New York Times, Başkan Trump'ın kendisine odaklanan soruşturmaların giderek yoğunlaşmasından ve eski avukatı Michael Cohen'in itirafçı olmasından Adalet Bakanlığı'nı sorumlu tuttuğunu, Adalet Bakanı Jeff Sessions'ın ise alışılmadık bir şekilde bu suçlamalardan ötürü Trump'a tepki gösterdiğini yazıyor. Gazete, Trump'ın, Sessions'ı görevden almayı düşünüp düşünmediğiyle ilgili soruya, Sessions'ın Rusya soruşturmasından çekilmesine karşı olduğunu yineleyerek ve ”soruşturmayı Sessions'ın yürütmeyeceğini bilseydim Adalet Bakanı olarak başkasını atardım” diyerek yanıt verdiğini bildiriyor. Habere göre Sessions, bu suçlamalara üzeri kapalı olarak, ancak keskin ve net bir şekilde yanıt verdi ve Başkan'ı, bakanlığın işine müdahale etmemesi gerektiği şeklinde uyardı. Trump ise karşılıklı söz düellosuna dönüşen anlaşmazlığa yine Twitter üzerinden karşılık verdi ve Twitter mesajında, “Jeff, karşı tarafın yolsuzluklarına da bak, haydi, yapabilirsin, tüm ülke seni bekliyor,” ifadelerini kullandı. Bu açıdan Trump ve Sessions arasındaki zıtlaşma, Trump'ın Adalet Bakanlığı'na karşı açtığı savaşın son ayağı olarak görülüyor. Adalet Bakanlığı'nı kendisinin sadık koruyucusu olarak kabul eden bir başkan tarafından bu göreve atanan Sessions ise şimdi kendini tehlikeli bir siyasi çekişme içinde buluyor. Gazeteye göre Sessions, Trump ile siyasi baskılardan uzak kalmayı hukukun üstünlüğünün temeli olarak gören Adalet Bakanlığı arasında sıkışmış durumda.
Washington Post ise Başkan Trump'ın adalet sistemine yönelik eleştirilerinin yeni boyutlara ulaşmasının ulusal güvenlik yetkililerini kaygılandırmaya başladığını, Başkan'ın, bazı kurumlara kalıcı zarar vermek pahasına giderek yoğunlaşan soruşturmalardan kendini korumaya çalıştığını yazıyor. Sessions'ı Adalet Bakanlığı'nın kontrolünü ele geçirmeyi becerememekle suçlayan Trump'ın bir başka suçlamasıysa, bakanlığın dizginlerinin Demokrat Partililer'in elinde olduğu yönünde. Öte yandan gazete, Sessions'ın bakanlığın başında ne kadar daha kalacağına ilişkin tartışmaların da kızıştığını bildiriyor. Habere göre Güney Carolina Senatörü Lindsey Graham, Trump'ın Sessions'ı görevden alması ihtimalinin çok yüksek olduğunu söyledi, ancak böyle bir hamlenin Kasım'daki Kongre ara seçimlerinden önce riskli olacağı uyarısında bulundu. ”Sessions, Başkan'ın güvenini yitirdi” diyen Senatör Graham, Trump'ın güvenebileceği bir adalet bakanıyla çalışmaya hakkı olduğunu vurguladı ve Adalet Bakanlığı'nın başına eninde sonunda yeni bir lider geleceği öngörüsünde bulundu. Gazete, bazı Cumhuriyetçi Kongre üyelerinin Sessions'dan soğumaya başlamasına rağmen kimilerinin Sessions'ı hala desteklediğini yazıyor. Sessions'a destek verenlerden Texas Senatörü John Cornyn, ülke için en iyisinin Trump ve Sessions'ın anlaşmazlıkları diyalog yoluyla çözmesi olduğunu, Senato'nun onayını kolaylıkla alabilecek yeni bir adalet bakanı adayının şu anda öne çıkmadığını ve böyle bir arayışın hem başkana, hem de bakanlığa zarar vereceğini söyledi.
Washington Post bugün ayrıca Başkan Trump'ın Güney Afrika'da beyaz çiftçilerin toplu olarak öldürüldüklerini iddia ettiği Twitter mesajının büyük tepki topladığını yazıyor. Gazete, Trump'ın beyaz ırkçılara ait bir komplo teorisini Twitter üzerinden gündeme getirmesinin, aşırı sağcı siyasi tabanını harekete geçirmek için Amerikan dış politikasına zarar verdiği eleştirilerini yoğunlaştırdığını bildiriyor. Habere göre Amerikalı eski diplomatlar ve Güney Afrikalı liderler, Trump'ın Dışişleri Bakanı Pompeo'yu, beyaz çiftçilerin topraklarına el koyan Güney Afrika hükümetini ve bu çiftçilerin topluca katledilmesini takip etmekle görevlendirdiğini yazdığı mesajı 54 milyon Twitter takipçisiyle paylaşmasını şiddetle kınadı. Gazete, resmi rakamların Trump'ın iddialarını çürüttüğünü, son yirmi yılda Güney Afrika'daki çiftliklerde işlenen cinayet sayısının yarı yarıya azaldığını vurguluyor. Öte yandan Güney Afrika ve Amerika'daki ırkçı beyaz gruplar, Trump'ın mesajını sevinçle karşıladı. Gazete, Avrupa'da göçmen karşıtı politikalar güden popülist hükümetlere destek veren Trump'ın bu son Twitter mesajının, başka yerlerdeki milliyetçi hareketlerden de ortak payda çıkarma girişiminin son örneği olduğu yorumunda bulunuyor.