Erişilebilirlik

18 Ocak 2005: Hüsnü Mübarek Mısır'daki Seçimlere 6'ncı Kez Aday


Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’in sonbaharda yapılacak seçime, altıncı kez göreve gelmek için tek aday olarak katılacağı yönündeki haberleri değerlendiren Washington Post, bunun Mısır’da 50 yıldır süren diktatörlüğün devamı anlamına geleceği yorumunda bulunuyor. Mübarek’in yeniden aday olmasının Bush yönetiminin Ortadoğu’da demokratik değişimi destekleme projesine de darbe vuracağını kaydeden gazete, Mısır liderinin Arap dünyasında siyasi liberalizmin gelişmesine karşı çıkmasına rağmen Washington’dan destek görmesini bir çelişki olarak yorumluyor:

"Bush, bütün sözlerine rağmen Amerika’nın Mısır konusundaki mazeretlerine son vermeye niyetli görünmüyor. Filistinlilerin İsrail’le bir barış anlaşmasına varmadan önce demokratik bir yönetim kurması konusunda ısrar ederken, Mübarek’in iktidarını onaylattığı yeni bir sözde referanduma karşı çıktığına ilişkin bir mesaj vermiyor. Geçen ay Kahire’de beklenmedik bir protesto gösterisi yapıldı. Göstericiler sessiz bir şekilde ellerinde “YETER” yazılı pankartlar taşıdı. Bush da “ARTIK YETER” görüşüne katılmıyor mu?"

New York Post, New Yorker dergisi yazarı Seymour Hersh’ün Amerikan güçlerinin gizlice İran’a sızdıkları yönündeki haberini mercek altına alıyor. Savunma Bakanlığı Pentagon’un bu iddiaları yalanladığını kaydeden gazete, İran’ın bölgesel barış açısından giderek büyüyen gerçek bir tehlike olduğunu iddia ederek, Amerika’nın bu konuda her şeye hazırlıklı olması gerektiği görüşüne yer veriyor:

"Hersh’ün haberinin doğru olup olmadığını, veya doğruysa bile Washington’un stratejik blöfünün bir parçası olup olmadığını zaman gösterecek. Ancak başkanın terörle savaşı ciddiye aldığı ve İran’ın nükleer silah sahibi olmasına izin verilemeyeceğinin farkında olduğu inkar edilemez. Eski bir üst düzey istihbarat yetkilisi, “önümüzde dört yıl var ve bu sürenin sonunda terörle savaşı kazanmış olmak istiyoruz” yorumunda bulundu. Elbette savaşı kazanmak daha iyi olur. İran’ın nükleer dişini öyle ya da böyle çekmek doğru yönde atılmış bir adım olacaktır."

Hindistan’ın yıllardır patent ücreti ödemeden AIDS ilaçlarını çok ucuza üreterek bütün dünyaya sattığını hatırlatan New York Times ise, bu ülkenin Dünya Ticaret Örgütü ile imzaladığı anlaşma gereğince 1 Ocak’tan itibaren taklit ilaç üretimine son vermeyi kabul ettiğini vurguluyor. Gazete, Hint hükümetinin hazırladığı kararnamenin Meclis tarafından onaylanması gerektiğini hatırlatarak, Hintli parlamenterlere kamu sağlığını dikkate alma çağrısı yapıyor:

"1995 yılı öncesinde geliştirilen bazı ilaçların Hindistan’da üretimi için patent alınması gerekmeyecek ancak yaygın olarak kullanılan bazı ilaçların üretimi tehlikeye girecek. Hastalığın mevcut ilaçlara karşı direncinin gelişeceği göz önüne alınırsa, bütün dünyada yakında fazlasıyla ihtiyaç duyulacak olan çok daha pahalı yeni AIDS ilaçlarının üretimi de aynı tehlikeyle karşı karşıya kalacak. Eğer hükümetin hazırladığı kararname Parlamentonun onayından önce değişmezse, Hindistan’ın bu ilaçları üretmesi tehlikeye girecek. Hintli parlamenterler, bu gizli savaşın aslında Hindistan’daki ve dünyanın diğer ülkelerindeki milyonlarca insanın sağlığıyla ilgili bir mücadele olduğunu unutmamalıdır."

Christian Science Monitor ise telif hakları sorununa bir başka açıdan yaklaşıyor. Çin’deki korsan CD, DVD ve bilgisayar yazılımlarını küresel düzeydeki bir hırsızlık olarak değerlendiren gazete, Pekin yönetimini insan haklarının yanı sıra fikri mülkiyet haklarına da saygı göstermemekle suçluyor. Batılı ve Japon firmaların bu nedenle yılda 80 milyar dolar kayba uğradığını öne süren gazete, bu sorunun giderek daha da büyüdüğüne dikkat çekiyor:

"Amerika’nın Çin’den kaynaklanan ve kendi ekonomisinin temeline; sanayi, finans, yazılım, sinema ve diğer alanlarda süren yeniliklere yönelen tehlikenin farkına varması gerekiyor. Korsanlar, tek bir tıklamayla bütün bu fikirleri çalabilirler. Ve eğer bu fikirleri üretenlerin zararları adil bir şekilde telafi edilmezse, yaratıcılık yavaş yavaş yok olabilir."

XS
SM
MD
LG