Erişilebilirlik

'Demokrasinin Cilvesi'


Filistin’de yapılan seçimlerden galip çıkan, radikal dinci Hamas’ı yıllardır terör örgütü olarak kabul eden Amerika’nın bundan sonra Filistin ile dış politikasında nasıl bir yol izleyeceği sorusu sıkça gündeme geliyor. Seçimle başa gelen bir yönetim olmasına rağmen, Başkan Bush, şiddetten vazgeçip İsrail'in yok edilmesi çağrılarını durduruncaya dek Amerika’nın Hamas örgütünü muhatap almayacağını açıklamıştı. Muhabirimiz Elif Özmenek, konuyu merkezi New York’ta bulunan Dış İlişkiler Konseyi’nden uzmanlarla konuştu.

Siyasi gözlemciler, Hamas’ın Filistin’de kazandığı zaferi, demokrasinin bir cilvesi olarak tanımlıyorlar. Gözlemciler, Orta Doğu’da demokratik ve özgür seçimleri savunan Bush yönetiminin, Filistin halkının çoğu tarafından Hamas’ın tercih edilmesinin ardından zor durumda kaldığını belirtiyorlar.

Başkan Bush, Hamas'ın İsrail'in yıkılması hedefinden vazgeçmemesi durumunda Filistin yönetimine sağladığı mali desteği keseceklerini açıklarken, Hamas’ın önde gelen isimleri bu şartlar altında uluslararası yardımı redettiklerini bildirdi.

Amerika, Filistinliler'e 1993'ten beri 1,5 milyar dolardan fazla yardımda bulundu. Washington'un bu yıl için öngördüğü miktar ise 234 milyon dolardı. Uzmanlar, Amerika’nın karşı karşıya kaldığı ikilemin ardından Beyaz Saray’ın bundan böyle nasıl bir dış politika izleyebileceğini tartışıyorlar.

Amerikan dış politikasının belirlenmesinde etkin bir güce sahip olan ve Merkezi New York’ta bulunan Dış ilişkiler Konseyi adlı düşünce kuruluşunun uzmanlarından Esther Pan Bush yönetiminin karşı karşıya kaldığı durumu “Hamas yönetimiyle Washington yönetimi arasında bundan sonra ne olacağını kesin olarak kimse bilmiyor” diyerek özetliyor.

Hamas’ın İsrail'in yıkılması hedefinden vazgeçmemesi durumunda Amerika’nın geri adım atmayacağını düşünen Esther Pan, bu durumda Washington’un Filistin lideri Mahmud Abbas’ı veya başka kanalları muhatap olarak alacağını tahmin ettiğini söyledi.

Pan, Amerika’nın Başkan Bush’un söylediğinin tersine Hamas'ın İsrail'in yıkılması hedefinden vazgeçmemesi durumunda Filistin yönetimine sağladığı mali desteği kesmesinin o kadar kolay olmadığını da belirtti. “Böyle bir durumda Amerika Filistin halkını, demokratik haklarını kullanarak Hamas’ı seçmelerinden dolayı suçluyormuş izlemi yaratacak” diyen Pan, bunun Amerika’nın Orta Doğu’da zaten sarsılmış olan imajına daha da büyük bir darbe vuracağının altını çizdi.

Esther Pan, Amerika’nın Hamas’ı tanımasa bile Filistin yönetimine insani yardıma devam edeceğine inandığını vurguladı.

Pan, “Hamas, şu anda Filistin-Amerika ilişkilerinin nasıl gideceğini belirleyecek güç konumunda. Birçok kişi yönetime gelmenin sorumluluğunun Hamas’ı daha pratik çözümler aramaya iteceği kanısında. Amerika da şu an için dış politika hesaplarını buna dayandırıyor” dedi.

Dışilişkiler Konseyi Türkiye uzmanlarından Steve Cook ise bu konuda Esther Pan ile aynı görüşleri paylaşmıyor: “Ben Hamas’ın yakın dönemde silahsızlanacağına ve söylemlerini değiştireceğine inanmıyorum. Öncellikle Avrupa Birliği ve Amerika’nın Filistin yönetimine maddi yardımı kesme konusundaki tehditlerinin kökten dinci İslam karşısında güçlü bir koz olduğunu düşünmüyorum. İkinci olarak da yönetime gelen radikal partilerin giderek ılımlı hale geldiğini savunan görüşle aynı fikirde değilim. Bu noktada Hamas’ı popüler yapan ve kendilerini iktidara taşıyan duruşlarından vazgeçmeleri için de hiçbir sebep göremiyorum.”

Cook, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Hamas ile Amerika ve İsrail arasında arabuluculuk görevini üstlenme önerisinin nasıl karşılandığı?” sorumuza ise, Türkiye’nin Filistin sorunu çerçevesinde bu teklifi daha önce de yaptığını hatırlatarak şu yanıtı verdi: “İsrail yönetimi şu anda haklı nedenlerle Hamas ile hiçbir şekilde muhattap olmak istemiyor. Başbakan Erdoğan’ın arabulucu olma isteğine ve Filistin’deki demokratik seçimlere saygısına rağmen şuanda Türkiye’nin bir rolü olduğuna inanmıyorum. Ancak Türkiye’nin bu tür tekliflerinde dikkatli olması gerektiğini düşünüyorum. İsrail ve Amerika Hamas konusunda ne düşündüklerini açıkça ifade ediyorlar. Türkiye’nin çok fazla Hamas’a el uzatıyormuş izlenimi vermesi de Washington’u kaygılandıran bir durum olabilir.”

Orta Doğu siyaseti, Hamas'ın seçim zaferi ardından kaygan bir zemine oturmuş durumda. Değerlendirmeler, şu aşamada hem Amerika’nın hem de Avrupa'nın 'bekle ve gör' politikası izleyerek, konuyu 28 Mart'taki İsrail seçimlerinden sonrasına bıraktığı yönünde.

XS
SM
MD
LG