Erişilebilirlik

10 Şubat 2005: İsrail-Filistin Görüşmeleri ve Rice'ın Avrupa Gezisi Öne Çıkıyor


İsrail ile Filistin arasında varılan ateşkes anlaşmasını altına alan Christian Science Monitor, hem Amerika hem de tarafların doğru adımlar atması sayesinde bu noktaya gelindiğini vurguluyor. Ancak gazete, sürecin daha ileri gidebilmesi açısından Arap ülkelerinin de etkin bir şekilde devreye girmesi gerektiğini belirtiyor. Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas’ın başarılı olabilmesi için özellikle Mısır, Ürdün ve Suudi Arabistan’ın desteğine ihtiyaç duyacağını kaydeden gazete, ''Kendileri birer mutlakıyet olan bu ülkelerin yöneticileri, Abbas gibi bir demokratı destekleyebilir mi?'' sorusunu yöneltiyor:

''Bu zararsız rejimlerin, istediklerini söyleyebilmeleri nedeniyle daha rahat davranabileceği düşünülebilir. Ama bir de, bu yöneticilerin, kendi ülkelerinde de demokrasiyi uygulamaya başlamaları durumunda barış sürecine verecekleri desteğin ne kadar daha inandırıcı ve etkili olacağını düşünün. Eğer gerçekleşirse bu, sadece İsrail-Filistin barış sürecine değil, bütün bölgeye fayda sağlayacaktır.''

New York Post ise, Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın Avrupa temaslarını değerlendiriyor. Rice’ın Irak’taki seçim başarısının ve Ortadoğu’da ateşkes sağlanmasının ardından Avrupa’ya gittiğini hatırlatan gazete, Amerikan dışişleri bakanının Fransa ve Almanya’ya uzattığı zeytin dalının da kabul gördüğü görüşünde. Ancak gazete, Rice’ın Avrupa ile ilişkileri düzeltirken özür dilemediğini, tam tersine Başkan Bush’un politikalarını savunduğunu da vurguluyor:

''Bakan, Bush doktrininin Irak, Afganistan ve Filistin’de başarılı olduğunu açık bir biçimde ortaya koydu. Ve Avrupa’yı da, özgürlüğü destekleyen küresel bir güç dengesi oluşturulmasına yönelik tarihi fırsatı değerlendirmeye çağırdı. Elbette, bunun ilk yansıması İran konusunda olacak. İran konusu, Fransa ve Almanya’nın gerçek bir ortaklık ve işbirliğinin mümkün olduğu gerçeğini anlayıp anlamadığı konusunda bir sınav niteliği taşıyor.''

New York Times ise, Amerika’nın yeni nükleer savaş başlıkları geliştirme çabasını eleştiriyor. Gazete, Amerika’nın İran ve Kuzey Kore gibi ülkeleri nükleer silahlanmadan vazgeçmesi için çaba harcadığını hatırlatıyor ve böyle bir dönemde kendisinin tam ters bir davranışa girmemesi gerektiğini savunuyor. Nükleer silahların soğuk savaş dönemindeki caydırıcılık işlevinin artık kalmadığını kaydeden gazete, günümüz dünyasında yeni tip klasik silahların daha faydalı olduğunu ileri sürüyor:

''Bu nükleer program dünyanın diğer ülkelerine de açık bir mesaj veriyor: Süper güçler arasındaki silahlanma yarışı bitmiş olsa da, Aemerika, nükleer silahları, küçük ve orta büyüklükteki ülkelere karşı olan askeri stratejisinin önemli bir parçası olarak görüyor. Bu durumda, bu ülkelerin de kendi nükleer silahlarını geliştirmeleri gerektiği sonucuna varması şaşırtıcı olmamalıdır.''

Los Angeles Times gazetesinde, Suudi Arabistan’da ilk kez yapılan yerel seçimle ilgili bir yazı dikkat çekiyor. Gazetenin Ortadoğu muhabiri Megan Stack, sadece erkeklerin seçme-seçilme hakkına sahip olduğu yerel seçimlerde, yerel yöneticilerin sadece yarısının sandıktan çıkacağını diğer yarısının ise Kraliyet tarafından atanacağını belirtiyor. Ancak muhabir, böyle bir seçimin bile Suudi Arabistan gibi bir ülke için önemli bir demokratik açılım olduğu görüşünde:

''Suudi Arabistan halkı, bu seçimlerin reformların başlangıcı mı yoksa, Batılı hükümetlerin ve ülke içindeki demokrasi yanlılarının baskılarını azaltmayı amaçlayan içi boş bir jest mi olduğu konusunda kararsız. Bu belirsizlik aslında Irak’ın işgali sonrasındaki siyasi değişim ve Amerika’nın bu değişimdeki rolüyle ilgili daha genel bir karışıklığı yansıtıyor.. Amerikalı yetkililer Irak seçimlerine övgüler düzdü ve Arap dünyasında daha fazla demokrasi çağrısında bulundu. Ama Arapların çoğu Amerika’nın gerçek niyetinden kuşku duyuyor.''

XS
SM
MD
LG