Erişilebilirlik

Dört Yıl Sonra Amerika Güvende mi?


New York ve Washington’a yolcu uçaklarıyla düzenlenen saldırıların üzerinden tam dört yıl geçmesine rağmen, Amerika hala terörizme karşı savaşını sürdürüyor. Amerika’nın Sesi muhabiri Brent Hurd, Amerikalıların, bunca yıl aradan sonra kendilerini daha güvende hissedip hissetmediğini araştırdı.

Başkan Bush, geçen yıl bu zamanlarda yaptığı bir radyo konuşmasını, 11 Eylül terör saldırılarının üçüncü yıldönümüne ayırdı ve teröre karşı savaşı sürdürmenin, ülkeyi daha güvenli hale getireceğini söyledi:

"Ülkemizi gelecekte meydana gelebilecek saldırılara karşı korumaya kararlıyız. Amerika’nın üç yıl öncesinden daha güvende olduğu bir gerçek, ama gene de tam anlamıyla güvende sayılmayız."

Amerikan toprakları içinde düzenlenen en kanlı terör eyleminin dördüncü yıldönümüne geldiğimiz bugün, Amerikalılar hala “Şimdi daha güvende miyiz?” sorusunu sormaya devam ediyor. Bu soruya olumlu yanıt veren Brookings Enstitüsü güvenlik uzmanlarınjdan Michael O’Hanlon, şöyle konuşuyor:

"Göreceli olarak, 11 Eylül tarzı ani bir saldırıya karşı daha güvende olduğumuzu söyleyebilirim. El Kaide’nin çok sayıda kayıp verdirebileceği bir saldırı düzenleme şansı çok azaldı. Eskiye oranla yenilgiye uğradıklarını bile söyleyebilirim. Daha iyi tanımlamak gerekirse, El Kaide büyük ölçüde zayıflatıldı."

O’Hanlon, Amerika güvende de olsa, dünyanın geri kalanının bu denli korunmadığına dikkat çekiyor:

"Bu ‘Terörizme karşı savaşı uzun vadede kazanıyoruz,’ anlamına gelmiyor. Yalnızca Irak değil, Fas, Suudi Arabistan ve Endonezya gibi ülkelerde bomba yüklü araçları silah olarak kullanmaya çalışan, ölüm saçan sayısız cihad yanlısı var. Ayrıca bu yıl Londra’da ve geçen yıl Madrit’te düzenlenen saldırıları unutmamamız gerek."

O’Hanlon, bu saldırıları El Kaide bağlantılı, ancak birbirinden ayrı hücrelerin düzenlediğine dikkat çekerek, bu tarz örgütlerin geniş çaplı bir terör hareketi başlattığını söylüyor.

Çok sayıda uzman ve araştırmacı, 11 Eylül terör saldırılarından sonra uluslararası toplumun, Amerika’nın terörle savaşına destek verdiği konusunda görüşbirliği içinde. Avrupa’nın saygın dergilerinden Der Spiegel’in editörü Ralf Hoppe, özellikle Avrupa’nın; Amerika’nın Afganistan’daki Taleban rejimine karşı yürüttüğü operasyona destek verdiğini söylüyor. Operasyon sonuçta, El Kaide’nin merkez yapısının büyük ölçüde çökmesine yardımcı oldu. "11 Eylül’ün İçinden: Gerçekten Ne Oldu?" adlı kitabın yazarı Hoppe’ye göre Irak savaşı, Avrupalıların kafasında soru işaretleri oluşturdu:

"Irak savaşının arkasında, 11 Eylül’den başka gerekçeler yatıyordu. Özellikle Avrupalılar, bu savaşın asıl gerekçesini hiçbir zaman anlayamadı. Irak Savaşı’nın 11 Eylül’den farklı gerekçeleri olduğunu düşündüler."

Irak savaşına karşı diğer ülkelerin kuşkuyla yaklaşması, bu ülkelerin Amerika’yla arasını açtı. Uzmanlarsa, Irak savaşının Amerika’nın terörle mücadele çabalarına etkisi konusunda farklı görüşlere sahip.

Amerikan ordusundan emekli korgeneral William Odom, şimdi Washington’daki Hudson Ensitüsü’nde uzman olarak görevli. Emekli general, Irak savaşının Amerika’yı daha savunmasız bıraktığı görüşünde:

"Stratejik açıdan, Amerika’nın İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana daha az güvende olduğunu söyleyebilirim. Başkan Bush’un Irak’la savaşma ısrarı, müttefiklerimizin bizden soğumasına yol açtı. Müttefiklerimizin kaybı bütün uluslararası sistemi tehdit ediyor. Oysa Amerika bu sistemi Soğuk Savaş döneminde kendi inşa etmişti. Refah ve askeri güç kavramlarını aynı anda oluşturmaya, birey haklarını korumaya ve anaysal hükümet kurumlarını yaymaya yönelik temel sistemimiz, bu ilişkilere dayanıyor."

Emekli Korgeneral Odom, Amerika’nın güçlü müttefiklerini kaybetmesi durumunda, terörle savaşta gerekli işbirliğinden yoksun kalacağı uyarısında bulunuyor. Brookings Enstitüsü’nden O’Hanlon ise, bu görüşe katılmıyor ve Amerika’nın henüz müttefiklerini kaybetmediğini savunuyor:

"Diğer ülkelerin Irak konusunda yaşadığı görüş ayrılığını büyütmemize gerek yok. Her ülkenin kendince pratik yaklaşımı var. Ortak bir tehdit algıladıklarında işbirliğine gidiyorlar. Çoğu Batılı ülke ve ılımlı Müslüman ülke, terörle mücadele konusunda ortak çıkarlara sahip."

Başkan Bush, üç yıl önce 11 Eylül tarihini “Yurtseverlik Günü” ilan etti. Bu kararındaki amaç, New York, Washington ve Pennsylvania’da ölen binlerce kişiyi daima hatırlamak ve onurlandırmaktı. Teksas Üniversitesinden H.W. Brands, gelecek nesillerin 11 Eylül 2001 tarihini, Amerika için bir dönüm noktası olarak hatırlayacaklarını söylüyor. Ancak Brands, bunun, Amerika’nın İkinci Dünya Savaşı’na girmesini sağlayan, 7 Aralık 1941’deki Pearl Harbor baskını gibi bir anma günü etkisi yaratmayacağını belirtiyor:

"11 Eylül, Amerikalıların, tehlikeli bir dünyada yaşadığının ve belki de bundan sonra böyle yaşayacağının bir göstergesi olacak. Ancak Amerika, Japonya’ya karşı savaşı kazanıncaya kadar, Pearl Harbor baskının, özel bir gün olarak anılmadığını unutmayalım. Bu terörle mücadeleyi kaybedeceğiz anlamına gelmiyor elbette. Ama 11 Eylül günü, bize bir işi başarıyla tamamladığımız, bize saldıran insanlardan bunun hesabını sorduğumuz izlenimi vermemeli."

Profesör Brands, terörle savaşta zafer ilan etmenin zor olacağına dikkat çekiyor.

Çoğu uzman, Amerikalıların 11 Eylül saldırılarından sonra daha uyanık davrandığını kabul ediyor, ama gene de kendi sınırları içinde ve dışında, saldırılara hedef olabileceği ihtimalinin, gözardı edilmemesi gerektiğini vurguluyor

XS
SM
MD
LG