Filistin’deki parlamento seçimini değerlendiren USA Today, dinci Hamas’ın seçimden başarıyla çıkmasının Ortadoğu’da demokrasinin gelişimi açısından bir risk oluşturacağını savunuyor. Ancak gazete, İsrail ve Amerika’nın Hamas’ı demokratik sürece çekmek için her türlü çabayı harcaması gerektiğini belirtiyor ve El Fetih’in de bir zamanlar İsrail’in yok edilmesini savunan ve terör yöntemine başvuran bir örgüt olduğunu hatırlatıyor:
"Hamas’ı demokratik sürece çekmek mümkün olsa bile, bu hiç kuşkusuz yıllar alacaktır. Ancak Ariel Şaron’un hayatının son dönemindeki değişim, bize her şeyin mümkün olduğunu gösteriyor; hatta İsrail’le yapılacak görüşmeleri bile bir gün Hamas başlatabilir. Eski İsrail başbakanı Ariel Şaron’un da dediği gibi “barışı dostlarınızla değil, en aşağılık düşmanlarınızla yaparsınız."
Washington Post ise Pakistan devlet başkanı Pervez Müşerref’i El Kaide’ye karşı yeterince mücadele vermemekle suçluyor. Gazete, Bush yönetiminin de Pakistan’ın bu tavrına göz yumduğunu iddia ediyor ve bu ülkeye yılda 600 milyon dolar askeri ve ekonomik yardım yapıldığını hatırlatıyor:
"General Müşerref’in Amerika’yla yaptığı gönülsüz işbirliğini daha da artırmak için bazı tedbirler alınabilir ama yine de Bush yönetiminin sandığı gibi Müşerref’i terörle mücadelede kararlı bir biçimde Amerika’nın yanına çekmek mümkün olmayabilir. Ancak Bush, El Kaide ve Taleban’ın Pakistan’daki faaliyetlerini durdurmak için gereken her türlü önlemi almalıdır. Müşerref işbirliği yapsa da, yapmasa da, hedefler saptandığında bu hedeflere saldırılar düzenlenmelidir."
Washington Times’da gazetenin yazarlarından Tony Blankley’nin kaleme aldığı İran’ın nükleer programına ilişkin bir yorum, dikkat çekiyor. Yapılan yorumda İran’ın nükleer silah geliştirme çabasının arkasında Pers emperyalizminin yattığı ifade ediliyor, Tahran’ın daha fazla petrol ve bölgesel hegemonya peşinde koştuğu öne sürülüyor. Türkiye’nin İran’ın tarihsel düşmanı olduğu iddia edilen yorum şöyle devam ediyor:
"Türkiye, Tahran’ın tavrı karşısında endişesini giderek daha yüksek sesle ifade ediyor. Eğer İran nükleer bir güç olma yolunda yeni adımlar atarsa, Türkiye, Suudi Arabistan ve Mısır da nükleer silah edinmek ihtiyacı duyabilir. Türkiye ayrıca İran’daki rejimin bir biçimde yıkılması halinde, Irak, İran ve kendi topraklarındaki Kürtlerin bağımsızlık istemesinden korkuyor"
New York Times, Kanada’da 12 yıllık Liberal Parti iktidarına son veren Muhafazakar Partinin hükümeti tek başına kuracak bir çoğunluk sağlayamadığına dikkat çekiyor. Bir koalisyonun kaçınılmaz olduğunu vurgulayan gazete, bunun da muhafazakar lider Stephen Harper’ın hem iç hem de dış politikada radikal değişikliklere gitmesini engelleyeceği yorumunda bulunuyor.
"Irak savaşının başlangıcından bu yana Kanada ile Amerika arasında soğuk rüzgarlar esiyor. Harper’ın dış politikada, Bush yönetimiyle daha sıcak ilişkiler kurmaya yönelmesi bekleniyor. Ancak Kanada halkı, ne Irak savaşına ne de Başkan Bush’a sempati duyuyor. Bu nedenle Harper’ın bu konuda da çok dikkatli davranması gerekecek. Muhafazakarların önümüzdeki birkaç yıl içinde, tek başına iktidar olmak için erken seçime gitmesi de büyük bir ihtimal."
"Hamas’ı demokratik sürece çekmek mümkün olsa bile, bu hiç kuşkusuz yıllar alacaktır. Ancak Ariel Şaron’un hayatının son dönemindeki değişim, bize her şeyin mümkün olduğunu gösteriyor; hatta İsrail’le yapılacak görüşmeleri bile bir gün Hamas başlatabilir. Eski İsrail başbakanı Ariel Şaron’un da dediği gibi “barışı dostlarınızla değil, en aşağılık düşmanlarınızla yaparsınız."
Washington Post ise Pakistan devlet başkanı Pervez Müşerref’i El Kaide’ye karşı yeterince mücadele vermemekle suçluyor. Gazete, Bush yönetiminin de Pakistan’ın bu tavrına göz yumduğunu iddia ediyor ve bu ülkeye yılda 600 milyon dolar askeri ve ekonomik yardım yapıldığını hatırlatıyor:
"General Müşerref’in Amerika’yla yaptığı gönülsüz işbirliğini daha da artırmak için bazı tedbirler alınabilir ama yine de Bush yönetiminin sandığı gibi Müşerref’i terörle mücadelede kararlı bir biçimde Amerika’nın yanına çekmek mümkün olmayabilir. Ancak Bush, El Kaide ve Taleban’ın Pakistan’daki faaliyetlerini durdurmak için gereken her türlü önlemi almalıdır. Müşerref işbirliği yapsa da, yapmasa da, hedefler saptandığında bu hedeflere saldırılar düzenlenmelidir."
Washington Times’da gazetenin yazarlarından Tony Blankley’nin kaleme aldığı İran’ın nükleer programına ilişkin bir yorum, dikkat çekiyor. Yapılan yorumda İran’ın nükleer silah geliştirme çabasının arkasında Pers emperyalizminin yattığı ifade ediliyor, Tahran’ın daha fazla petrol ve bölgesel hegemonya peşinde koştuğu öne sürülüyor. Türkiye’nin İran’ın tarihsel düşmanı olduğu iddia edilen yorum şöyle devam ediyor:
"Türkiye, Tahran’ın tavrı karşısında endişesini giderek daha yüksek sesle ifade ediyor. Eğer İran nükleer bir güç olma yolunda yeni adımlar atarsa, Türkiye, Suudi Arabistan ve Mısır da nükleer silah edinmek ihtiyacı duyabilir. Türkiye ayrıca İran’daki rejimin bir biçimde yıkılması halinde, Irak, İran ve kendi topraklarındaki Kürtlerin bağımsızlık istemesinden korkuyor"
New York Times, Kanada’da 12 yıllık Liberal Parti iktidarına son veren Muhafazakar Partinin hükümeti tek başına kuracak bir çoğunluk sağlayamadığına dikkat çekiyor. Bir koalisyonun kaçınılmaz olduğunu vurgulayan gazete, bunun da muhafazakar lider Stephen Harper’ın hem iç hem de dış politikada radikal değişikliklere gitmesini engelleyeceği yorumunda bulunuyor.
"Irak savaşının başlangıcından bu yana Kanada ile Amerika arasında soğuk rüzgarlar esiyor. Harper’ın dış politikada, Bush yönetimiyle daha sıcak ilişkiler kurmaya yönelmesi bekleniyor. Ancak Kanada halkı, ne Irak savaşına ne de Başkan Bush’a sempati duyuyor. Bu nedenle Harper’ın bu konuda da çok dikkatli davranması gerekecek. Muhafazakarların önümüzdeki birkaç yıl içinde, tek başına iktidar olmak için erken seçime gitmesi de büyük bir ihtimal."