Erişilebilirlik

26 Nisan 2005: Cumhuriyetçilerle Demokratlar Arasındaki Mücadele


Bugünkü Amerikan gazeteleri Kongre'de Cumhuriyetçilerle Demokratlar arasında giderek yoğunlaşan mücadeleye geniş yer veriyor. New York Times, bazı Cumhuriyetçi liderlerin, Demokratları “dinine bağlı insanların düşmanı” olarak tanımladığını aktarıyor ve tartışmanın temelinde laiklik konusundaki görüş ayrılıklarının yattığını savunuyor. Gazete, Bush yönetiminin devlet bütçesinden dini faaliyetlere para aktararak Anayasayı çiğnediğini öne sürüyor.

"Yargıçlara yönelik tehdit ve eleştiriler, Amerika’nın temel değerlerine saygısızlığın da ötesinde bir anlam taşıyor. Bu saldırılar, Cumhuriyetçilerin belirli bir dini anlayışı desteklemek amacıyla dinle kilise arasındaki ayrımı ortadan kaldırmaya yönelik daha kapsamlı programının bir parçasını oluşturuyor. Bu program, Amerikalıların günlük hayatında ve siyasette yıkıcı bir etki yapıyor. Eski Cumhuriyetçi senatörlerden John Danforth, kendi partisinin dinci sağın siyasi kanadı haline geldiğini söylemişti. Yönetimin dine destek verdiği ve Senatonun Bush’un yargıç atamalarıyla uğraştığı bir dönemde, bu uyarıya kulak vermek gerekiyor."

Christian Science Monitor yazarlarından Dante Chinni de Başkan Bush’un federal mahkemelere yaptığı atamaların Senato'yu kilitlediğine dikkat çekiyor. Yazar, Demokratların aşırı tutucu buldukları hakimlerin onaylanmasını önlemek için her türlü yöntemi kullanarak oylamaya geçilmesini engellediğini belirtiyor. Buna karşılık Cumhuriyetçilerin de Senato'nun iç tüzüğünü değiştirme tehdidinde bulunduğunu hatırlatan yazar bu çatışmanın Amerika’ya zarar vereceği görüşünde.

"Tartışmanın en önemli tarafı hangi partinin bundan kazançlı çıkacağı sorusu değildir. Mevcut düzenleme, yargı organlarının şu veya bu siyasi kanadın etkisine çok fazla girmesini önlemeyi amaçlıyor. Yargı, siyasi tartışmaların mümkün olduğunca dışında kalmalıdır. Oysa, yargıç atamalarında değişikliğe gidilmesi yargı organlarının partizan bir yönetim anlayışının etkisine girmesine yol açacaktır. Hem sağda hem de solda, ideolojik yaklaşıma sahip yargıçların önünü açacaktır. Zaten siyasi açıdan fazlasıyla bölünmüş bir ülkede, bunun iyi bir düşünce olduğunu söylemek çok zor."

Los Angeles Times ise, Türkiye’nin Los Angeles Konsolos yardımcısı Anıl Bora İnan'ın Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili bir mektubuna yer veriyor. Gazetenin Ermeni iddialarına tek yanlı olarak yer vermesini eleştiren İnan, Türkiye’nin son dönemde bu konuda yaptığı işbirliği çağrılarını hatırlatıyor.

"Arşivlerimizi araştırmacılara açtık. Türk akademisyenler, o dönemin daha doğru algılanması için farklı platformlarda Ermeni meslektaşlarıyla birlikte çalışmalar yürütmek için çaba harcadı. Bu ay başında da Başbakan, Ermenistan devlet başkanına beklenmedik bir çağrıda bulunarak Türk ve Ermeni tarihçilerin uluslararası gözlemciler eşliğinde konuyu tarafsız bir gözle araştırmasını önerdi. Umarız ki yurtdışındaki Ermeniler de, birlikte ileriye bakmamızı ve Ermenilerin çok daha kazançlı çıkacağı barışçıl ve müreffeh bir gelecek kurmamızı sağlayacak böyle bir uzlaşmaya destek verir."

Washington Post ise, Ebu Gureyb cezaevi skandalının hukuki sonuçlarını sorguluyor. Gazete, Iraklı tutuklulara uygulanan kötü muamelenin yaklaşık bir yıl önce açığa çıktığını hatırlatıyor ve bu olaylardan sadece bazı alt düzey görevlilerin sorumlu tutulduğunu belirtiyor. Gazete, kötü muamele politikasının gerçek sorumluları hakkında soruşturma açılmamasını sert bir dille eleştiriyor.

"Olayın böyle sonuçlanması, Amerikan siyasi sistemi açısından kötü muamelenin kendisinden daha utanç vericidir. Bush yönetimi ve Kongredeki Cumhuriyetçiler bağımsız bir komisyon kurulması veya özel bir savcı atanması taleplerini geri çevirdi. Kapsamlı ve bağımsız bir soruşturma yapılmadığı için bu kötü muamele ve savaş suçlarının nasıl bu kadar yaygınlaştığını hiçbir zaman öğrenemeyebiliriz. İşkence olayları ilk açığa çıktığında bir çok senatör, görevi ne olursa olsun bu işe bulaşan herkesin hakkında soruşturma açılacağını söylemişti. Senatörler verdikleri sözü unuttu mu?"

XS
SM
MD
LG