Erişilebilirlik

Türkiye 23 Nisan’ı Siyasi Gerginlikle Kutladı


Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 94’ncü kuruluş yıldönümü 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, siyasetin zirvesini buluşturdu ancak kürsülerdeki mesajlarda karşılıklı suçlamalar dikkat çekti.

TBMM Genel Kurulu'nda, bugün 23 Nisan özel oturumu yapıldı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, geçtiğimiz haftaki “Bugünkü şartlar altında siyasete geri dönmeyi düşünmüyorum” yönündeki açıklamasının ardından ilk kez Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile bu oturum öncesinde bir araya geldi. Gül ile Erdoğan’ın birbirleriyle şakalaşarak salona giriş yapmaları dikkat çekti.

Cumhurbaşkanı Gül’ün de izleyici locasında yerini aldığı oturumda, açılış konuşmasını ev sahibi TBMM Başkanı Cemil Çiçek yaptı. 23 Nisan 1920'nin, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılış tarihi olduğu kadar, Anadolu'da yeni Türk Devleti’nin de miladı olduğunu kaydeden Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türk milleti, 94 yıl önce Anadolu'da yeni bir başlangıç yapmıştır. 23 Nisan'ın taşıdığı derin anlamı, milletimizin her bir ferdinin doğru anlaması gerekmektedir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Birinci Meclisimizin kurucu milletvekilleri tarafından her türlü tehdit ve zorluk göze alınarak, bayrak düştüğü yerden kaldırılmış ve Türk milletinin istikbalinde yeni ufuklar açılmıştır. Hürriyet ve bağımsızlığımızdan asla vazgeçmeyeceğimiz bütün dünyaya ilan edilirken, emperyalist kuvvetlere karşı verilen kahramanca mücadele sonrasında Anadolu yeniden barış ve huzura kavuşmuştur. Devletimizin kurucusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin ilk başkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk, genç Türkiye Cumhuriyeti'nin sonsuza kadar yaşamasının güvencesi olarak genç kuşakları görmüş ve bu kutlu günü çocuklarımıza ve gençlerimize armağan etmiştir. Ülkemizin geleceği de onların ellerinde şekillenecektir. Yarının huzurlu ve aydınlık Türkiye'sini onlar yönetecek, insanlarımız arasındaki barışı ve kardeşliği onlar yaygınlaştıracaklardır. Bu duygu ve düşüncelerle Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere Birinci Meclisimizin kahraman üyelerini ve milli mücadeleye canıyla, malıyla, emeğiyle katılmış milletimizin her ferdini rahmet, minnet ve şükranla anıyorum.”

Çiçek’ten sonra söz alan Başbakan Erdoğan ise, son haftalardaki sert konuşma uslübunu 23 Nisan özel oturumunda da sürdürdü. Erdoğan, “94 yıl boyunca TBMM çatısı altında hizmet üretmiş tüm parlamenterleri şükranla anıyorum. Türkiye işgal edilip en son da İstanbul düştüğünde TBMM bir kurtuluş ümidi olarak tesis edildi. Gazi Mustafa Kemal hayatının her safhasında TBMM’nin en üst mercii olduğunu her zaman vurgulamıştır. Halk TBMM’yi çok büyük bir heyecanla benimsemiş ona daima inanmış ve güvenmiştir. Halk TBMM’yi kendi kurumu olarak her zaman kucaklamış ve her zaman muhabbet beslemiştir. Ancak Meclis tek adam olma diktatör olma heveslileri için adeta iktidarlarını paylaşmak zorunda oldukları bir makam olmak zorunda olmuştur. Askeri darbeler bürokratik darbe girişimleri post modern darbeler halkın iktidarını yıpratmak amacıyla yapılmıştır” diye konuşmasına başladı.

Başbakan Erdoğan, sözlerini bugüne getirdiğinde ise, yine Fethullah Gülen cemaatiyle yargıya ve muhalefete mesajlar verdi. Erdoğan, “TBMM’nin tüm makam ve mercilerin üzerinde olduğunu kabul edemeyen kesimler olduğunu görüyoruz.Çetelerin illegal yapıların meclisi hiçe sayarak kendi çıkarları adına milli iradeye kast ettiklerini görüyoruz ve yaşıyoruz. Kendisini elindeki kalemi ya da sermayesiyle herkesin üzerinde görenlerin meclise ve milli iradeye hükmetme gayreti içinde olduklarını görüyoruz. Meclisi yok saymaya, meclisi zayıflatmaya yönelik girişimler artık sadece silahlı darbe girişimleriyle olmuyor. Modern dünyada silahların yerini başka araçlar alabiliyor. Sosyal medyanın kötü niyetlilerin elinde milli iradeye kast edecek bir araç olarak kullanıldığını gördük. Şantaj görüntülerinin TBMM’yi hedef aldığını gördük” dedi.

Erdoğan’ın “Siyasi partilerin bu şantaj odaklarıyla işbirliği yaptığına şahit olduk” sözleri ise, TBMM Genel Kurulu’nda gerginliğe neden oldu. CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, Erdoğan’ın konuşmasını tamamlaması ardından ayağa kalkarak, Başbakan’ın hangi siyasi partiyi kast ettiğini açıklamasını istedi. Bu itirazı Çiçek’in yatıştırması ardından kürsüye CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu geldi.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu ise, Başbakan Erdoğan’ın sandık vurgusu yaptığı konuşmalara adeta yanıt niteliğinde bir konuşma yaptı. Kılıçdaroğlu, “Ulusal Egemenlik çoğulculuk bir rejim ve hukukta adalet meselesidir. Sandıktan çıktım ne istersem yaparım anlayışı ulusal egemenlik kavramıyla bağdaşmaz. Ulusal egemenlik sandıktan çıkan oy sayısına bağlı değildir. Egemenlik bütün ulusundur. Böyle bir yönetim anlayışa cumhuriyet kelimesi yakışmamıştır. Uygulanan yüzde 10 seçim barajı egemenliği hiçe sayarak ve iktidarda kalmak için her şeyi reva gören bir zihniyetin ürünüdür” dedi. Kılıçdaroğlu, konuşmasını, “Bu yıl grubum adına 23 Nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramını temel hak ve özgürlükleri için canlarını feda eden gençlerimizin ve evinden çıkarak Türkiye'nin halkının kalbine gömülen Berkin Elvan'ın anısına ithaf ediyorum” sözleriyle tamamladı.

Kılıçdaroğlu'nun ardından bu kez itiraz ve CHP Lideri’nin konuşmasına karşı sözler AKP Grup Başkanvekili Ahmet Aydın’dan geldi. Bunun üzerine CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi söz aldı. Çiçek ise, bugün özel bir oturum yapıldığını belirterek, vekillerden karşılıklı itirazlara son vermelerini istedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de, Türkiye’nin kuruluşundan örneklerle mesajlar verdi. Bahçeli, “Biz İlk Meclis’e bakınca etnik koalisyonu, 36’nın birde buluşmasını değil, Türk milletini görüyoruz, onun yüksek haslet ve emanetlerini fark ediyoruz. Biz İlk Meclis’e bakınca mecburen bir araya gelmiş, yerel aidiyetleri kolektif ruha dökme gayesine yabancı kalmış yapay bir kalabalık değil, Türk milletinin bekası için peşinen kefene sarılan gerçek istiklal kahramanlarını görüyoruz. Ve elbette biz ilk Meclis’e bakınca Türk milliyetçiliğinin yüksek erdem ve başarısını fark ediyoruz. Herkese de TBMM’ne bu nazarla yaklaşmasını tavsiye ediyorum. Demokrasi dışında, milli egemenlik haricinde başka yol ve mecra arayanları Meclis’in anlam ve mesajları üzerine kararlıca tefekkür etmeye davet ediyorum” dedi.

HDP Eş Başkanı Ertuğrul Kürkçü ise, Türkiye’deki çocuk gerçeğinden kesitler sundu. Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne aday olmasına rağmen tabloyu hiç aydınlık görmediğini vurgulayan Kürkçü, sözlerini TBMM’ye çağrıda bulunarak, şöyle sürdürdü:

“Türkiye'de Gündem Çocuk Derneği'nin 2013 ‘Çocuğun Yaşam Hakkı Raporu'na göre, 1 Ocak-31 Aralık 2013 tarihleri arasında 6 yaşındaki Efe Boz gibi sağlık, bakım, eğitim gibi kamu hizmeti alırken en az 21 çocuk; 13 yaşındaki Uğur Kaymaz gibi yargısız infaz sebebiyle en az 4 çocuk; 14 yaşındaki Ceylan Önkol gibi kara mayınları ve askeri mühimmat sebebiyle en az 5 çocuk; 15 yaşındaki Berkin Elvan gibi toplumsal olaylar sırasında en az 3 çocuk; 9 yaşındaki Mert Aydın gibi şiddet sebebiyle en az 41 çocuk; 13 yaşındaki Ahmet Yıldız gibi iş cinayetleri sebebiyle en az 89 çocuk; 3,5 yaşındaki Pamir gibi kentsel ve kırsal alanda en az 101 çocuk yaşamını kaybetti. Bugün Van'ın Erçek İlçesi’nde arkadaşlarının çocuk yaşta evlendirilmesine karşı kız çocukların başlattığı isyan TBMM'ye bir kez daha hatırlatmalı: Çocuklar gerçek bayramı iki yüzlü resmi törenlerde değil, onurlu ve özgür yaşama iradelerini ifade edebildiklerinde yaşayacaklar. Çocukların TBMM'den beklediği şey, ihtiyaçlarının ne olduğunun kendilerine sorulması ve bunun gereklerinin karşılanması. TBMM işe, ‘Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne koyduğu çekinceleri kaldırarak ve bu hakları eksiksiz yaşama geçirerek başlayabilir.”

BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan ise, konuşmasında Kürtler’in Türkiye’de yaşadıklarından örnekler vererek, birçok kesime haksızlıklar yapıldığını söyledi. Türkiye’de siyasette adil temsiliyet sağlanması için yüzde 10 seçim barajının tümüyle kaldırılması gerektiğini kaydeden Buldan, çocuklarla ilgili çağrılarda bulundu.
  • 16x9 Image

    Yıldız Yazıcıoğlu

    Yıldız Yazıcıoğlu, 1994-1998 döneminde Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde lisans eğitimini tamamladı. Mesleğe 1997 yılında Cumhuriyet’te stajyer olarak başladı. 1998-2000 döneminde yüksek lisans eğitimine devam etti. 2000 – Mayıs 2009 döneminde Milliyet’te mesleki kariyerini cumhurbaşkanlığı ve parlamento muhabirliği noktasına taşıdı. 2009 - 2011 yıllarında ABD’nin başkenti Washington DC’de kariyerini sürdürdü ve farklı medya kuruluşları için temsilcilik – yorumculuk görevlerini yürüttü. Bu dönemde VOA Türkçe’de eğitim aldı ve görev yaptı. Ardından Ankara’ya dönüşünde Habertürk TV’de, ArtıBir TV’de görevler üstlendi. Şu anda VOA Türkçe ekibinde görev almayı sürdürüyor.

STÜDYO VOA

Köprü kazasının ardından milyarlarca dolarlık tazminat bekleniyor – 28 Mart
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG