Irak’ın Şii, Sünni ve Kürt gruplar arasında üç özerk bölgeye bölünmesi önerisini değerlendiren USA Today, böyle bir gelişmenin şiddet eylemlerini önlemek yerine tam tersine iç savaşa davetiye çıkaracağı görüşünde. Amerika’nın güçlü bir merkezi yönetimi desteklediğini belirten gazete, istikrarlı ve demokratik bir Irak hedefine ulaşılması için bölünmeye karşı çıkılması gerektiğini vurguluyor.
"Suudi Arabistan’ın Washington büyükelçisi Prens Türki el Faysal, “bir Irak’la uğraşmak bile yeterince zor, üç Irak’la uğraşmak çok daha zor olur” demişti. Gerçekten de, bölünme durumunda Türkiye kendi topraklarında yaşayan Kürtlerin Iraklı Kürtlerle birleşmesini önlemek için müdahale etmeye hazır görünüyor. Böyle bir durumda, İran kendi köktendinci anlayışını Iraklı Şiilere daha kolay empoze edebilir. Irak’taki isyanın en önemli unsuru olan ve bir kısmı hükümete katılmaya hazırlanan Sünni Iraklılar da teröristlere daha da yakın ilişkiler kurabilir."
New York Times, Irak savaşının yılda 100 milyar dolara mal olduğunu hatırlatıyor ve Bush yönetiminin bu masrafı normal bütçe süreci dışında karşılamaya çalışmasını eleştiriyor. Bunun teknik değil, siyasi bir sorun olduğunu kaydeden gazete, yöntemin ve Ordu’nun Irak’ta harcanan paraların hesabını vermesi gerektiğini vurguluyor.
"Normal savunma bütçesi en azından, askeri konuları iyi bilen uzmanlaşmış komisyon üyelerinin onayından geçiyor. Elbette bu, suiistimalleri ortadan kaldırmıyor. Ama en azından süreç, ek bütçe talebine göre, daha şeffaf ve denetimli yaşanıyor. Bush yönetimi, Irak konusunda Amerikan halkına gerçekleri söyleme sınavında başarılı olmadı. Ama kaybettiği inandırıcılığın en azından bir kısmını geri kazanmak istiyorsa, dürüst bir bütçe sürecinden başlamasında büyük fayda var."
Washington Post, Ortadoğu’ya demokrasiyi yayma projesiyle ilgili olarak eski dışişleri bakanı Madeleine Albright’ın kaleme aldığı bir makaleye yer veriyor. Filistin ve Mısır’daki seçimlerde İslamcı partilerin kazandığı başarının Washington’daki bazı kesimleri kaygılandırdığını hatırlatan Albright, Amerika’nın buna rağmen Ortadoğu’da diktatörleri değil demokrasiyi savunması gerektiğini belirtiyor.
"Artık Bush yönetiminden sonrasını düşünmenin zamanı geldi. Hangi partinin adayı kazanırsa kazansın, yeni liderlerimiz Amerika’nın dünyadaki konumunu yeniden tanımlamalıdır. Usame Bin Ladin ve Ebu Musa el Zerkavi gibilerine karşı sürdürülen düşünce savaşını kazanmak, nükleer silahlanmayı önlemek, makul bir enerji politikası geliştirmek ve Amerika’nın yeniden uluslararası hukukun ve insan haklarının savunucusu olmasını sağlamak, yapılması gereken işlerin başında geliyor. Ancak, Amerika’nın insan onuruna ve özgürlük idealine bağlılığının yeniden teyit edilmesi listenin ilk sırasında yer alıyor. Böyle bir adım atılmadan yapılacak her şey, boşa gidecektir."
Washington Times ise Başkan Bush’un İran politikasına destek veriyor. Bush’un, İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad’a karşı uluslar arası bir ittifak oluşturmaya çalıştığını hatırlatan gazete, Almanya başbakanı Angela Merkel’in tutumunu eleştiriyor.
"Avrupalılar, İran’ın tehditlerini görmezden gelemez. İran’ın BİN 400 kilometre menzilli Şahap-3 füzeleri İsrail’in tümünü vurabilecek kapasitede. Şahap-2 füzeleriyle birlikte düşünüldüğünde bu menzil Berlin’i de vuracak şekilde 34 BİN kilometreye çıkıyor. İran’ın elinde 50 ila 100 Şahap füzesi var. İran’ı bu kadar tehlikeli yapan şey, balistik füzeler, nükleer silahlar ve devrimci İslam ideolojisinin bu birleşimidir."
"Suudi Arabistan’ın Washington büyükelçisi Prens Türki el Faysal, “bir Irak’la uğraşmak bile yeterince zor, üç Irak’la uğraşmak çok daha zor olur” demişti. Gerçekten de, bölünme durumunda Türkiye kendi topraklarında yaşayan Kürtlerin Iraklı Kürtlerle birleşmesini önlemek için müdahale etmeye hazır görünüyor. Böyle bir durumda, İran kendi köktendinci anlayışını Iraklı Şiilere daha kolay empoze edebilir. Irak’taki isyanın en önemli unsuru olan ve bir kısmı hükümete katılmaya hazırlanan Sünni Iraklılar da teröristlere daha da yakın ilişkiler kurabilir."
New York Times, Irak savaşının yılda 100 milyar dolara mal olduğunu hatırlatıyor ve Bush yönetiminin bu masrafı normal bütçe süreci dışında karşılamaya çalışmasını eleştiriyor. Bunun teknik değil, siyasi bir sorun olduğunu kaydeden gazete, yöntemin ve Ordu’nun Irak’ta harcanan paraların hesabını vermesi gerektiğini vurguluyor.
"Normal savunma bütçesi en azından, askeri konuları iyi bilen uzmanlaşmış komisyon üyelerinin onayından geçiyor. Elbette bu, suiistimalleri ortadan kaldırmıyor. Ama en azından süreç, ek bütçe talebine göre, daha şeffaf ve denetimli yaşanıyor. Bush yönetimi, Irak konusunda Amerikan halkına gerçekleri söyleme sınavında başarılı olmadı. Ama kaybettiği inandırıcılığın en azından bir kısmını geri kazanmak istiyorsa, dürüst bir bütçe sürecinden başlamasında büyük fayda var."
Washington Post, Ortadoğu’ya demokrasiyi yayma projesiyle ilgili olarak eski dışişleri bakanı Madeleine Albright’ın kaleme aldığı bir makaleye yer veriyor. Filistin ve Mısır’daki seçimlerde İslamcı partilerin kazandığı başarının Washington’daki bazı kesimleri kaygılandırdığını hatırlatan Albright, Amerika’nın buna rağmen Ortadoğu’da diktatörleri değil demokrasiyi savunması gerektiğini belirtiyor.
"Artık Bush yönetiminden sonrasını düşünmenin zamanı geldi. Hangi partinin adayı kazanırsa kazansın, yeni liderlerimiz Amerika’nın dünyadaki konumunu yeniden tanımlamalıdır. Usame Bin Ladin ve Ebu Musa el Zerkavi gibilerine karşı sürdürülen düşünce savaşını kazanmak, nükleer silahlanmayı önlemek, makul bir enerji politikası geliştirmek ve Amerika’nın yeniden uluslararası hukukun ve insan haklarının savunucusu olmasını sağlamak, yapılması gereken işlerin başında geliyor. Ancak, Amerika’nın insan onuruna ve özgürlük idealine bağlılığının yeniden teyit edilmesi listenin ilk sırasında yer alıyor. Böyle bir adım atılmadan yapılacak her şey, boşa gidecektir."
Washington Times ise Başkan Bush’un İran politikasına destek veriyor. Bush’un, İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad’a karşı uluslar arası bir ittifak oluşturmaya çalıştığını hatırlatan gazete, Almanya başbakanı Angela Merkel’in tutumunu eleştiriyor.
"Avrupalılar, İran’ın tehditlerini görmezden gelemez. İran’ın BİN 400 kilometre menzilli Şahap-3 füzeleri İsrail’in tümünü vurabilecek kapasitede. Şahap-2 füzeleriyle birlikte düşünüldüğünde bu menzil Berlin’i de vuracak şekilde 34 BİN kilometreye çıkıyor. İran’ın elinde 50 ila 100 Şahap füzesi var. İran’ı bu kadar tehlikeli yapan şey, balistik füzeler, nükleer silahlar ve devrimci İslam ideolojisinin bu birleşimidir."