Christian Science Monitor, nükleer programını sürdürmekte ısrar eden İran’a karşı alınacak tavrın sadece Amerika’nın meselesi olmadığını belirtiyor ve sorunun bütün dünyayı ilgilendirdiğini vurguluyor. Tahran’ın Birleşmiş Milletler’in yaptığı uyarıları ciddiye almadığını hatırlatan gazete, İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad’ın Başkan Bush’a gönderdiği mektubu da, büyük güçleri bölmeye yönelik bir girişim olarak değerlendiriyor.
" 1979’dan bu yana aralarında soğuk rüzgarlar esen İran’la Amerika’nın konuşacak çok şeyi var. Irak’a yardım etmek ve İran’ın teröre verdiği desteği sona erdirmek, bu konuların başında geliyor. Ancak nükleer program konusu, tamamen uluslararası bir konudur. Amerika, Uluslararası Atom Enerjisi Dairesi’nin yerine görüşmelerde bulunamaz. Ayrıca, İran’ın Güvenlik Konseyi kararlarını ciddiye almaması karşısında bu kuruluşun bir şeyler yapması gerekir. Eğer yapmazsa, Birleşmiş Milletler’in barıştan yana tavrı, anlamını kaybedecektir."
Boston Globe da Ahmedinecad’ın Bush’a gönderdiği mektupta, İran’ın uranyum zenginleştirme faaliyetini durdurmasına yönelik bir maddenin yer almadığına dikkat çekiyor. Mektubun tam da Güvenlik Konseyi’nde İran’la ilgili bağlayıcı bir karar alınması öncesinde gönderildiğini hatırlatan gazete, Ahmedinecad’ın, mektubunda Bush’a Hazreti İsa’nın öğretilerini hatırlatmasını eleştiriyor.
" Birilerinin, Ahmedinecad’a Bush’un köktendinci politikalara yabancı olmadığını anlatması gerekiyor. Aynı şekilde, birilerinin Bush’a Ahmedinecad’ın konuyu çarpıtmasına izin vermemesi gerektiğini söylemesi gerekiyor. Bush, İran’ın nükleer programıyla ilgili bir meselenin, liberal demokrasi ile Tahran’ın İslamcı rejimi arasında bir değerler çatışmasına dönüşmesine izin vermemelidir."
Los Angeles Times, Sudan hükümetiyle Darfur’daki en büyük isyancı örgüt arasında imzalanan barış anlaşmasını, Bush yönetiminin ender başarılarından biri olarak yorumluyor. Buna rağmen geçmişte yapılan ateşkes anlaşmalarına uyulmadığını hatırlatan gazete, Sudan hükümetine güvenilmeyeceğini savunuyor ve uluslararası toplumun bir an önce bölgeye müdahalede bulunmasını istiyor.
" Geçen hafta imzalanan anlaşmanın dünyanın en istikrarsız ülkelerinden birine barış mı getireceğini yoksa daha önce imzalanan ancak bozulan ateşkes anlaşmalarından biri mi olacağını, Güvenlik Konseyi’nin alacağı karar belirleyecek. Darfur’daki mültecilere gıda yardımı gönderilmesi kararını alan ve diğer ülkelere de bu yönde çağrıda bulunan Başkan Bush, Sudan konusunda dünya liderlerini utandıran ilkeli bir tavır sergiliyor. Bu liderlerin artık Bush’la birlikte hareket etmesi ve Sudan hükümetini barış konusunda zorlaması gerekiyor."
Amerikan ekonomisinin durumunu değerlendiren New York Times, ülkede yoksulluk sınırı altında yaşayanların sayısının giderek arttığına dikkat çekiyor. Barınma, sağlık, benzin gibi maliyetlerin giderek arttığını kaydeden gazete, buna karşılık borçlarını ödeyemedikleri için evlerini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalanların sayısının da giderek yükseldiğini vurguluyor.
" Asıl sorun yoksullara yardım edilmesi değil, küreselleşen ekonomi karşısında kalıcı önlemler sağlanmasıdır. Belki de Bush yönetiminin ekonomi alanında karnesinin bu kadar zayıf olmasının nedeni, işçi sınıfının en sıkıntılı kesimlerine yönelik fazla bir şey yapmamasıdır."