Erişilebilirlik

6 Mart Amerikan Basınından Özetler


Washington Post, Belarus’ta yaklaşan devlet başkanlığı seçimi öncesinde “Avrupa’nın son diktatörü” diye tanımladığı Aleksandır Lukaşenko’nun muhalifler üzerinde baskıyı daha da arttırdığını iddia ediyor. Muhalefet adayı Aleksandır Milinkeviç’in halkı seçim akşamı Minsk meydanında toplanmaya çağırdığını hatırlatan gazete, seçime hile karıştırılması durumunda Belarus’ta da bir halk ayaklanması yaşanabileceğini belirtiyor.

"Lukaşenko’nun, muhalefetin her türlü gösterinin bastırılacağını açıkça söylemesi kan dökülmesi ihtimalinin yüksek olduğunu gösteriyor. Batı, uluslararası gözlemcilerin seçime hile karıştırıldığını bildirmesi veya yönetimin şiddet uygulamaya kalkışması durumunda, harekete geçmeye hazırlanmalıdır. En azından Lukaşenko ile ailesinin ve üst düzey yöneticilerinin Batı bankalarındaki hesaplarının dondurulması gündeme gelmelidir. Lukaşenko’nun yanında yer alacak tek lider, Avrupa’da hala diktatörlüğü destekleyen Rusya devlet başkanı Vladimir Putin olacaktır."

Küresel kuralları kim belirlemeli? Mevcut uluslararası kuruluşlar mı yoksa dünyanın tek süper gücü olan Amerika mı? Christian Science Monitor, Bush yönetiminin uluslararası ticaretten nükleer silahlanmaya, Birleşmiş Milletler’deki reform tartışmalarından küresel ısınmaya kadar bir çok alanda tek yanlı politikalar belirlediğini vurguluyor ve diğer ülkelerin Amerika’yı önleme çabalarına değiniyor.

"Artık geçersiz olduğu ortaya çıkan kurallar, hızla meşruiyetini de kaybeder. Ancak benzer düşüncelere sahip ülkeler, yeni kuralları belirlemek için hızla harekete geçmelidir. Küresel sorunlar değişirken, İkinci Dünya Savaşı sonrasında veya Soğuk Savaş sırasında oluşturulan kurum ve kuralların da değiştirilmesi gerekiyor. Ancak Amerika’nın çıkarlarıyla diğer ülkelerin talepleri arasında bir denge kurabilmek için, geçmişte olduğu gibi Amerika’nın liderlik yapması gerekiyor."

Los Angeles Times muhabiri Vincent Boland, beş yıl önceki ekonomik krizin ardından Türkiye’de üretimin ve ihracatın yeniden canlandığını belirtiyor ve bu ekonomik canlanmada Gaziantep gibi bölgesel sanayi merkezlerinin büyük rol oynadığını yazıyor. Haberde, Anadolu’nun farklı kentlerinde gelişen ekonomi sayesinde hem Türk ekonomisinin daha sağlıklı bir yapı kazandığı ve dünya ekonomisiyle bütünleştiği, hem de bölgesel farklılıkların azaldığı vurgulanıyor.

"Kişi başına en yüksek milli gelire ve bireysel başarı olanağına sahip olan İstanbul, her açıdan hala Türkiye’nin en önemli ekonomik merkezi. Ancak Gaziantep’in yanı sıra Kayseri ve Konya gibi şehirler de hızla öne çıkıyor ve Türkiye ekonomisinde İstanbul dışında da bir çok fırsat bulunduğunu kanıtlıyor. 2002’den bu yana, Türkiye dünyanın en hızlı büyüyen ülkelerinden biri oldu. 2002-2005 yılları arasında toplam büyüme yüzde 30’una ulaştı. Artık, Gaziantep’teki imalat firmalarının yöneticileri için 2001’deki kriz, çoktan tarihin tozlu sayfalarında yerini almış görünüyor."

Washington Times’da ise Amerikan Helen Enstitüsü Direktörü Nick Larigakis’in imzasını taşıyan bir okuyucu mektubu dikkat çekiyor. Amerika’nın Kuzey Kıbrıs’la doğrudan ticarete başlayacağı haberine tepki gösteren Larigakis, Türk ordusunu işgalci olarak tanımlıyor ve Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi için tek yolun Türk ordusunun ve Türkiye’den giden yerleşimcilerin geri çekilmesi olduğunu savunuyor.

"Amerika, adanın yeniden birleşmesi konusunda gerçekten dürüst bir arabulucu olmak istiyorsa, Kuzey Kıbrıs’la doğrudan ticaret planından vazgeçmelidir. Kıbrıslı Türklerin izolasyonunu azaltmak bahanesinin arkasına saklanarak gündeme getirilen diğer tek yanlı adımlardan kaçınmalıdır. Amerika, bunun yerine tarafların şu anda yürüttükleri entegrasyon önlemlerini desteklemeli; anayasal demokrasi, Avrupa Birliği müktesebatı, Birleşmiş Milletler kararları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları çerçevesinde iki kesimli, iki toplumlu federal bir devlet anlayışını savunmalıdır."

XS
SM
MD
LG