Erişilebilirlik

22 Nisan 2005: Temsilciler Meclisi'ndeki Enerji Yasası Öne Çıkıyor


New York Times, bu yasanın, Amerika’yı petrol ve doğal gaza daha da bağımlı hale getireceğini savunuyor, alternatif enerji kaynaklarının göz ardı edildiği eleştirisini getiriyor. Gazete, yasanın bu haliyle yürürlüğe girmesi durumunda hem Amerika’nın ulusal çıkarlarına zarar vereceğini, hem de çevre kirliliğini artıracağını vurguluyor:

"Yasanın en önemli eksiği otomobillerin yakıt tüketimine bir sınırlama getirmemesidir. Oysa, bu ülkede fosil yakıtlara olan talebin ve çevre kirliliğinin en büyük kaynağı otomobillerdir. Ancak yine de Senato’nun bu yasayı değiştireceği yönünde bir umut hala var. Senatodaki Cumhuriyetçiler, Demokratlarla işbirliği sağlamadan bu yasanın kabul edilmesinde zorlanacaklarının farkındalar. Bu nedenle de bir uzlaşma arayışına girdikleri görülüyor. Ancak, yasanın içeriğinde ciddi değişiklikler yapmaya yanaşmazlarsa, senatörler bu yasayı engellemeye hazırlanmalıdır."

Boston Globe ise, bugünün Dünya Günü olduğunu hatırlatıyor ve enerji yasasısın çevreye vereceği zararın altını çiziyor. Gazete, küresel ısınmanın en büyük nedeninin fosil yakıtların kullanımı olduğunu vurguluyor ve enerji yasasının alternatif enerji kaynaklarını göz ardı etmesini eleştiriyor:

"Çin ve Hindistan gibi Amerika da, gelecekteki elektrik talebinin büyük bir kısmını kömürle çalışan santrallerden karşılamayı planlıyor. Bilindiği gibi kömür, atmosfere en fazla karbon dioksit salan yakıttır. Bu da Kyoto protokolüyle belirlenen limitlerin fazlasıyla aşılmasına yol açacak, küresel ısınmayı artıracaktır. 35’inci Dünya Günü’nde, dünya, enerji kaynaklarının kullanımı konusunda bir dönüm noktasında bulunuyor. Ancak bu kaynakların en büyük tüketicisi olan Amerika, enerji kaynaklarının korunması konusunu hala önemsemiyor"

Christian Science Monitor ise Rusya’daki demokrasi tartışmalarını ele alıyor. Gazete, Rusya’nın en büyük partisi olan Birleşik Rusya’nın son günlerde Kremlin’e bazı eleştiriler yönelttiğini belirtiyor. Ancak bunun demokratik bir gelişme değil, 2007 yılındaki parlamento seçimlerine yönelik bir taktik olduğunu iddia ediyor:

"Dışişleri bakanı Condoleezza Rice, Moskova temasları sırasında Amerika’nın, Gürcistan ve Ukrayna gibi ülkelerle yakın ilişkiler geliştirmesine rağmen, Rusya’nın bölgedeki nüfuzunu ortadan kaldırmayı amaçlamadığı yönünde güvence verdi. Basın özgürlüğü ve anti demokratik uygulamalar konusundaki eleştirilerini diğer konularda yaptığı olumlu açıklamalarla dengelemeyi başardı. Ancak Amerika, Moskova’da siyasi reforma gidilmesi yönündeki baskısını sona erdirmeye niyetli görünmüyor."

New York Post yazarı Amer Taheri, Afganistan Devlet Başkanı Hamit Karzai’nin Amerika’yla stratejik ittifak arayışını değerlendiriyor. Taheri, Karzai’nin İran, Pakistan ve bazı Arap ülkelerindeki basın organları tarafından eleştirildiğini aktarıyor, ancak Afgan halkının büyük bir kısmının, Amerika’yla daha yakın ilişki kurulmasını desteklediğini iddia ediyor.

"Afganistan niçin Amerika’yla uzun vadeli bir askeri ilişki kurmalıdır? Çünkü, Afganistan despot rejimlerin egemen olduğu bir bölgede bulunuyor. Bu yönetimler, tıpkı demokratik bir Irak örneğinde olduğu gibi, demokratik bir Afganistan’ı da kendi varoluşlarına yönelik bir tehdit olarak görüyor. Peki Amerika niçin bu kadar uzaklardaki bir toprak parçasıyla ilgilenmelidir? Çünkü, Başkan Bush’un da çok iyi anladığı gibi, teröre karşı savaşı kazanmanın en etkili silahı demokratikleşmedir."

XS
SM
MD
LG