Erişilebilirlik

Felaketten Altı Ay Sonra Güney Asya


Geçen Aralık ayında Güney Asya’da meydana gelen 9 şiddetindeki deprem ve dev dalgalar, büyük bir yıkıma ve 300 binden fazla kişinin ölümüne yol açtı. Felaketin ardından bütün dünya yardıma koşsa da, aradan geçen altı aya rağmen, yaraların sarılması için gerekli para hala toplanabilmiş değil.

Güney Asya’daki tsunami felaketinin ardından, tüm dünya televizyonları, yüz binlerce kişinin öldüğü yıkım ve sefaleti gösteren görüntüler yayınladı. Bölgede haftalarca süren bu yıkım ve sefalet, dünya çapında bir seferberliğe yol açtı ve gerek uluslararası kurum ve kuruşlardan, gerekse hükümetlerden yardımlar sel gibi akmaya başladı. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan, tsunamiden etkilenen ülkelere yardım konferansında, sadece örgütün yaptığı yardımın 850 milyon Dolar'ı bulduğunu açıklamıştı. Genel Sekreter, özel sektörden gelen yardımlarınsa 1 milyar Dolar'ı aştığını belirtti.

"Son haftalarda verilen destek ve bağışlardaki cömertlik, uluslararası toplumumuzu, yapılan yardımlar açısından yeni bir noktaya taşımıştır."

Annan’ın yeniden yapılanma çalışmaları için özel temsilci seçtiği Amerika eski başkanlarından Bill Clinton, bu yardımların bir günde yapılamayacağına dikkat çekti:

"Bağışta bulunan ülkelerin bütçelerinden bu paraları ayırmaları ve yardımın bölgeye ulaşması zaman alacaktır. Hükümetlerin ya da yardım vaadinde bulunan özel kuruluşların bu sözlerini tutup tutmayacaklarını zaman gösterecek."

Roberta Cohen, Washington’daki düşünce kuruluşlarından Brookings Enstitüsü’de çalışıyor. Amerikalı uzman, uluslararası kamuoyunun yardım vaadlerini yerine getirme konusunda çok temiz bir geçmişe sahip olmadığı görüşünde:

"Özellikle malzeme açısından yardım vaadlerinin yerine getirildiğini söyleyebiliriz. Ancak birçok hükümet kameralar önünde yardım sözü verse de, daha sonra çıkarlar söz konusu olduğunda bu paraların büyük bir bölümünü göremiyoruz."

Cohen, bu konuda İran’da 2003 yılında meydana gelen depremi örnek gösteriyor. Uzman, Bam kentindeki depremden sonra da birçok yardım sözü verildiğini, ancak bunlardan çok azının gerçekten bölgeye ulaştırıldığını belirtiyor. Cohen ayrıca, Afganistan gibi savaşın yıktığı ülkelere verilen yardım sözlerinin de çok geç yerine getirildiğini belirtiyor:

"Bağışta bulunan ülkelerin projeleri görmeleri şart. Çünkü ülkeler, para yardımlarını, yolsuzluk kaygılarıyla, doğrudan hükümetlere yapmak istemiyor. Projelerin hazırlanması da zaman aldığı için yardım geciktikçe gecikiyor. Örneğin Endonezya ve Sri Lanka daha geçen ay ‘İşte planımız bu’ diyebildi."

Her ne kadar, yardımlar, yabancı personelin denetimi altında dağıtılmaya çalışılsa da, yine de bu paraların nerede kullanıldığı konusunda endişeler var. Yerel yönetimlerdeki yolsuzluklar sonucu bağışların gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaşmaması ya da belirli seçim bölgelerinde siyasi emellere alet edilmesi en çok kaygı uyandıran konular.
Brooking Enstitüsü’nden Roberta Cohen şöyle diyor:

"Bu yardımların dağıtımında ayrımcılık yapılıyor mu? Örneğin, Hindistan’da yoksulların yaşadığı yerlere ya da Sri Lanka’da Müslüman, Hindu ve Budistlere tere aynı oranda yardım ulaştırılıyor mu? İhtiyaç sahibi kadınlar yeterince yardım alıyor mu?"

Cohen, geçen Aralık ayında meydana gelen deprem ve tsunami felaketine dünyanın çok hızlı yanıt verdiğini hatırlatarak, özellikle Amerikan ordusunun arama-kurtarma çalışmalarında gösterdiği gayretin takdire değer olduğunu belirtiyor.

Tüm bunlara rağmen aradan geçen altı aya rağmen, hala, bölge ülkelerine ne kadar yardımın ulaşacağı kesinlik kazanmış değil.

XS
SM
MD
LG