Erişilebilirlik

21 Haziran 2005: Brüksel'de Yapılacak Irak Zirvesi Ele Alınıyor


Washington Post, Brüksel’de 80’i aşkın ülkenin katılımıyla yapılacak Irak zirvesi öncesinde Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan’ın Irak’taki gelişmelerle ilgili bir değerlendirmesine yer veriyor. Irak’ta olumlu gelişmeler olduğunu savunan Annan, yeni anayasanın oluşturulmasına ve Sünni grupların da siyasi sürece katılmasına yönelik çabaların sürdüğünü hatırlatıyor, Birleşmiş Milletler’in Irak’ın yeniden yapılanmasında ciddi görevler üstlendiğini vurguluyor. Yazı şöyle devam ediyor:

"Birleşmiş Milletler, geçiş sürecine yardımcı olmak amacıyla yardımlar arasında uyum sağlanması, bakanlıkların ve sivil toplum örgütlerinin kapasitelerinin artırılması ve temel hizmetlerin sağlanması için yoğun bir çaba harcıyor. Irak halkı zor ve acılı bir geçiş sürecinden geçiyor ve önlerinde uzun bir yol var. Birleşmiş Milletler, bu yolda, onlarla birlikte yürümeye kararlıdır. Bunu yaparken, sadece Irak halkına değil, bütün dünya halklarına hizmet ediyoruz."

USA Today ise Genel Sekreter Kofi Annan kadar iyimser değil. Saddam Hüseyin rejiminin devrilmesinden iki yıl sonra bile, saldırıların hala devam ettiğini kaydeden gazete, Amerikan kamuoyunda savaşa verilen desteğin azaldığına da dikkat çekiyor. Bush yönetimini artık gerçeklerle yüzleşmeye çağıran gazete, Beyaz Saray’dan bu makaleyle ilgili karşı görüş istediğini ancak alamadığını da duyuruyor. USA Today’in yorumu özetle şöyle:

"Yönetim, samimi davranmak yerine, savaşın gerekçeleri, maliyeti, süresi ve sonucu konusunda sürekli olarak farklı açıklamalarda bulundu. Gelinen noktada, Irak’taki görevi sürdürmek dışında bir seçenek olmadığını düşünüyoruz. Irak’taki görevi yarım bırakıp geri çekilmek belki yeni kayıplar verilmesinin önüne geçecektir ama bunun doğuracağı uzun vadeli tehlikeler daha fazla olacaktır. Irak terör yuvası haline gelecek, iç savaşa sürüklenecek, Irak’ta ve Ortadoğu’da demokrasi umutları yok olacaktır. Bunu önlemenin yolu ise, gerçekleri birilerinin isteklerine göre değil, doğru biçimde algılamaktan ve buna uygun bir yaklaşım benimsemekten geçiyor."

Christian Science Monitor gazetesi, Fransa ve Hollanda’nın Avrupa anayasasına hayır demesiyle Avrupa Birliği’nin siyasi geleceğinin belirsizliğe sürüklendiğini kaydediyor. Ancak gazete Birliğin ekonomi cephesinde de ciddi sorunlar yaşadığına dikkat çekiyor ve Avrupa’nın bir yol ayrımına geldiği görüşüne yer veriyor.

"Avrupa ekonomik reform ve liberalleşmeyi mi tercih edecek yoksa verimsiz ve yüksek maliyetli sosyal refah anlayışını mı sürdürecek? Gelecek ay, AB dönem başkanlığını İngiltere Başbakanı Tony Blair üstlenecek. Blair, liberal politikaları savunuyor. Bu politikalar İngiltere’de olumlu sonuç verdi ve İngiliz ekonomisi ciddi bir büyüme döneminden geçiyor. Reformlara yanaşmayan Avrupa’nın diğer bir çok ülkesinde ise, büyüme oranı yüzde ikinin altında seyrediyor. Aslında yapılacak tercih belli ancak gidilecek yol zorluklarla dolu."

İranlı seçmenler cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turuna hazırlanırken, ilk tur sonuçlarının tartışması da sürüyor. New York Times, seçime hile karıştırıldığı iddialarına yer veriyor ve İran’da gerçekten demokratik bir seçim yaşanmasını kimsenin beklemediğini savunuyor.

"Seçimden birinci çıkan eski cumhurbaşkanı Rafsancani, kesinlikle reformcu sayılamaz. 1989 ile 1997 yılları arasında Rafsancani cumhurbaşkanıyken, İran hem içeride hem dışarıda teröre verdiği destekle öne çıktı. Yeniden seçilmesi durumunda, İran’ın nükleer programı konusunda kabul edilebilir bir anlaşmayı benimsemesi ve bu anlaşmayı mollalara onaylatması çok düşük bir ihtimal. İran’da Cuma günü yapılacak seçimin sonucu ne olursa olsun, gerçek bir reform beklenmemelidir."

XS
SM
MD
LG