Erişilebilirlik

Casusluk Skandalı ve Perde Arkası


Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, İngiliz ajanlarının Rus sivil toplum örgütlerine mali destek sağladığı yönündeki iddiaların, bu tür örgütlerin finansmanı konusunda çıkartılan ve büyük tartışmalara yol açan yeni yasanın haklılığını ortaya koyduğunu söyledi.

Rusya’daki sivil toplum örgütlerinin, bağımsız insan hakları kuruluşlarının üyeleri ve siyasi uzmanlar ise bu açıklamanın ardında başka şeylerin gizli olduğuna inanıyor.

Amerika’nın Sesi Moskova muhabiri Lisa McAdams, casusluk operasyonu ve yolaçtığı tepkilerin perde arkasını araştırdı:

Rus güvenlik görevlilerinin, Rusya’daki insan hakları kuruluşları ve sivil toplum örgütleriyle bağlantısı olan bir İngiliz casusluk şebekesini ortaya çıkardığı şeklindeki ilk haber, devlet televizyonu tarafından verildi. Habere göre, İngiliz casuslar Moskova’daki bir parkta taş görünümündeki bir yapay cismin içine yerleştirilmiş gizli bilgileri alırken yakalanmıştı.

Kremlin yanlıları, böyle bir tertibi açığa çıkardığı için kısa adı FSB olan istihbarat servisini kutlarken, Rusya’da sayıları giderek azalan bağımsız basın organları, olayı protesto etti. Muhalif siyasi görüşleri dile getiren ekonomi gazetesi Kommerstant, FSB’nin, casusluk skandalını Rusya’daki insan hakları savunucularını karalamak amacıyla kullandığını yazdı.

Rusya Devlet Başkanı Putin ise konuyla ilgili ilk açıklamasını eski Sovyet Cumhuriyetlerinin liderleriyle Sen Petersburg’da düzenlenen toplantı sırasında yaptı. Putin, skandalın, Rusya’nın neden sivil toplum örgütlerinin mali faaliyetlerini düzenleyen bir yasa çıkarttığını açıkça gösterdiğini söyledi. Rusya lideri, İngiliz gizli servisinin, Rus sivil toplum örgütleriyle birlikte çalıştığını öne sürdü ve İngilizlerin bu örgütleri etkileme girişimlerinin üzücü olduğunu söyledi.

Ancak Putin, ajanlık yapmakla suçlanan kişilerin Rusya’dan hemen sınır dışı edilip edilmeyeceği konusuna değinmedi. Putin, olaya nasıl bir tepki gösterecekleri konusunda henüz kesin karar vermediklerini de belirtti.

Suçlanan örgütler ve insan hakları savunucularının olaya tepkileri ise oldukça sert oldu. Rusya’nın en eski insan hakları gruplarından biri olan “İnsan Hakları İçin” adlı kuruluşta çalışan Yevgeny Ikhlov, Amerika’nın Sesi’ne yaptığı açıklamada Rus hükümetinde paranoyanın giderek arttığını söyledi ve Batı tarafından finanse edilen Rus yardım kuruluşlarına karşı açık bir saldırı başlatıldığını öne sürdü.

Ikhlov casusluk iddiasının Batı yanlısı kuruluşlara, özellikle de siyasi ve toplumsal konularla ilgilenen kuruluşlara karşı büyük bir saldırının başlama işareti olduğunu savunuyor; casusluk olayının bir düzmece olduğuna inanıyor.

Moskova’daki Amerika-Kanada Enstitüsü’nün başkan yardımcısı Viktor Kremenyuk da Rus yetkililerin uzun bir süredir, "Batının Rusya’yı zayıflatmak istediği, Gürcistan, Ukrayna ve Kırgızistan’da yaşananlara benzeyen bir siyasi devrimi amaçladığı" yönünde propaganda yürüttüğüne dikkat çekiyor ve şöyle diyor:

"Zamanlama mükemmeldi. Duma, yani parlamento, sivil toplum örgütleriyle ilgili yasayı kabul ettikten ve devlet başkanı onayladıktan hemen sonra bazı sivil toplum örgütlerinin yabancı istihbarat servisleri tarafından desteklendiği ve finanse edildiği yolunda kanıtlar ele geçiriliyor. Bu, biraz beceriksizce düzenlenmiş bir iş ama bence Rus halkının çoğunluğu buna inanacaktır.”

Son casusluk suçlamasında İngilizlerin hedef alınmasının sebebi neydi? Kremenyuk’a göre bunun nedeni Kremlin’in İngiltere’de yaşayan Boris Berezovsky’yi yargılamak istemesi:

"Rusya devlet başkanına göre İngilizler güvenilmez bir tavır sergiledi. İngiltere başbakanı Tony Blair ile çok yakın bir kişisel ilişkisi vardı ama bu ilişki Putin’in Londra’da sürgünde yaşayan Rus muhalifleri yakalamasına yetmedi. Londra’daki Kremlin karşıtı Ruslar, İngiliz yasalarının güvencesi altına rahat bir yaşam sürüyor ve Putin’in bu kişileri Kremlin’in denetimi altına sokma çabasında Blair’in hiçbir yardımı olmuyor.”

Kremenyuk, İngiltere’nin Rusya’da ve özellikle Çeçenistan’daki insan hakları ihlallerine ilişkin tavrıyla da Kremlin’i kızdırdığını hatırlatıyor. Başka uzmanlar ise, Amerika’nın da Rusya’daki bazı sivil toplum örgütlerini finanse ettiği hatırlatıyor ve İngiltere’ye yönelik bu tavrın, Rusya’da büyük çaplı bir siyasi değişimi desteklememesi konusunda Amerika’ya da bir uyarı olduğunu belirtiyor. Fransız haber ajansı AFP’ye demeç veren bir uzman, Rusya’nın Amerika’yla en yakın olan ülkeyi, yani İngiltere’yi hedef almasının bir rastlantı olmadığını söyledi.

Devlet Başkanı Putin ise soylu amaçlara yüz kızartıcı araçlarla ulaşılamayacağını ve diğer ülkelerle karşılıklı saygıya dayalı bir ilişki sürdürmek istediklerini söyledi.

Putin ayrıca yeni yasaya Batıdan gelen eleştirileri cevaplandırırken bu yasanın, Fransa, İsrail ve Amerika’nın sivil toplum örgütleriyle ilgili yasalarından farklı olmadığını savundu. Son gelişmeler, Rusya’daki Batı yanlısı örgütleri tedirgin etti. Bu kuruluşlar, Rus sivil toplum örgütlerinin İngiliz ajanlarla bağlantılı olduğu iddiasının kendi yürüttükleri faaliyetleri engellemek için kullanılmasından korkuyor. Moskova’daki Avrasya Vakfının başkanı Andrei Kortunov, Amerika’nın Sesi’ne yaptığı açıklamada, kendi kuruluşlarının adının belgelerde geçmesinin soğuk duş etkisi yaptığını söyledi.

"Şu anda bile Rusya’daki muhataplarımızın bizimle işbirliğine girerken bir ölçüde ihtiyatlı davrandığını hissediyorum. Çünkü eğer bazı kuruluşların yabancı istihbarat servisleriyle ilişkisi olduğu konusunda bir şüphe bile oluşsa, bu kuruluşlara karşı olumlu bir tavır izlenmesi beklenemez.”

Ancak Kortunov ve birçok meslekdaşı, Rusya’daki bu tür kuruluşlar açısından dışarıdan gelen mali kaynakların büyük bir önem taşıdığını kaydediyor ve bundan vazgeçmeyeceklerini söylüyor.

Kortunov ayrıca sivil toplum örgütlerine sınırlama getiren yasanın uygulamaya girmesiyle birlikte, hem Rusya’daki hem de yurtdışındaki sivil toplum destekçilerinin artık yapacak fazla bir şey kalmadığı gibi bir düşünceyle hareket etmesi ihtimalinden rahatsızlık duyduğunu belirtiyor ve Rusya’daki temel hakların korunması için herkesi mücadeleye çağırıyor.

Aralarında Uluslararası Af Örgütü'nün de bulunduğu bir çok kuruluş ve ülke de Rusya’daki sivil toplum örgütleriyle ilgili yeni yasaya tepki gösterdi. Amerika da, gelişmelerden ciddi kaygı duyduğunu açıkladı. Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, yeni yasanın nasıl uygulanacağını izlemek gerektiğini söyledi. Rice, Rusya’nın bu yıl G-8 grubunun dönem başkanlığını devralacağını hatırlatarak Moskova’nın bu tavrının, G-8 liderliğine ne derece uygun olduğu konusunda soru işaretlerine yol açtığını vurguladı.

XS
SM
MD
LG