Erişilebilirlik

7 Şubat 2005: İran'ın Nükleer Programı ve Irak Seçimleri


Boston Globe gazetesi, son dönemde nükleer programı nedeniyle sık sık gündeme gelen İran’dan Washington yönetimine sıcak mesajlar içeren bir röportaja yer veriyor. Röportaj yapılan kişi, İran’ın eski cumhurbaşkanı ve halen etkili isimlerinden biri olan Ali Ekber Haşimi Rafsancani. Rafsancani ile 1997’den bu yana röportaj yapan ilk Amerikalı gazeteci ise, Barbara Slavin. Rafsancani, röportajda, İran ve Amerika’nın Irak’ta ortak çıkarları olduğunu savunuyor, El-Kaide’nin her iki ülkenin de düşmanı olduğunu belirtiyor. Rafsancani, röportaj sırasında Türkiye’yi de ilgilendiren tarihi olaylara değiniyor. İşte, Rafsancani’nin bu konudaki sözleri:

"Amerika o zamanlar, bize Japonya, Türkiye ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri aracılığıyla verdiği sözleri tutmadı. Reagan yönetimi döneminde, rehinlere karşılık silah anlaşması sırasında, Lübnan’daki rehine krizinin çözülmesine katkıda bulunmamız halinde, ilişkilerde bir değişiklik olacağını söylemişlerdi. Eğer krizin çözümüne yardımcı olursak, olumlu adımlar atacaklarını söylemişlerdi. Ama biz bu sorunların çözümüne yardımcı olduktan sonra, olumsuz davranışlar içine girdiler ve Japonlarla Türkler mahcup oldu."

Washington Post ise, Irak’taki kitle imha silahlarını aramakla görevli ekibin eski başkanı David Kay’in İran’la ilgili uyarılarını içeren makalesine yer veriyor. “İran’da da aynı hataları tekrarlamayalım” diyen Kay, Tahran’ın nükleer silah ürettiğini kanıtlayan bir delil bulunmadığına dikkat çekiyor. Kay, şu anda İran’a ilişkin açıklama ve yorumların, Irak savaşı öncesinde yapılanlarla büyük bir benzerlik taşıdığını da sözlerine ekliyor.

"İran’ın nükleer faaliyetlerine ilişkin Ulusal İstihbarat Değerlendirmesi, aceleye getirilmemeli ve askeri harekat tehdidini haklı çıkartacak sahte belgelere dayandırılmamalıdır. İran’ın nükleer silah sahibi olması bütün dünya açısından büyük bir tehlikedir. Buna hiç şüphe yok. Şüphe duyulan şey, Amerika’nın İran’ın nükleer konumunu doğru bir şekilde değerlendirip- değerlendiremeyeceği ve bir Amerikan veya İsrail saldırısı düzenlenmeden bu tehditle başa çıkabilecek bir dizi önlemi alıp-alamayacağıdır."

New York Times ise, Irak’ta seçim sonrasındaki gelişmeleri mercek altına alıyor. Gazete, Sünnilerin seçimi boykot etmesi nedeniyle, yeni kurulacak hükümette Şiilerin ve Kürtlerin hak ettiklerinden daha yüksek bir temsil oranına sahip olacağını belirtiyor. Bu durumun Sünnilerin siyasi sürece katılmasını daha da zorlaştıracağını vurgulayan New York Times, Şiilerin ve Kürtlerin bu sorunu askeri değil, siyasi yöntemlerle çözülecek bir sorun olarak görmesi gerektiği görüşüne yer veriyor.

"Sünni liderler, anayasa tartışmasında kendi seslerinin duyulmasını sağlayacak somut önerilerde bulunmaya başlamalıdır. Sürece hangi Sünnilerin ve nasıl katılacağına Şiiler, Kürtler veya Amerikan büyükelçiliği değil, Sünnilerin kendisi karar vermelidir. Bu sağlandığı andan itibaren, Şiiler ve Kürtler, Sünnileri isyandan uzaklaştıran her adımın hem Irak’ın bütünlüğüne hem de kendi çıkarlarına hizmet edeceği bilinciyle, bu gruba karşı cömert davranmalıdır."

New York Post ise, Heritage Vakfı’ndan Peter Brookes’un Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın Avrupa Birliği ile yapacağı temasları değerlendiren bir yorumuna yer veriyor. Ortadoğu barış süreci, İran, Afganistan, Irak ve Çin’e uygulanan silah ambargosu konularının gündeme geleceğini belirten Brookes, bütün bu konularda Avrupa Birliği’nin Amerika’dan olduğu kadar Washington yönetiminin de Brüksel’den bazı talepleri olması gerektiğini savunuyor.

"Dışişleri Bakanı Rice’ın ilk yurt dışı gezisi, büyük önem taşıyan Transatlantik ilişkisinin kurtarılmasını sağlayabilecek diplomatik bir sembolizm içeriyor. Ancak Avrupalılar da, dinlemek denen şeyin, çift taraflı olduğunu kavramalıdır. Ve eğer dünya üzerinde önemli bir rol üstlenmek istiyorlarsa, kendi paylarına düşeni de yapmalıdır."

XS
SM
MD
LG