Erişilebilirlik

18 Temmuz 2005: 'Amerika'nın İç Güvenlik Bütçesi Tartışılıyor'


Amerikan Kongresi, İç Güvenlik Bakanlığı bütçesini tartışırken, Amerikan gazeteleri de bazı Kongre üyelerinin bütçeden kendi eyaletlerine pay alabilmek için ülke güvenliğini riske attığı görüşüne yer veriyor. USA Today, bütçe harcamasında riskli bölgelerin korunmasına öncelik verilmesi gerektiğini savunuyor. Gazete, bazı senatörlerin bütçeyi risk faktörüne göre değil de, bölgesel çıkarlarına göre belirlemek istediğini söylüyor:

"Senato geçen hafta, İç Güvenlik Bakanlığı bütçesinden küçük eyaletlere de asgari düzeyde para tahsis edilmesini garanti altına alan bir düzenlemeyi kabul etti. Bu düzenleme, saldırıya uğrama ihtimali düşük olan eyaletlerin, New York ve Washington gibi asıl hedeflere kıyasla daha fazla para alması anlamına geliyor. Savunma Bakanlığı gibi İç Güvenlik Bakanlığı’nın da görevi, bütün ülkenin çıkarlarına hizmet etmektir. Bu görev, siyasilerin yerel ve bölgesel çıkarları tarafından engellenmemelidir."

Boston Globe da, İç Güvenlik Bakanlığı bütçesinin, otoyol bütçesi gibi eyaletlere göre parsellenmesini yanlış buluyor ve esas kriterin “risk faktörü” olması gerektiğini belirtiyor.

"Yönetim, Amerika’daki bütün hedefleri koruyamaz. Teröristler, eğer gerçekten ahırlardaki hayvanlara saldırmak isterse, bunun etkisi düşük olacaktır. Buna karşılık Amerikalılar 11 Eylül’le birlikte gökdelenlere yapılacak bir saldırının sonuçlarını çok iyi öğrenmiş bulunuyor. Başkan Bush, hazırladığı bütçede, paranın tamamen risk faktörüne göre tahsis edilmesini önermişti. Temsilciler Meclisi, ilkbaharda bütçe ödeneklerini bir ölçüde nüfusu esas alan bir değişikliğe uğratmıştı. Bu mükemmel olmasa da, Senato’nun düzenlemesine göre daha olumlu bir metindi. Kongre Genel Kurulu, metinleri birleştirirken Temsilciler Meclisi’nin metnini esas almalıdır."

Washington Post ise Uluslararası Kriz Merkezi’nden Samina Ahmet ve Andrew Stroehlein’in Pakistan’daki medreselerle ilgili ortak bir makalesine yer veriyor. Makalede, Londra’daki bombalı saldırıları düzenleyen teröristlerden en az birinin Pakistan’da medrese eğitimi aldığı hatırlatılıyor. Yazarlar, Pakistan Devlet Başkanı Pervez Müşerref’in kendi diktatörlüğünü korumak için dini partilerin desteğine ihtiyaç duyduğunu ve bu nedenle medreselere göz yumduğunu iddia ediyor.

"Böylesine yoğun bir medrese sisteminin varlığı Savunma Bakanı Donald Rumsfeld’in 2003 Ekim’inde sorduğu bir soruyu hatırlatıyor. Rumsfeld, “Medreselerin ve radikal din adamlarının yetiştirdiği, eğittiği ve bize karşı görevlendirdiğinden daha fazla teröristi yakalayabiliyor veya öldürebiliyor muyuz?” diye sormuştu. Pakistan’daki medreselerde gerçek bir reform yapılmadığı sürece, bu sorunun cevabı “hayır” olacaktır."

Christian Science Monitor, Rusya’daki siyasi gelişmeleri mercek altına aldığı başmakalede, Vladimir Putin’in 2008 yılındaki devlet başkanlığı seçimine katılmasının yasal olarak mümkün olmadığını hatırlatıyor. Gazete, Putin’in bu nedenle daha şimdiden kendine yakın bir ismi Kremlin’e taşımak ve potansiyel rakiplerini önlemek için harekete geçtiğini yazıyor.

"Geçen hafta Rusya parlamentosunun üst kanadı, seçim barajını % 5’ten % 7’ye çıkartan bir düzenlemeyi kabul etti. Bu düzenlemeye göre, siyasi partiler seçim öncesinde seçim bloğu da oluşturamayacak. Son devlet başkanlığı seçiminde yaşananlar ve muhaliflerin nasıl bertaraf edildiği göz önüne alındığında, bunlar hiç de şaşırtıcı değil. Ancak Kremlin’in kendini böyle koruyabileceğini düşünmesi çok yanlış. Dışarıdan gelen eleştirilere karşı duvarları yükseltmek, Rusya’yı daha ileri götürecek sağlıklı bir fikir alış-verişinin de önünü kesmek olacaktır."

XS
SM
MD
LG