Erişilebilirlik

4 Nisan 2005: Türkiye AB İlişkileri ve Papa'nın Ölümü Konu Alınıyor


New York Times, Türkiye’nin Avrupa Birliği’nden müzakere tarihi almasından sonra, düşünce özgürlüğü ve insan hakları alanında rahatsız edici gelişmeler yaşandığını savunuyor. 2002 seçimlerinden sonra Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde kurulan hükümetin, ordunun itirazlarına rağmen doğru adımlar attığını belirten gazete, Kadınlar Günü kutlamaları sırasında yaşanan olayların ve başbakanın karikatüristler aleyhinde açtığı davaların bu sürece leke sürdüğünü vurguluyor. Gazete, Güneydoğu’da boşaltılan köylere geri dönüşün korucular tarafından engellendiği iddiasına da yer veriyor.

"Hükümetin korucuları engellemesi ve eski yerlerine geri dönenlerin köylerini, evlerini, okullarını su ve sağlık sistemlerini yeniden kurmalarına yardımcı olması gerekir. Bütün bunlar için elbette para gerekiyor ancak Türkiye eğer uluslararası standartlara uygun davranırsa gerekli desteği sağlayabilir. İstikrarlı ve demokratik bir Türkiye’ye ihtiyaç duyan Amerika ve Avrupa Birliği, hem Erdoğan hükümetine verdiği desteği sürdürmeli ve hem de hükümetin politikalarını yakından takip etmeli."

Amerikan gazetelerinin bugünkü manşetleri, Papa John Paul’un ölümüne ayrılmış durumda. Boston Globe Vatikan’la ilgili kitaplar yazan Jason Berry’nin bir makalesine yer veriyor. John Paul’un komünizmin yıkılmasında büyük bir rol oynadığını vurgulayan Berry, Papa’nın kapitalist tüketim anlayışına karşı çıkmasını ve kilisenin Yahudilere ve Müslümanlara karşı işlediği günahlar konusunda takındığı tavrı olumlu buluyor. Ancak yazar, Papa’nın insan hakları ve kilisedeki seks skandalları karşısındaki tavrını bir çelişki olarak nitelendiriyor.

"Eşcinselliği genellikle sert ifadelerle eleştiren Kilise, eşcinsel rahipler için bir çekim merkezi haline geldi. Bu arada, bir çok piskoposluk yaşanan taciz olayları nedeniyle açılan davalarla karşı karşıya. Tarihçiler, gelecek nesiller boyunca bu ikilemi anlamaya çalışacaktır. Berlin duvarının yıkılmasından sonraki baş döndürücü yıllarda John Paul’un enerjik tavrından cesaret bulan bir çoğumuz için, kilisenin iç çelişkileri nedeniyle bizim tahmin ettiğimizden çok daha fazla güçten düşmüş olması acı vericidir."

Christian Science Monitor ise cruise füzelerinin yaygınlığına dikkat çekerek, yaklaşık 70 ülkenin bu silahlara sahip olduğunu ifade ediyor. Cruise füzelerinin balistik füzelere oranla daha ucuz, daha küçük, kolay taşınabilen ve tespit edilmesi zor bir silah olduğunu aktaran gazete, Amerika’nın bu tür füzelerle düzenlenebilecek bir saldırıya karşı alarm durumunda olması gerektiğini belirtiyor.

"Uzmanlar, Hava Kuvvetleri’nin Amerika üzerindeki alçak irtifa radar sistemindeki boşluklardan duydukları endişeyi dile getiriyor. Alçak irtifada uçan bir aracın, hatta düşük teknolojiye ve düşük hıza sahip bir cruise füzesinin mevcut hava savunma radarlarıyla tespit edilmesi çok zor. Savunma Bakanlığı, 11 Eylül sonrasında ilk kez 2005 yılında, askeri stratejisini kapsamlı olarak gözden geçiriyor. Pentagon bu süreçte, Amerika’nın düşman saldırılarına karşı zayıf yönlerini güçlendirmek için, bu tür unsurların daha iyi tespit edilmesini ve engellenmesini sağlayacak sistemleri de göz önüne almalıdır."

Washington Post ise İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün Çeçenistan raporunu değerlendiriyor. Başkent Grozni’nin elektrik ve su hizmetlerinden mahrum bir harabeye döndüğünü belirten gazete, 1999’dan bu yana üç ila beş bin sivilin de kaybedildiğini aktarıyor. Açılan resmi soruşturmaların hiç birinin mahkumiyetle sonuçlanmadığına dikkat çeken Washington Post, uluslararası toplumun bu konudaki sessizliğini de eleştiriyor.

"Başka alanlarda Putin’le işbirliği yapmaya çalışan Amerikalı yetkililer, Çeçenistan konusunda baskı yapmaya isteksiz görünüyor. Bush yönetiminin Ebu Gureyp ve başka yerlerdeki insan hakları ihlalleri konusundaki zaafı da bir başka dizginleyici unsur olabilir. Avrupalı yetkililerin bir çoğu açısından benzer bir ikiyüzlülük suçlaması getirilemez ancak onlar da ticarikagygılar güderek, Çeçenistan’da insanlığa karşı işlenen suçları gündeme getirerek Putin’e saldırma konusunda çok daha isteksiz davranıyor. Ve Çeçen savaşçılar o kadar antipatik geliyor ki, bu konuya omuz silkip başka meseleleri konuşma tavrı öne çıkıyor."

XS
SM
MD
LG