Erişilebilirlik

6 Aralık 2005: 11 Eylül Komisyonunun Son Raporu Değerlendiriliyor


Amerika’da 4 yıl önceki terör eylemlerini araştıran komisyonunun yeni raporu basın yayın organlarında geniş yankı buluyor. New York Times da, açıklanan rapordan hareket ederek eleştiri oklarını Kongre'ye yöneltiyor. Gazete, bazı senatörlerin iç güvenlik bütçesinin paylaşımında risk unsurunu önemsemeden kendi seçim bölgelerini öne çıkartmakla eleştiriyor ve kimyasal tesislerde güvenlik önlemlerini artıracak bir yasal düzenlemenin hala yapılmamış olmasına dikkat çekiyor.

"Kongre, kimyasal tesislerin güvenliği konusunda eyaletlerin çıkarttığı yasaları geçersiz kılacak yeni bir düzenleme üzerinde çalışıyor. Eğer bu düzenleme federal yasa haline gelirse bu, Kongrenin terör saldırısı riski altında yaşayan sıradan Amerikalıları değil, kimya şirketlerini ve bu şirketlerin siyasi nüfuzunu daha fazla önemsediğinin kanıtı olacaktır."

USA Today de, komisyonun görevini gerçekten yerine getirdiği görüşünde. Gazete, komisyonun açıkladığı rapordan özellikle iki noktayı öne çıkartıyor: İç güvenlik bütçesinin paylaşımında risk unsurunun göz ardı edilmesi ve yardım ve kurtarma ekipleri arasındaki iletişimin yetersizliği.

"Bu iki konunun ortak noktası, çok kolay çözülebilecek sorunlar olması. Ne var ki, ülkenin güvenliğini ancak kendi siyasi emellerine uyduğu sürece önemseyen bazı Kongre üyeleri yüzünden bu sorunlar hala çözülmemiş durumda. 11 Eylül komisyonu adalete karşı kamu vicdanı işlevini üstlendi. Bize, 11 Eylül trajedisinin nasıl ve niçin yaşandığını hatırlattı, yönetimi harekete geçmeye ikna etti. Artık, benzer bir felaketin tekrarlanmaması için baskı yapma görevini kamuoyu üstlenmelidir."

Washington Post ise, Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın Avrupa gezisi öncesinde Amerika’nın gözaltı politikalarını savunan konuşmasını eleştiriyor. Gazete, Bush yönetiminin, işkence suçlamalarından kurtulmak için işkencenin tanımını değiştirdiğini savunuyor. Yapılan yorumda, özellikle CIA’ın Amerika dışındaki gizli cezaevleriyle ilgili iddiaların Avrupa ile Amerika arasındaki ilişkilere ve terörle mücadele çabalarına zarar verdiği belirtiliyor.

"İlişkilere verilen zararı düzeltmenin yolu, mevcut politikaların değiştirilmesinden geçiyor. Böyle bir politika değişikliği terörle mücadele çabalarını zayıflatmak bir yana, daha da güçlendirecektir. Terörist zanlılarının Avrupa hava sahası kullanılarak kaçırılmasının yasal veya meşru olup olmadığı tartışmaları bir yana, Bush yönetimi artık bu uygulamanın istenen amaca hizmet etmediğini anlamalıdır."

Los Angeles Times, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in sivil toplum örgütlerini denetim altına alma çabasını gelişmekte olan Rus demokrasisine vurulan önemli bir darbe olarak tanımlıyor. Ocak ayı başında Rusya’nın G-8 ülkelerini dönem başkanlığını üstleneceğini hatırlatan gazete, St. Petersburg’da yapılacak olan zirvede Başkan Bush’un Almanya’nın yeni başbakanı Angela Merkel’le birlikte Putin’e baskı yapması gerektiğini yazıyor.

"Almanya eski başbakanı Gerhard Schroeder, Avrupa Birliği’nden ve Atlantik ittifakından bağımsız bir biçimde Putin’le yakın bir ilişki kurmuştu. Şimdi Rusya’ya daha ihtiyatlı yaklaşan Angela Merkel’in başbakan olması Amerika ile Almanya’nın Putin’e karşı ortak baskı uygulaması fırsatını doğurdu. St. Petersburg zirvesini boykot etmek ters sonuç verebilir ama zirve Putin yönetimiyle ilgili kaygıların dile getirildiği bir foruma dönüştürülebilir."

XS
SM
MD
LG