Erişilebilirlik

10 Mayıs 2005: İkinci Dünya Savaşı Sonrasında Rusya


Bugünkü gazetelerde İkinci Dünya Savaşının müttefiklerin zaferiyle sonuçlanmasının 60. yıldönümü nedeniyle Moskova’da düzenlenen törenlere ilişin yorumlar öne çıkıyor. USA Today, törenler sırasında eski Sovyetler Birliği’nin orak-çekiçli bayraklarının sallandığına ve Stalin posterleri asıldığına dikkat çekiyor. Rusya’nın hala potansiyel bir tehdit olduğunu savunan gazete, bu ülkede yeniden diktatörlüğe dönülmesini önlemek için hassas bir politika izlenmesi gerektiğini belirtiyor.

"İzlenecek en iyi yöntem, bir yandan demokrasiyi teşvik ederken bir yandan da Putin’e iktidarını güçlendirmesine yardımcı olmaktır. Amerika, Rusya’nın Dünya Ticaret Örgütü gibi uluslararası kuruluşlara kabul edilmesini sağlayarak Putin’e bu imkanı sağlayabilir. Bunu yaparken aynı zamanda Rusya’da demokrasiyi geliştirecek sivil toplum örgütlerini de destekleyebilir. Bush’un izlediği politika da bu anlayışa uygun görünüyor."

Christian Science Monitor ise Rusya’nın İkinci Dünya Savaşı sonrasında Litvanya, Letonya ve Estonya’yı işgal ederek bu ülkelerde büyük bir baskı rejimi kurduğunu yazıyor. Alman ve Japon savaş suçlularının hesap verdiğini hatırlatan gazete, Rusya’nın da Soğuk Savaş dönemindeki uygulamalar nedeniyle tarihle hesaplaşması gerektiği görüşüne yer veriyor.

"Putin, eğer bir örnek görmek istiyorsa, Çeçenistan’a bakması yeter. Stalin’in Çeçenler’i toplu halde sürgüne göndermesi bugünkü çatışmanın asıl nedeni olmayabilir ama bu sürgün görmezden gelinmeyecek tarihi bir gerçektir. Başkan Bush, Moskova’daki törenlere katılmadan önce geçmişte Rusya’nın işgali altında yaşayan Letonya ile demokrasiye yeni geçen Gürcistan’a da uğradı. Bu durum, İkinci dünya Savaşı konusunda kısmi gerçeklerle yaşamaya çalışan Kremlin’i rahatsız etmiş olabilir. Bush, bu tavrıyla geçmişin gerçekleri ve geleceğe ilişkin umutlar arasında sembolik bir bağ kurmayı amaçlıyordu. Rusya’ya verilmesi gereken mesaj da budur."

Boston Globe, Bush ve Putin’in tarihe bakışlarındaki farklılığı vurguluyor. Gazete, Putin’in İkinci Dünya Savaşı sonrasında Kızıl Ordu’nun Baltık ülkelerine girişini bu ülkelerin kurtuluşu buna karşılık Bush’un aynı olayı işgal olarak nitelediğine dikkati çekiyor. Yazı şöyle devam ediyor:

"Bush, göreve gelir gelmez, müttefiklerle yakın işbirliğini reddederek İkinci Dünya Savaşından çıkartılan dersleri bir kenara bıraktı. Oysa, baba Bush, Soğuk savaşın kansız biçimde bitmesi ve Almanya’nın birleşmesi sırasında müttefiklerle işbirliğine büyük önem vermişti. Putin, Kızıl Meydandaki törende Nazilere karşı kazanılan zaferin herkese ait olduğunu söylerken son derece haklıydı. Keşke, Bush da, kolektif güvenliğin, işbirliğinin ve güçlü ittifakların önemi konusunda bir önceki neslin çok yüksek bir bedel ödeyerek öğrendiği dersi içine sindirmiş olsaydı... "

Washington Post muhabiri Karl Vick, Pervari mahreçli haberinde Güneydoğu Anadolu’da son dönemde Türk Silahlı Kuvvetleri ile PKK arasındaki çatışmaların yeniden şiddetlenmeye başladığını yazıyor. Irak’taki bazı PKK militanlarının yeniden Türkiye’ye dönmeye başladığını aktaran muhabir, çatışmaların bölgede yeniden eski günlere dönüleceği endişesi yarattığını vurguluyor.

"Bazı Kürt eylemciler, çatışmaların yeniden başlamasının sadece can kaybına değil, Kürtlerin kazandığı bazı hakların geri alınmasına da yol açacağından endişe ediyor. Geçtiğimiz günlerde bir Kürt gencinin Türk bayrağını yakması tansiyonu daha da yükseltti. Bir çok Kürt, buna tepki olarak gelişen Türk milliyetçiliği nedeniyle yapılan reformlardan vazgeçilmesinden korkuyor. Amerika’nın Irak’ta PKK’ya karşı harekete geçmeyi reddetmesi de sadece Amerikan karşıtlığını körüklemekle kalmıyor, aynı zamanda Türkiye’nin güvenilir bir dostu olmadığı bu nedenle de kendi başına harekete geçmesi gerektiği düşüncesinin kamuoyunda kabul görmesine yol açıyor."

XS
SM
MD
LG