Irak’tan Ukrayna’ya birçok bölgede patlak veren krizlerin kontroldan çıkmaya başladığı sırada Başkan Obama’nın dış siyasetle ilgili olarak aldığı kararlar, eleştiri oklarının hedefi haline geldi. Birçokları Başkan Obama’nın karar verme sürecinin çok ağır işlediği eleştirisinde bulunuyor. Birçokları Başkan Obama’nın küresel alanda daha kararlı bir siyaset izlemesini istiyor.
Obama Yönetimi, IŞİD’in iki Amerikalı gazetecinin kafalarının kesilerek öldürülmesini gösteren video kayıtlarını yayınlaması üzerine harekete geçti.
IŞİD’ın Irak’ın bazı bölgelerini kontrol altına alması üzerine Cumhuriyetçi siyasetçiler Başkan Obama’nın küresel krizlerle ilgili politikalarını hedef almaya başladı.
Senatör Ted Cruz, “Birkaç bomba atıp, bir-iki füze fırlatarak dış siyaset yapılmaz. Amerika’nın ulusal güvenlik çıkarlarını göz önünde bulunduran, açık, belirgin ve doğrudan askeri hedeflere sahip bir stratejiye ihtiyacımız var,” diyor.
Başkan Obama’yı kendi partisi bile Irak’taki krize yeterince hızlı yanıt vermediği gerekçesiyle eleştiriyor.
Amerika İlerleme Merkezi’nden Ken Sofer, Obama’nın yaklaşımının, acil askeri müdahale çağrısında bulunanlara cazip gelmediğini söylüyor. Ancak uzmana göre Obama’nın karar alma süreci uzun sürüyor ve daha çok stratejiye dayanıyor: “Başkan Obama’nın en güçlü yanlarından biri, ihtiyatlı olması. Krizler karşısında aceleci davranıp gerektiğinden fazla tepki vermiyor. Dış siyasette patlak veren krizlere geniş bir açıdan bakıyor, Amerika’nın çıkarlarını, fırsatları ve onlara yönelik tehditleri değerlendiriyor.”
Kimileriyse Başkan Obama’nın tedbirli yaklaşımının ve askeri müdahaleye soğuk bakmasının Amerika’nın dünyadan kendini tecrit ettiği izlenimi verdiği görüşünde.
Bu algı, sadece Irak’ta değil, Rusya’nın tanklarla sınırı geçtiği Ukrayna krizinde de liderlik rolü için Amerika’ya bakıldığı sırada oluştu.
Michael O’Hanlon Brookings Enstitüsü uzmanı: “Başkan Obama son birkaç yıldır küresel alanda liderlik rolünü devralabilecek seçenekler arıyordu. Umarım Obama, koalisyon ve ortaklara ihtiyacı olsa bile, 21’inci yüzyılın uluslararası sisteminde liderlik rolünü Amerika’dan başka bir ülkenin üstlenmesinin mümkün olmadığını anlamıştır.”
O’Hanlon, Başkan Obama’nın liderlik rolünü üstlenmeleri için başka ülkelere güvenmek yerine dış siyasette daha kararlı adımlar atması için hala zaman olduğu görüşünde.
Beyaz Saray ise Başkan Obama’nın Amerika için çok açık bir tehdit haline gelen IŞİD’le mücadelede güvenilir ortaklarla anlaşmasının önemini vurgulamakla yetiniyor.
