Erişilebilirlik

21 Mart 2005: Amerika'nın Hindistan ve Pakistan Politikası Eleştiriliyor


New York Times, eski Cumhuriyetçi Senatör Larry Pressler’ın Amerika’nın Hindistan ve Pakistan politikasını eleştiren bir makalesine yer veriyor. Washington yönetiminin Hindistan’ı karşısına alacak ölçüde Pakistan’a askeri yardımda bulunmasına karşı çıkan eski senatör, Pervez Müşerref yönetimini yolsuzluğa bulaşmış bir diktatörlük olarak tanımlıyor. Pressler, Hindistan’da ise demokrasinin ve hoşgörünün egemen olduğunu öne sürüyor ve Çin’e karşı asıl bu ülkenin desteklenmesi gerektiğini savunuyor.

"Güney Asya politikamızı tamamen değiştirmeliyiz. Öncelikle, Hindistan’a çok daha olumlu yaklaşmalıyız. Pakistan’ı tamamen reddetmemeliyiz, bir müttefik olarak bu ülkeye ihtiyacımız var ama Hindistan’a ve Pakistan’a eşit davranmak büyük hata olur. Bütün bölgesel sorunlarda Hindistan’ı destekleyeceğimizi ilan etmeliyiz. Kendimizi hiçbir fayda getirmeyen Pakistan politikasından kurtardıktan sonra, bölgedeki asıl sorunla; Çin’le daha yakından ilgilenebiliriz. Pekin yönetimine, Çin ordusunun karşısına Hindistan’ı çıkartacağımızı ve Çin’in devlet destekli ticaret anlayışını dengelemek için Hindistan’la özel bir serbest ticaret anlaşması üzerinde çalışacağımızı bildirmeliyiz."

Washington Post ise Latin Amerika ülkelerinden Bolivya’da yabancı yatırımlara ve serbest pazar ekonomisi anlayışına karşı düzenlenen protesto eylemlerini ele alıyor. Yabancı yatırımlar sayesinde Bolivya’nın yaşam kalitesinin ve kişi başına milli gelirinin arttığını savunan gazete, protestocuların Venezuela Devlet Başkanı Hugo Chavez tarafından desteklendiğini öne sürüyor. Gazete buna karşılık Bolivya Devlet Başkanı Carlos Mesa’nın da Amerika ve diğer ülkeler tarafından desteklenmesi gerektiği görüşüne yer veriyor.

"Aralarında Brezilya, Şili ve Arjantin’in bulunduğu Bolivya’ya komşu ülkeler bu gelişmeler karşısında alarma geçmelidir. Ancak bu ülkelerin solcu yönetimleri, Devlet Başkanı Mesa’ya destek vermelerine rağmen, örneğin Chavez’den Bolivya’ya karışmamasını talep etmek gibi daha somut bir tavır takınmalıdırlar. Dışişleri Bakanlığı ise, Bolivya halkını ve barışçıl demokratik süreci desteklediğini belirten bir açıklama yapmakla yetindi. Eğer Amerika’nın, Latin Amerika’daki demokrasinin çökmesini önleyecek daha derin bir politikası varsa bile, bunu görmek pek mümkün değil."

Christian Science Monitor muhabiri Peter Grier ise, Savunma Bakanlığı Pentagon’un Irak savaşındaki gelişmelerden hareket ederek, askeri stratejide bazı değişikliklere gittiğini yazıyor. Amerikan ordusunun Irak ordusuyla yaptığı konvansiyonel savaşı kazandığını belirten Grier, isyancıların başlattığı gerilla savaşının ise, daha farklı bir askeri örgütlenmeyi zorunlu kıldığını vurguluyor.

"Öyle görünüyor ki, bu savaşın sonunda ordu çok ciddi biçimde değişmiş olacak. Örneğin donanmadaki gemiler eskiden 18 ayda bir konuşlandırılırdı. Artık bu, otomatiğe bağlanmaktan çıktı ve dünyadaki gelişmelere göre düzenlenmeye başlandı. Hava kuvvetlerinde ise savaş uçaklarına daha az ağırlık veriliyor. Bunun sonucunda yeni F-22 savaş uçakları için ek bütçe talebi azalıyor. Kara kuvvetleri de, Irak’ta zırhlı araçlarıyla daha hafif ve daha hızlı hareket edebilen Stryker tugaylarını deneme ve değiştirme fırsatı buldu. "

Los Angeles Times’ta ise Kıbrıs’taki Hristiyan Marunilerle ilgili bir haber dikkat çekiyor. Amberin Zaman imzalı haberde, hem Rumların hem de Türklerin toplam sayıları altı bin civarında olan Marunilere şüpheyle yaklaştığı belirtiliyor ve adadaki çözüm arayışları sayesinde Maruniler üzerindeki baskıların azaldığı belirtiliyor.

"Açık kapı politikası sayesinde Maruniler artık köylerinden ayrılabiliyor ve Kuzey Kıbrıs’ta rahatça gezebiliyor. Yeşil hatta, Rumlarla ve Türklerle birlikte dolaşabiliyor. Bununla birlikte Marunilerin çoğu, varlıklarını sürdürmelerinin adanın yeniden birleşmesine bağlı olduğunu düşünüyor."

XS
SM
MD
LG