Erişilebilirlik

‘‘Çocuğuma Bayramlık Kot Alamadım’’


‘‘Çocuğuma Bayramlık Kot Alamadım’’
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:08:37 0:00

Enflasyonun Zorlaştırdığı Hayatlar: ‘‘Çocuğuma Bayramlık Kot Alamadım’’

Funda Ünüvar dizilerde ve filmlerde kostümcülük yapıyor. 42 yaşındaki kadın, eşi, 3,5 yaşındaki çocuğu ve kayınvalidesiyle birlikte yaşıyor. Dört kişilik ailenin oturduğu İstanbul Yeldeğirmeni’ndeki daire Ünüvar’ın kayınvalidesine ait. Salgın sırasında dizi setlerinde uzun mesailerde çalışan Funda Ünüvar, bir süredir işsiz.

Şu sıralar evin geçimi, pasta şefi olan ve mahallede bir fırında çalışan eşinin omuzlarında. Son zamanlarda enflasyonda yaşanan artış, Ünüvar ailesinin ekonomik durumunda ciddi bir gerilemeye yol açmış.

‘‘Baba evinde yokluk görmedim, şimdi evime iki elma, iki domatesle dönüyorum, neden?’’

VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Funda Ünüvar, kendini bildiği günden beri böyle bir ekonomik çöküntü yaşamadığını söylüyor.

42 yaşındaki kadın, ‘‘Ben üç çocuklu bir ailede büyüdüm. Bizde sadece bir kişi çalıştı, babamız çalıştı, annem ev hanımı idi. Ama hiçbir zaman ne yokluk gördük, ne eksiklik gördük. Babam eve kilolarca meyve ve sebzeyle gelirdi. Yıllar geçti, şimdi 2022'deyiz. Ben evime 2 tane salatalıkta, 2 tane domatesle 2 tane elmayla dönüyorum. Neden? Ben bu bayram çocuğuma bayramlık almak istedim. Bir mağazaya gittim. Benim çocuğum üç buçuk yaşında. Bir kot alayım dedim, bir de yazlık bir tişört alayım dedim. Bir kotun fiyatı 140 TL. Döndüm dolaştım, baktım geçen seneden kalma ürünü var mı diye, indirimde ürünü var mı diye. Ben çocuğuma bir kot pantolon alamadım. İnternette uygulamalar var. İkinci el eşyalar, çocuk kıyafetleri satan yerler. Onlardan baktım. 3 tane kot pantolon, bir tane de kot ceket söyledim 145 liraya. Polyannacılık oynuyoruz işte. Kardayım diyorum. Aslında ağlanacak halimize gülüyoruz işte biz. İleriye dönük hiçbir şey yapamıyorum. Planlarım yok, ilerisini daha karanlık görüyorum” dedi.

‘‘Zeytinin kilosu 58, iki kilo yoğurt 30-32, makarna 6,5 lira, ne yiyelim peki biz?’’

En çok hangi ürünün fiyatı arttığını sorduğumuzda, ‘‘hangisinin fiyatı artmadı ki?’’ diye karşılık veren Funda Ünüvar, sonra eşiyle neredeyse her gece uyumadan önce aralarında geçen diyaloğu aktarıyor.


‘‘Ona diyorum ki ‘yarın ne yemek yapayım, bana bir alternatif sun?’ diyorum. Eşim de ‘sen bilirsin canın ne yapmak isterse onu yapabilirsin’ diyor. Kendi kafamda ‘bugün et alayım, et pişirelim, o halde yarım kilo kıyma alsam’ diyorum. Ama biz evde dört kişi yaşıyoruz. ‘Yarım kilo kıymadan ne yapabilirim? Dört kişi karnını nasıl doyurabilir’ diye düşünüyorum ve kıymadan vazgeçiyorum. Sonra ‘kızartma yapayım’ diyorum. Patatesin kilosu 11 TL. Patlıcanın kilosu 35 lira, kabağın kilosu 30 lira, biberin kilosu 35 lira. Sonra ‘ben bunu yaparsam şu kadar maliyeti olacak’ diyorum ve kızartmadan vazgeçiyorum. ‘Haydi bu akşam kahvaltı yapalım, bir de çay demleriz’ diyorum. Bu akşam yemeğinde kahvaltıyla geçiştiririz diyorum. Ama siyah zeytinin kilosu 58 liradan aşağı değil. Ezine peyniri 55-60 lira. Belki daha fazla. Çünkü her hafta aldığım fiyatlar değişiyor. Bal kaymak yeme şansınız zaten yok. Kahvaltıdan da vazgeçiyorum. Diyorum ki bir paket makarna haşlayayım güzelce sonra bir yoğurtlu sarımsaklı sos yapayım diyorum. Bir paket makarna 6 buçuk lira ,2 kiloluk yoğurt 30-32 lira. Bundan da vazgeçiyorum. Bir kilo yeşil mercimeğin fiyatı 50 TL. Beğenmediğimiz burun kıvırdığımız yeşil mercimek bile. Ne yiyelim biz peki?’’

‘‘Kışın çocuğuma salatalık göstermemek için marketin karşı kaldırımından yürüdüm’’

Funda Ünüvar bu kış yaşadığı bir olayı anlatırken sesi iyice yükseliyor. Sesinin renginden yaşananlardan ne derece üzgün olduğu anlaşılıyor.

Ünüvar, ‘‘Bütün kış çocuğuma sayılı meyve aldım. Çocuğuma diyorum bakın antrparantez. Ben kendim yemedim. Eşime yedirmedim, kayınvalideme yedirmedim. Aralık ayında erik ya da kavun karpuz yiyeceğim demiyorum, şımarıklık yapmıyorum yani. Bakın o günlerde salatalık 35 liraydı. Ben o salatalığı çocuğuma göstermemek için marketin önünden değil de marketin karşı yolundan geçirdim onu. Benim çocuğum 3 buçuk yaşında, varı yoku anlayacak bir çocuk değil. Evet biz biliyoruz cebimizde paramız yok, almıyoruz. Ama benim çocuğum onu anlayacak konumda değil. Ben bir salatalığı bile çocuğuma alamadığım için karşı kaldırımdan geçirdiğim zamanları biliyorum. Yıllar öncesinden bahsetmiyorum. 2 ay öncesinden bahsediyorum. Tropik meyve istemiyorum. Ejder meyvesi ya da ananas da istemiyorum ama temel gıdalar daha erişebilir olmalı’’ diye anlatıyor.


‘’20 liraya fide aldım, bahçede domates ve salatalık yetiştireceğim’’

Ayvalık’ta büyümesine rağmen hiçbir zaman bahçeyle uğraşmamış olan Funda Ünüvar birkaç gün önce apartmanın bahçesinde domates ve salatalık fideleri dikerek en azından sıcak mevsimlerde market maliyetlerini bir nebze olsun düşürmeye çalışıyor.

Ünüvar, ‘‘20 liraya dün gittim fide aldım. Hiç anlamadığım bir şey. Bahçede çok az bir yerim var. Orayı ektim, biçtim kazdım, suladım. ‘Domates, salatalık, biber yetiştireceğim’ dedim. Artık buna dönmeye başladık. Hani neyi ucuza mal ederim, neyi nerden bir şeyler daha ekleyebilirime döndüm yani artık. Eskiden böyle değildik ya, gerçekten değildik yani. Ben çocukken ‘herkes her istediğine rahatça ulaşabiliyor muydu?’ diye düşünüyorum. Şu an imkanlarımız var ama cebimizde para yok. Şu an ulaşamayacağımız bir şey var mı? Yiyecek olsun, içecek olsun, giyecek olsun, elektronik olsun. Yani araba olsun, ev olsun. Kesinlikle yok. Evet şu an önümüzde istediğimiz kadar seçeneğimiz var ama cebimizde paramız yok’’ dedi.

‘‘Çocuğumun oyuncağını kendim üretir hale geldim’’

Funda Ünüvar havanın güzel olduğu günlerde oğluyla birlikte Kadıköy sahilinde yürüdüğünü söylüyor. O yürüyüşlerden birinde bir seyyar satıcının sattığı el işi bebekler Ünüvar’ı bebek üretici haline getirmiş.

‘‘Bir sene öncesi oğlumla rıhtımda dolaşırken kadınların yapmış olduğu böyle el emeği işlere bakıyordum. Geçerken oğlum bu bebeği gördü ve tutturdu ben bunu almak istiyorum’ diye. Sordum ‘140 lira dediler’ bana çok pahalı geldi. Ama oğlum kendini yerlere atıyor, ‘alacağız bunu anne alalım’ diye. Pazarlıkla ben bu bebeği 100 liraya aldım ama evlat acısı gibi içime oturdu. Sonra eve geldim. İnternetten videolarını açtım ve baktım, nasıl yapılıyor diye. Gittim ip aldım, malzeme aldım. Oğlumun çok hoşuna gitti. Yani artık oyuncağı bile kendim üretir hale geldim’’ diye konuştu.

STÜDYO VOA

Mehmet Şimşek’ten “harcamaları azaltma” mesajı - 18 Nisan
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG