Amerikan gazetelerinde günün manşeti, Başkan Bush’un büyükelçi John Negroponte’yi ulusal istihbarat başkanı görevine araması. Negroponte’nin diplomasi, bürokrasi ve idari deneyime sahip bir isim olduğunu belirten New York Times, yeni istihbarat başkanının demokratik değerlere bağlılık, Kongre ile iyi ilişkiler ve mesleki bağımsızlık konularında ise önemli eksiklikler taşıdığını savunuyor. Negroponte’nin gerekli yetkilere sahip olmadan iş başı yapacağına dikkat çeken gazete, deneyimli diplomatla savunma bakanlığı arasında yetki tartışması yaşanmasını kaçınılmaz görüyor.
"Negroponte bir büyükelçi olarak, iktidarda hangi yönetim olursa olsun, onun görüşlerini sadık bir biçimde yansıttı ve temsil etti. Ama ulusal istihbarat başkanı olarak daha bağımsız bir tavır takınması gerekecek. 11 Eylül, Irak’taki kitle imha silahları hakkındaki yanlış tahminler ve işgal sonrası dönem hazırlıklı olmamak gibi bir dizi istihbarat hatasının ardından, güvenilirliğe büyük bir ihtiyaç duyuluyor."
Boston Globe gazetesi de, ulusal istihbarat başkanının büyük bir sorumluluk üstlenmesine rağmen, çok sınırlı bir yetkiye sahip olduğunu yazıyor. Gazete, 15 ayrı istihbarat kurumu arasında uyum sağlamakla görevlendirilen Negroponte’nin bu kurumlarda çalışan personel üzerinde hiçbir yetkisi olmadığını hatırlatıyor. Boston Globe’un vurguladığı bir başka nokta ise istihbarat bütçesinin başkan ve Kongre tarafından onaylanması gerektiği:
"Bugün, istihbarat bütçesinin yüzde 80’i Savunma Bakanlığı tarafından kontrol ediliyor. Negroponte’nin ilk sınavı, bu bütçenin denetimi konusunda olacak. Savunma Bakanlığı istihbarata harcanan paranın yeni savaşlara hazırlık, Merkezi Haberalma Örgütü CIA ise, Amerika’ya düzenlenebilecek yeni bir saldırının önlenmesinde kullanılmasını istiyor. Eğer Amerika kendini teröristlere karşı koruyacaksa, yeni istihbarat başkanının öncelikleri yeniden belirlemesi gerekecek."
Christian Science Monitor ise, Başkan Bush’un gelecek hafta yapacağı Avrupa ziyaretini ele alıyor. Bush’un temasları sırasında, Irak savaşı nedeniyle zarar gören ilişkileri onarmaya çalışacağını belirten gazete, Amerika ile Avrupa ilişkilerinin hiç bu kadar büyük bir sarsıntı yaşamadığını ileri sürüyor. Gazete, ilişkilerin onarılması için güzel sözlerin yetmeyeceği görüşünde:
"Her iki dünya savaşının da kendi topraklarında yaşandığı göz önüne alınırsa, Avrupa’nın askeri müdahalelerden duyduğu rahatsızlık, anlaşılabilir bir şeydir. Aynı şekilde, Avrupa Birliği’nin büyümesi de, çok yönlülüğe vurgu yapmalarını anlaşılır kılıyor. Avrupa, eskiden, Amerika’nın askeri gücü tarafından desteklenen diplomatik güce sahipti. Irak savaşı, bu iki gücü birbirine düşürdü."
İran ve Suriye’nin bir ittifak oluşturma açıklamasını yorumlayan New York Post, bu iki ülkenin zaten çeyrek asırdır müttefik olduğunu yazıyor ve terörü desteklediklerini iddia ediyor. Suriye ajanlarının 70’li yıllardan bu yana, aralarına Amerika’nın İstanbul konsolosluğu da olmak üzere bir çok yabancı ülkedeki hedefe saldırdığını öne süren gazete, İran’ın da İslam devriminin ardından Şam yönetimiyle terör konusunda işbirliğine gittiğini belirterek, bu konuda çeşitli örnekler sıralıyor:
"Bu örnekler, iki ülkenin 25 yıldır terörizm konusunda yaptığı işbirliğinin sadece küçük bir parçası. Bundan Bush’un sorumlu olduğunu öne sürmek çok komik bir iddia. Gerçek şudur ki, Suriye ve İran’a ciddi bir biçimde karşı koyan ilk başkan, Bush’tur."
"Negroponte bir büyükelçi olarak, iktidarda hangi yönetim olursa olsun, onun görüşlerini sadık bir biçimde yansıttı ve temsil etti. Ama ulusal istihbarat başkanı olarak daha bağımsız bir tavır takınması gerekecek. 11 Eylül, Irak’taki kitle imha silahları hakkındaki yanlış tahminler ve işgal sonrası dönem hazırlıklı olmamak gibi bir dizi istihbarat hatasının ardından, güvenilirliğe büyük bir ihtiyaç duyuluyor."
Boston Globe gazetesi de, ulusal istihbarat başkanının büyük bir sorumluluk üstlenmesine rağmen, çok sınırlı bir yetkiye sahip olduğunu yazıyor. Gazete, 15 ayrı istihbarat kurumu arasında uyum sağlamakla görevlendirilen Negroponte’nin bu kurumlarda çalışan personel üzerinde hiçbir yetkisi olmadığını hatırlatıyor. Boston Globe’un vurguladığı bir başka nokta ise istihbarat bütçesinin başkan ve Kongre tarafından onaylanması gerektiği:
"Bugün, istihbarat bütçesinin yüzde 80’i Savunma Bakanlığı tarafından kontrol ediliyor. Negroponte’nin ilk sınavı, bu bütçenin denetimi konusunda olacak. Savunma Bakanlığı istihbarata harcanan paranın yeni savaşlara hazırlık, Merkezi Haberalma Örgütü CIA ise, Amerika’ya düzenlenebilecek yeni bir saldırının önlenmesinde kullanılmasını istiyor. Eğer Amerika kendini teröristlere karşı koruyacaksa, yeni istihbarat başkanının öncelikleri yeniden belirlemesi gerekecek."
Christian Science Monitor ise, Başkan Bush’un gelecek hafta yapacağı Avrupa ziyaretini ele alıyor. Bush’un temasları sırasında, Irak savaşı nedeniyle zarar gören ilişkileri onarmaya çalışacağını belirten gazete, Amerika ile Avrupa ilişkilerinin hiç bu kadar büyük bir sarsıntı yaşamadığını ileri sürüyor. Gazete, ilişkilerin onarılması için güzel sözlerin yetmeyeceği görüşünde:
"Her iki dünya savaşının da kendi topraklarında yaşandığı göz önüne alınırsa, Avrupa’nın askeri müdahalelerden duyduğu rahatsızlık, anlaşılabilir bir şeydir. Aynı şekilde, Avrupa Birliği’nin büyümesi de, çok yönlülüğe vurgu yapmalarını anlaşılır kılıyor. Avrupa, eskiden, Amerika’nın askeri gücü tarafından desteklenen diplomatik güce sahipti. Irak savaşı, bu iki gücü birbirine düşürdü."
İran ve Suriye’nin bir ittifak oluşturma açıklamasını yorumlayan New York Post, bu iki ülkenin zaten çeyrek asırdır müttefik olduğunu yazıyor ve terörü desteklediklerini iddia ediyor. Suriye ajanlarının 70’li yıllardan bu yana, aralarına Amerika’nın İstanbul konsolosluğu da olmak üzere bir çok yabancı ülkedeki hedefe saldırdığını öne süren gazete, İran’ın da İslam devriminin ardından Şam yönetimiyle terör konusunda işbirliğine gittiğini belirterek, bu konuda çeşitli örnekler sıralıyor:
"Bu örnekler, iki ülkenin 25 yıldır terörizm konusunda yaptığı işbirliğinin sadece küçük bir parçası. Bundan Bush’un sorumlu olduğunu öne sürmek çok komik bir iddia. Gerçek şudur ki, Suriye ve İran’a ciddi bir biçimde karşı koyan ilk başkan, Bush’tur."