Erişilebilirlik

4 Temmuz 2005: Amerika'da Bağımsızlık Günü


Bugünkü Amerikan gazetelerinde Bağımsızlık Günü nedeniyle bir çok gazetenin Bağımsızlık Bildirgesi’ni yayınlaması dikkat çekiyor.

Başkentte yayınlanan Washington Post ise, Başkan Bush’un Federal Soruşturma Bürosu FBI’ın istihbarat sisteminde yaptığı değişikliği sorguluyor. Gazete, FBI’ın istihbarat, karşı-istihbarat ve terörle mücadele birimlerinin Ulusal İstihbarat Başkanı John Negroponte’ye bağlı olacak şekilde birleştirildiğini hatırlatıyor ve bu gelişmenin FBI’yı Beyaz Saray’ın etkisine sokabileceği uyarısında bulunuyor.

"Bush’un bu kararı, siyasi bir atamayla gelen ve başkana bağlı olarak çalışan Ulusal İstihbarat Başkanı’nın, FBI ajanlarının günlük çalışmalarına çok fazla müdahale edebileceği kaygısına yol açtı. Ülke içinde istihbarat toplayan FBI ajanlarının Beyaz Saray’a veya yönetime değil, Adalet Bakanlığı tarafından denetlenen FBI Başkanı’na bağlı olarak çalışması büyük bir önem taşımaktadır. İç istihbarattan sorumlu olan kuruluşun siyasetten bağımsız olması gerektiği unutulmamalıdır."

Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın performansını değerlendiren New York Times, bakanın bazı konularda olumlu adımlar attığı görüşüne yer veriyor. Ancak gazete, bu adımların henüz çok yetersiz olduğunu savunuyor ve Rice’ın daha gerçekçi bir dış politikayı hayata geçirmek için çok daha fazla çaba harcaması gerektiğini belirtiyor.

"Rice, yeni görevini üstlendikten sonra, Irak politikası konusunda Savunma Bakanlığı’yla sürtüşmeye girdi ve Irak’taki farklı dini ve etnik grupların birlikte çalışmasını savundu. Ancak Bush’un geçen hafta yaptığı hayal kırıklığı yaratan konuşması, sorunun sanılandan daha büyük olduğunu ortaya koydu. Eğer Rice, Bush’un Irak’ı ve bütün dünyayı istediği gibi değil de olduğu gibi algılaması için gerekli adımları atmazsa, Amerika’nın inandırıcılığı açısından yaptığı işlerin fazla bir anlamı olmayacaktır."

Los Angeles Times yazarı Michael McGough, Anayasa Mahkemesi’nin Kentucky’deki iki mahkemenin duvarlarına asılan On Emir levhasının kaldırılması gerektiği yönündeki kararıyla ilgili tartışmaları yorumluyor. Yazar, kararın Anayasa tarafından güvence altına alınan ifade özgürlüğünün çiğnenmesi anlamına geldiği yönündeki görüşleri eleştiriyor ve özellikle Katolikleri bu konuda daha dikkatli davranmaya çağırıyor.

"18. yüzyılda ve hatta daha sonraki yıllarda da, Papayı savunanlar bir çok Amerikalıya göre Hıristiyanlıktan çıkmış insanlardı. Bugünlerde muhafazakarlar, kürtaj ve eşcinsellik konusunda ortak tavır geliştiriyor. Ancak unutulmamalı ki, Katolik okullarının açılmasına yol açan neden, devlet okullarında Protestan öğretisine yer verilmesiydi. Bugün de Katolikler, bırakın Yahudileri ve Müslümanları, Protestan kardeşlerinin bile On Emir konusunda kendileriyle aynı düşüncede olduğunu varsayarken çok iyi düşünmelidir."

Boston Globe yazarı Cathy Young da aynı konuya değiniyor. Yazar, tartışmanın temelinde devletin belirli bir dini savunup savunamayacağı anlayışının yattığını kaydediyor. Amerikan devletinin geçmişte Hıristiyanlığı savunan uygulamalar yaptığını hatırlatan yazar, zaman içinde devletin bütün inançlara ve inançsızlığa karşı eşit bir mesafeye geldiğini vurguluyor.

"Mahkemenin kararına göre, kültürel miras anlamına gelen On Emir levhaları yerlerinde kalacak. Ancak Yahudi-Hıristiyan üstünlüğünü sergilemeyi amaçlayan ve yakın tarihte konmuş levhalar kaldırılacak. Bu karar belki en mükemmel karar değil ama bu tartışmayı en adil ve bölünmeye yol açmayacak biçimde sonlandıran bir karardır."

XS
SM
MD
LG