Erişilebilirlik

13 Haziran 2005: G-8 Zirvesi Değerlendiriliyor


Christian Science Monitor, G-8 maliye bakanlarının 18 ülkenin 40 milyar doları bulan borçlarının silinmesine yönelik kapsamlı bir plan üzerinde uzlaşmaya varmasını İngiltere Başbakanı Tony Blair ile İrlandalı rock yıldızı Bono’nun zaferi olarak tanımlıyor. Amerika’nın yoksul ülkelerin terör yuvası haline dönüşmesini önlemek istediğini hatırlatan gazete, alınan kararın bu stratejiyle uyumlu olduğunu da vurguluyor.

"Bush ve Blair’in teröre karşı savaşta gösterdiği liderliğin bir benzerini Afrika’nın ilerlemesi konusunda da göstermesi gerekiyor. İki lider, dünyadaki çatışma ihtimalini azaltmak için nasıl Ortadoğu’ya temel hakları ve demokrasiyi götürmeye çalışıyorsa, aynı biçimde Afrika’nın da dünya ekonomik gelişimine ayak uydurması için kapsamlı bir strateji geliştirmelidir. Bu çabanın uzun vadeli getirisi, kısa vadeli maliyetinden çok daha fazla olacaktır."

Los Angeles Times da, yoksul ülkelerin borçlarının silinmesini, insanlığın en önemli sorunlarından birini çözmeye yönelik ilk adım olarak değerlendiriyor. Ancak gazete bu adımın yeterli olmadığını vurguluyor ve Bush yönetimini Afrika’ya yapılacak yardım miktarını artırmama tavrından dolayı eleştiriyor.

"Açık çek verilmesini isteyen yok. Bush yönetimi ve diğer ülkeler haklı olarak, yardımı ekonomik reform ve iyi yönetim koşuluna bağlıyor. Ama Afrika’nın şu anda yaşadığı ilaç ve okul sıkıntısı gibi bazı temel sorunlar politik kaygıları aşan bir nitelik taşıyor. Ayrıca Amerika ile diğer zengin ülkelerin tarım ürünlerine uyguladıkları sübvansiyonlar, bu ülkeleri daha da sıkıntıya sokuyor. G-8 toplantısında, gelişmekte olan ülkelere zarar veren bu sübvansiyonların sona erdirilmesi konusu da gündeme gelmelidir."

New York Times, Amerikan ordusunun yeni asker bulma konusunda yaşadığı sıkıntıyı ele alıyor. Hedeflenen sayıda asker bulamayan ordunun, sürekli bu rakamları düşürme politikası izlediğini kaydeden gazete, yaşanan sorunun gönüllü askerliğe dayalı ordu açısından ciddi bir tehdit oluşturduğunu savunuyor.

"Mayıs ayı itibariyle, ordunun beş büyük eğitim merkezinde belirlenen sayıların yarısına bile ulaşılamamıştı. Savunma Bakanlığı’nın umduğu gibi yaz aylarında askere alınanların sayısında geçici bir artış olsa bile, bu yıl ihtiyaç duyulan 80 bin yeni askerin bulunması çok zor görünüyor. Ayrıca yeni askerlerin eğitim düzeyi ve kapasitelerinde de ciddi bir gerileme gözleniyor. Ordu, askere alınanların sayılarıyla ve kalite standartlarıyla oynamak yerine, ülkenin savunma ihtiyaçlarını ve gönüllü askerlik sistemindeki sıkıntıları çözmek için, Kongreyle ve Amerikan halkıyla bu sıkıntıları paylaşmalıdır."

Washington Post eski dışişleri bakanlarından Henry Kissinger’ın Amerika-Çin ilişkileriyle ilgili bir makalesine yer veriyor. Amerika’da bir çok kesimin, Çin’i bir tehdit olarak algıladığını ve Çin-Amerika çatışmasını kaçınılmaz gördüğünü belirten Kissinger, bu yaklaşımı yanlış ve tehlikeli buluyor.

"Askeri emperyalizm, Çin’in tarzı değildir. Çin, kendi amaçlarına dikkatli bir çalışma, sabır ve nüansların bileşimiyle ulaşmaya çalışıyor. Ya hep, ya hiç tavrı, Çin’in çok seyrek başvurduğu bir yöntemdir. Kendi kafamızda, Çin’i Sovyetler Birliği’nin yerine koymak ve bu ülkeye karşı bir kuşatma politikası izlemek akıllıca olmayacaktır. Önleyici politika, Çin büyüklüğündeki bir ülkeye karşı uygulanamaz. Ayrıca, bir Amerika-Çin çatışmasında bir çok ülke taraf olmaktan kaçınacaktır."

XS
SM
MD
LG