Alman Kardinal Joseph Ratzinger’in yeni Papa seçilmesi tüm gazeteler tarafından manşetten veriliyor. Yeni Papa’yı seçen Kardinallerin çok büyük bir kısmının eski Papa John Paul tarafından atandığına dikkat çeken New York Times, doğum kontrolü, din adamlarının evlenmemesi gibi konularda bir politika değişikliği beklenmemesi gerektiğini yazıyor. Bunları Katolik Kilisenin iç meselesi olarak değerlendiren gazete, yeni Papa Benedict’in siyasi düşüncelerinin ise herkesi ilgilendirdiğini vurguluyor ve Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği konusunu buna örnek gösteriyor.
"Yeni Papa, geçen yıl, Türkiye’nin AB üyeliği konusunda siyasi bir tartışmaya girdi. 70 milyon nüfuslu Müslüman Türkiye’nin üye olmasıyla Avrupa’nın Hıristiyan kültürünün bozulacağını; Türkiye’nin yerinin İslam dünyasında olduğunu söyledi. Batı ile İslam dünyası arasında bir uzlaşma sağlamanın bu kadar büyük bir önem taşıdığı bir dönemde, yeni Papa’nın gereksiz bir müdahalesi çok rahatsızlık verici olur. Böyle bir tavır, bütün tutuculuğuna rağmen diğer inançlardan insanlara elini uzatmasıyla tanınan Papa John Paul’un mirasından da uzaklaşmak anlamına gelir."
Washington Post da, yeni Papanın ölen Papa John Paul’un izinden giderek dini önyargılara ve bağnazlığa karşı mücadele etmesini istiyor.
"Umarız ki, Papa, Katolik Kilisesinin, AIDS hastalığıyla mücadele ve çocuk ölümlerinin azaltılması için yoksul ülkelerde prezervatif dağıtılmasına engel olma politikasını sürdürmez. Umarız yeni tıbbi gelişmelerin önemini değerlendirir ve bu gelişmeleri elinin tersiyle itmez. Eski Kardinal Ratzinger’e çok önemli bir mevkii verildi. Bu makamı iyi kullanırsa, bundan bütün dünya faydalanacaktır."
Boston Globe ise Bush yönetiminin Kuzey Kore politikasını eleştirerek, bu tavrın Amerika’nın Asya’daki müttefiklerini gücendirdiği yorumunda bulunuyor. Kuzey Kore’nin Amerika’yla saldırmazlık paktı karşılığında nükleer programından vazgeçmeyi önerdiğini hatırlatan gazete, Washington’un bu öneriye soğuk bakmasının Japonya, Güney Kore ve Çin’in tepkisine yol açtığını yazıyor.
"Dışişleri Bakanı Rice’ın Asya turundan sonra, Güney Koreli liderler, Asya’da yeni bir kuvvet dengesinden söz etmeye başladı. Bu, Seul hükümetinin, Amerika ve Japonya’yla arasındaki mesafeyi koruyarak Çin’e yakınlaşması anlamına geliyor. Amerika’nın Japonya’yı yeniden silahlanmaya teşvik etmesi ve Bush’un, Tokyo hükümetini, Kuzey Kore’ye yönelik sert tavrına ortak etmeye çalışması da, Çin’in tepkisine yol açıyor."
Christian Science Monitor gazetesi ise Hindistan ve Pakistan arasındaki yakınlaşmaya dikkat çekiyor. İlişkilerin iyileşmesinde 11 Eylül sonrasında değişen Dünya koşullarının da etkili olduğunu kaydeden gazete, mevcut yakınlaşmanın sürebilmesi tarafların ödün vermeleri gerektiği görüşünde.
"Hindistan, nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan Jamnu Keşmir’in statüsü konusunda esnek olmalıdır. Pakistan Devlet Başkanı Pervez Müşerref de demokrasi yolunda adımlar atmalıdır. Aksi taktirde, barış yolunda atılan yeni adımlar halktan destek görmeyecektir. Sınırların giderek kalktığı ve demokrasinin geliştiği bir dünyada, nükleer silahlara sahip iki ülke arasında bir çatışma çıkmasını kimse istemez."
"Yeni Papa, geçen yıl, Türkiye’nin AB üyeliği konusunda siyasi bir tartışmaya girdi. 70 milyon nüfuslu Müslüman Türkiye’nin üye olmasıyla Avrupa’nın Hıristiyan kültürünün bozulacağını; Türkiye’nin yerinin İslam dünyasında olduğunu söyledi. Batı ile İslam dünyası arasında bir uzlaşma sağlamanın bu kadar büyük bir önem taşıdığı bir dönemde, yeni Papa’nın gereksiz bir müdahalesi çok rahatsızlık verici olur. Böyle bir tavır, bütün tutuculuğuna rağmen diğer inançlardan insanlara elini uzatmasıyla tanınan Papa John Paul’un mirasından da uzaklaşmak anlamına gelir."
Washington Post da, yeni Papanın ölen Papa John Paul’un izinden giderek dini önyargılara ve bağnazlığa karşı mücadele etmesini istiyor.
"Umarız ki, Papa, Katolik Kilisesinin, AIDS hastalığıyla mücadele ve çocuk ölümlerinin azaltılması için yoksul ülkelerde prezervatif dağıtılmasına engel olma politikasını sürdürmez. Umarız yeni tıbbi gelişmelerin önemini değerlendirir ve bu gelişmeleri elinin tersiyle itmez. Eski Kardinal Ratzinger’e çok önemli bir mevkii verildi. Bu makamı iyi kullanırsa, bundan bütün dünya faydalanacaktır."
Boston Globe ise Bush yönetiminin Kuzey Kore politikasını eleştirerek, bu tavrın Amerika’nın Asya’daki müttefiklerini gücendirdiği yorumunda bulunuyor. Kuzey Kore’nin Amerika’yla saldırmazlık paktı karşılığında nükleer programından vazgeçmeyi önerdiğini hatırlatan gazete, Washington’un bu öneriye soğuk bakmasının Japonya, Güney Kore ve Çin’in tepkisine yol açtığını yazıyor.
"Dışişleri Bakanı Rice’ın Asya turundan sonra, Güney Koreli liderler, Asya’da yeni bir kuvvet dengesinden söz etmeye başladı. Bu, Seul hükümetinin, Amerika ve Japonya’yla arasındaki mesafeyi koruyarak Çin’e yakınlaşması anlamına geliyor. Amerika’nın Japonya’yı yeniden silahlanmaya teşvik etmesi ve Bush’un, Tokyo hükümetini, Kuzey Kore’ye yönelik sert tavrına ortak etmeye çalışması da, Çin’in tepkisine yol açıyor."
Christian Science Monitor gazetesi ise Hindistan ve Pakistan arasındaki yakınlaşmaya dikkat çekiyor. İlişkilerin iyileşmesinde 11 Eylül sonrasında değişen Dünya koşullarının da etkili olduğunu kaydeden gazete, mevcut yakınlaşmanın sürebilmesi tarafların ödün vermeleri gerektiği görüşünde.
"Hindistan, nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan Jamnu Keşmir’in statüsü konusunda esnek olmalıdır. Pakistan Devlet Başkanı Pervez Müşerref de demokrasi yolunda adımlar atmalıdır. Aksi taktirde, barış yolunda atılan yeni adımlar halktan destek görmeyecektir. Sınırların giderek kalktığı ve demokrasinin geliştiği bir dünyada, nükleer silahlara sahip iki ülke arasında bir çatışma çıkmasını kimse istemez."