New York Times, Amerika’nın bundan iki yıl önce Irak’ta 140’ı aşkın sağlık kliniği yapma vaadinde bulunduğunu hatırlatıyor ve yaklaşık 200 milyon dolar harcanmasına rağmen bu sözün yerine getirilmediğini yazıyor.
"Irak’taki sağlık hizmetleri Saddam Hüseyin döneminde göz ardı edildi ve yaptırımlar nedeniyle sağlık altyapısı büyük darbe yedi. Son zamanlarda hastalıklardan ölen çocuk sayısı çatışmalarda ölenlerden çok daha fazla. Geçmişte yaşananlar yok sayılamaz. Ancak Iraklı çocukların ve ailelerinin bu sağlık sorunlarını aşması için yapılabilecek çok şey var. Amerikalılar sağlık klinikleri konusunda verdikleri sözü tutmadığı için, binlerce Iraklı çocuğun daha gereksiz yere ölmesine izin verilmemelidir."
Washington Post, terör tanımındaki belirsizlik nedeniyle Amerika’dan siyasi sığınma hakkı isteyen binlerce kişinin mağdur duruma düştüğüne dikkat çekiyor. Baskıcı yönetimlere karşı mücadele veren veya baskı altında terör örgütlerine yardım etmek zorunda kalan kişilere sığınma hakkı tanınmadığını kaydeden gazete, Kongreden bu kişilerle teröre destek verenleri ayırt edecek bir yasal düzenlemeye gitmesini istiyor.
"Yasayı düzeltmek zor olmamalı. Kongre, en azından devlet dışı her silahlı örgütün terör örgütü olmadığını kabul etmelidir. Bu tür örgütlerin hepsi de sivillere saldırmıyor, bunlardan bazıları baskıcı yönetimlere karşı meşru silahlı mücadele veren ve Amerika’nın müttefiki olan örgütlerdir. Ayrıca, Kongre teröristlere destek vermek zorunda kalan kişilerin terörist değil terör mağduru olduğunu da kabul etmelidir. Zaman azalıyor, Kongre bir an önce harekete geçmelidir."
Christian Science Monitor kaçak işçilerle ilgili tartışmaların sürdüğü bir dönemde, siyah gençler arasında işsizliğin ve suç işleme oranının giderek arttığına dikkat çekiyor. Sorunun ekonomik nedenlerin yanı sıra kültürel nedenlerden de kaynaklandığını belirten gazete, siyahlara dönük özel programların hayata geçirilmesi gerektiğini savunuyor.
"Siyah bebeklerin yüzde 70’i evlilik dışı doğuyor ve aileler çocuklarına bakabilecek durumda değil. Sokak kültürü, uyuşturucuyu, marka düşkünlüğünü, şiddeti ve cinselliği öne çıkartıyor. Aslında siyah gençler de diğer insanlardan farklı değil. Tatmin ve başarı istiyorlar. Bu isteğin topluma bir sorun değil katkı olarak dönmesi için, çok yönlü bir mücadele verilmelidir."
Los Angeles Times muhabirlerinden Robert D. Kaplan Irak savaşına başlangıçta destek verdiğini itiraf ediyor ancak gelinen noktada hayal kırıklığına uğradığını yazıyor. Irak’ta yaşanan sorunların temelinde Bush yönetimi içindeki anlaşmazlığın yattığını savunan Kaplan, 1 Mart tezkeresinin Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilmemesinde de bu anlaşmazlığın büyük rol oynadığını belirtiyor.
"Bush yönetiminin, bir çok yanlışa da yol açan en temel özelliği, askeri ve diplomatik bürokrasinin uzun süre anlaşmazlık içinde olmasıydı. Amerikan askerlerinin Irak’a Türkiye sınırından girmesi konusunda onay alınamamasının nedenlerinden biri de Savunma ve Dışişleri bakanlıkları arasındaki uyumsuzluktu. Bu hatanın asıl sorumlusu ise Savunma Bakanı Donald Rumsfeld, eski Dışişleri Bakanı Colin Powell veya başkan yardımcısı Dick Cheney değil, Başkan Bush’un kendisidir. Bush, bu görevler için güçlü kişiliklere sahip insanları seçti, ancak bu kişiler birlik içinde çalışmayınca onları uyarmalıydı."