suudi Arabistan’dan sonra da dünyanın ikinci büyük petrol üreticisi. Rusya’nın gayri safi ulusal hasılası 2004 yılında bir buçuk trilyon Dolar’a yükseldi. Rusya günümüzde dünyanın dokuzuncu, Avrupa’nın da beşinci büyük ekonomisi durumunda. Şu andaki büyüme hızı devam ettiği taktirde Rusya’nın, Almanya’dan sonra Avrupa’nın ikinci ve dünyanın altıncı büyük ekonomisi durumuna gelmesi bekleniyor.

Enerji uzmanı Michael Lelyveld bunun da Rusya’ya, Amerikan ve Avrupa politikalarına itiraz ve NATO’yla Amerikan askeri büyümesinin kendi sınırlarına kadar uzanmasına karşı çıkma kuvvetini verdiği görüşünde. Rusya bugün artık kendisini eskisi gibi zayıf durumda görmüyor. Uzmanlara göre Rusya, Batı’yla petrol konusunda şantaj oyunu oynayabilecek ve onlara, “Bu oyunu bizim kurallarımıza göre oynamazsanız, topumuzu alıp gider ve oyunu başkalarıyla oynarız” diyebilecek bir durumda.

Londra’daki dış politika merkezi uzmanı Hugh Barnes şöyle devam ediyor:

"Bu durum Batı için sorun yaratıyor, çünkü enerji arzının şu andaki durumu ve petrol-gaz fiyatlarının bu kadar yükseldiği bir ortamda, Batı’nın elinde, Rusya’yı hizaya getirecek fazla bir imkan da kalmamış oluyor."

Moskova’nın giderek büyüyen siyasi ve ekonomik gücünün bir örneği, Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in Avrupa Birliği’nin çok yanlı bir ticaret anlaşmasına, ‘Hayır’ demesi oldu. Bu anlaşma enerji arama ve diğer yatırımlarda Rus şirketlerin yararlandığı hakları yabancı şirketlere tanıyacaktı. Anlaşma, yabancı şirketlerin Rus boru hatları sistemine katılmalarını sağlayacaktı. Vladimir Putin, Avrupa’nın istediği bu anlaşmayı imzalamayı reddetti.

Uzmanlar petrol ve doğal gazın modern ekonomilerinin can damarı olarak kaldığı sürece, Hazar bölgesindeki enerji kaynakları üzerinde Rusya ile dünyanın büyük bir bölümü arasında gerginlik ve çatışmaların eksilmeyeceğini savunuyor.

XS
SM
MD
LG