Erişilebilirlik

19 Nisan 2005: Türkiye - Ermenistan İlişkileri ve Yeni Papa Konu Alınıyor


Boston Globe’da Türkiye-Ermenistan ilişkileri üzerine bir makale dikkat çekiyor. Dış İlişkiler Konseyi adlı kuruluştan David Phillips’in imzasını taşıyan makalede Türk-Ermeni ilişkilerinin 90 yıldır soykırım tartışmalarının gölgesinde kaldığı vurgulanıyor. David Phillips, 2001 yılında kurulan Türk-Ermeni Uzlaşma Komisyonu’nun başlattığı girişimle tarafların daha kapsamlı bir diyalog içine girebileceğini savunuyor.

"Erivan hükümeti, Türkiye ile Ermenistan arasında bugünkü sınırı belirleyen 1921 tarihli Kars anlaşmasına bağlılığını bir kez daha açıklayarak Türkiye’nin sınır kapısını açması için uygun koşulları hazırlayabilir. Türk yetkililer de, sınırın açılmasından korkacak bir şey olmadığını bunun tam tersine kazanç getireceğini fark etmelidir. Bush yönetimi, 11 Eylül’den ve Irak savaşından bu yana Türkiye-Ermenistan ilişkilerini göz ardı etmiş olmasına rağmen önemli bir rol oynayabilir. Amerika, Türkiye’nin, Ermenistan’la komşuluk ilişkilerini geliştirerek, Avrupa birliği üyeliği şansını artıracağını belirtmelidir."

Washington Post, Amerika’nın dış ticaret açığını kapatamaması durumunda doların çöküşe gidebileceğini yazıyor.

"Amerika’nın ticaret açığından kaynaklanan sorunlar uzun bir süre kendini göstermeyebilir. Yüksek petrol fiyatları, petrol ihraç eden ülkeler için ummadıkları bir gelir kapısı oluşturdu. Bu gelirin bir yerlerde yatırıma dönüşmesi gerekiyor ve Amerika şimdilik ithalatı karşılamak için borç almaya devam edebilir. Ancak zaten yeterince fazla olan ticaret açığı giderek daha da büyüyor ve Amerika, ilelebet ürettiğinden daha fazla tüketmeye devam edemez."

New York Times gazetesi ise Bush yönetiminin enerji politikasını ele alıyor. Amerika’nın petrol ithalatına bağımlılığını azaltacak adımlar atılmamasını eleştiren gazete, çevreci grupların sunduğu alternatif enerji kaynaklarına dikkat çekiyor.

"Amerika, enerji üretimi ve tüketimini değiştirmek için Başkanın öncülüğünde çalışması gerekiyor. Ama Bush, şimdiye kadar önderlik etmesi gereken bu hareketin önünde değil hep arkasında yer aldı. Bu çabalara Kongre’nin de katılması şart."

Los Angeles Times, yeni Papanın seçim süreci devam ederken Katolik dünyasını değerlendiriyor. En fazla Katoliğin artık Avrupa’da değil Latin Amerika, Asya ve Afrika’da yaşadığına dikkat çeken gazete, bu ülkelerdeki kardinallerin çok daha tutucu olduğuna dikkati çekiyor.

"Meksika hükümeti geçen yüzyılın son çeyreğinde aile planlamasıyla doğum oranını üçte iki oranında azalttı. Brezilya hükümeti prezervatif dağıtarak AIDS hastalığının yayılma hızını düşürdü. Ancak Papa İkinci John Paul’ün liderliğindeki Katolik kilisesi tüm şiddetiyle hem aile planlamasına hem de prezervatif kullanımına karşı çıktı. Yeni bir muhafazakar Papa da muhtemelen aynı şeyi yapacaktır. Kilisenin asıl ihtiyaç duyduğu şey, kalkınmakta olan bölgelerden gelen ilerici bir Papa’dır. Ancak böyle kardinallere çok ender rastlanıyor. Milliyeti ne olursa olsun, yeni Papa’nın, bir milyar Katoliğin öldükten sonraki yaşamı kadar dünyevi ihtiyaçlarına da önem vermesi şarttır."

XS
SM
MD
LG