Erişilebilirlik

19 Ocak 2006: NY Times'dan Orhan Pamuk Davası Nedeniyle Türkiye'ye Eleştiri


New York Times, yazar Orhan Pamuk aleyhinde açılan Türklüğe hakaret davasının ardından, Avrupa Birliği-Türkiye Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk’in yaptığı açıklama nedeniyle hakkında soruşturma başlatılmasını eleştiriyor. Türk milliyetçilerinin; ayrılıkçı Kürt hareketi ile siyasi İslam’ı Türkiye’nin varlığı için bir tehdit olarak gördüğünü kaydeden gazete, Avrupa Birliği üyeliği yolunda yapılan reformların bu konudaki tartışmaları daha da alevlendirdiğini yazıyor:

"Türklüğe, hükümete ve devlet kurumlarına hakareti suç sayan yasa bugünlerde çok ön plana çıkmış bulunuyor ve eski statükoyu savunanlar reformlara karşı bu yasayı kullanıyor. Türk milletvekilleri bu yasayı değiştirebilir ve değiştirmelidir. Bu arada Amerika ve Avrupa Birliği de açık biçimde reformların, değişime ayak uyduramayan kesimlerin duyduğu rahatsızlıktan çok daha önemli olduğunu vurgulamalıdır."

Christian Science Monitor, Amerika’da patlak veren yolsuzluk skandalının ardından gündeme gelen lobicilikteki reform tartışmalarını ele alıyor. Temsilciler Meclisi’nin Cumhuriyetçi Partili başkanı Dennis Hastert’ın bu konuda bir yasa teklifi hazırladığını hatırlatan gazete, teklifin genel anlamda olumlu olduğunu ancak ciddi boşluklar içerdiğini savunuyor:

"Hükümetler parayla satın alınamamalı. Yasama organından istedikleri yönde karar çıkmasını parayla sağlayan lobiciler ve rüşvet alan Kongre üyeleri, fikirlerin açıkça tartışılmasını öngören demokratik işleyişe zarar veriyor. Lobicilik konusunda kapsamlı bir yasal düzenleme yapılsa bile bu düzenlemenin uygulanması Kongre tarafından yakından denetlenmelidir."

Los Angeles Times da lobicilik konusundaki yeni öneriler arasında Kongre üyelerinin seyahat masraflarının başkaları tarafından karşılanmasına yasak getirilmesi, eski Kongre üyelerinin lobiciliğe başlaması için beklemesi gereken sürenin uzatılması, Kongre üyelerine verilecek hediyeler konusunda kısıtlamalar getirilmesi gibi önlemler bulunduğunu belirtiyor. Ancak gazete, alışkanlıkların ve anlayışın değişmesinin de en az yapılacak düzenlemeler kadar önemli olduğunu vurguluyor:

"Kongre üyelerinin kendilerini gerçekten temize çıkarması için lobicilikle seçim kampanyaları arasındaki ilişki de gözden geçirilmelidir. Bu, gözardı edilemeyecek kadar önemli bir konu. Eğer bir lobicinin, bir Kongre üyesinin İskoçya’da golf oynamasını sağlaması veya en seçkin restorantta yediği yemeğin faturasını karşılaması yasaklanırken, seçim kampanyasına binlerce dolar bağış yapacak birini bulmasına izin verilecekse, o Kongre üyesi hala kendini o lobiciye bağımlı hissetmeye devam edecektir."

Boston Globe, Şili’nin ilk kadın cumhurbaşkanı olan Michelle Bachelet’in bir çok yaşıtı gibi Augusto Pinochet’nin diktatörlük döneminde işkence gördüğünü, hapse atıldığını ve sürgüne gönderildiğini hatırlatıyor. Gazete, Bachelet’in gündemindeki reformları hayata geçirmesiyle birlikte Şili’de anti-demokratik son düzenlemelerin de ortadan kalkacağını ve ülke tarihinde yeni bir dönem başlayacağını yazıyor:

"Bachelet’in serbest pazar ekonomisinden yana tavır alması ve demagojik söylemlerden uzak durması, onu Venezüella Devlet Başkanı Hugo Chavez’in aksine, Brezilya Cumhurbaşkanı Luis Inacio “Lula" da Silva gibi Latin Amerika’da ılımlı bir sosyalizm anlayışını savunanların arasına sokuyor. Bush hem Lula’ya hem de Bachelet’e müteşekkir olmalıdır. Artık soğuk savaş bitti. Tabii, Pinochet’nin ve Latin Amerika’da komünizm karşıtı faşist diktatörlüklerin dönemi de sona erdi."
XS
SM
MD
LG