Erişilebilirlik

Ak Saray Tartışması Sürüyor


Amerika'nın Sesi'nden Jamie Dettmer'e göre, Ak Saray’ın maliyetini eleştiren birçok kişi büyük ölçüde sembolik sayılan bir görevde olan cumhurbaşkanının neden bu kadar görkemli bir binaya ihtiyaç duyduğunu sorguluyor

Yapılacak ilavelerle maliyetinin 1 milyar 370 milyon lirayı aşması beklenen Ak Saray Ekim ayında açıldığında birçok kişi, yeni Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın, iktidarı kaybetmeden önce devasa bir saray yaptıran Romanya’nın eski komünist devlet başkanı Nikolay Çavuşesku’yu hatırlattığını öne sürdü.

Saray’ın maliyetini eleştiren birçok kişi yalnızca yasamayı onaylamakla yükümlü olan ve büyük ölçüde sembolik bir görev yapan cumhurbaşkanının neden bu kadar görkemli bir binaya ihtiyaç duyduğunu sorguladı.

Ancak son haftalarda bunun nedeni daha belirginleşti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ağustos ayında cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra daha fazla yetkiyi kendinde topladığı görülüyor. Aksaray’da gölge hükümet kurulduğunu söyleyen muhalefet, Erdoğan’ın böylece başbakanlıktan ayrılırken kaybettiği yetkileri tekrar kazandığını savunuyor.

Gözlem için mi yönetmek için mi?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gizli kararname ile 1982 Anayasası’nın önerdiği yapıdan farklı olarak Ak Saray’da 13 daire başkanlığı oluşturdu. Cumhurbaşkanlığı’na bağlı 13 daire başkanlığı hükümetin 13 bakanlığının karşılığı oluyor. Yeni makamlar arasında iç güvenlik, dışişleri, ekonomi, savunma, enerji ve yatırım bulunuyor.

Erdoğan’a bağlı yetkililer yeni başkanlıkların, cumhurbaşkanının hükümetin icraatlarını izlemesini kolaylaştıracağını söylüyor. Ancak muhalefet, gelişmelerin paralel bir hükümet yaratılması anlamına geldiğini belirtiyor ve ülkede otoriter bir yapı oluşmasından dolayı duydukları kaygıyı dile getiriyor.

IMC TV’de Doğu Divanı’nı sunan Fehim Taştekin yeni başkanlıkların izleme yetkisinin ötesine geçerek plan-proje ve uygulama görevlerini yürütme olasılığıyla ilgili ciddi kaygılar olduğunu söylüyor. Taştekin, Al Monitor’e yazdığı bir yazıda Erdoğan’ın şimdiden bakanların görevlerine müdahale ettiğini belirtti.

Türk Demokrasisi Nereye Gidiyor?

Türkiye’nin otoriter bir yönetime doğru gittiği ile ilgili kaygılar geçtiğimiz günlerde Zaman Gazetesi ve Samanyolu Grubu’na yönelik operasyonda 24 gazetecinin tutuklanması sonrasında daha çok dile getirilmeye başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, uzun süredir Fethullah Gülen’e yakın grupların kendisine karşı bir darbe gerçekleştirmek istediğini öne sürüyor.

Avrupalı liderler operasyonları kınadı ancak Erdoğan Avrupa Birliği’ne, “kendi işinize bakın,” diyerek yanıt verdi. Yapılan resmi açıklamada Cumhurbaşkanı Erdoğan “Türkiye’nin düşmanları tarafından kurulan tuzakları bozuyoruz” ifadesini kullandı.

Amerikalı yetkililer de Türk gazetecilerin tutuklanması ile ilgili kaygılarını dile getirdi. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü Mark Stroh, “Gazeteciler ve diğer kişilerin tutuklanmasını kaygıyla izliyoruz,” dedi ve Türk yetkililerden soruşturmaları ivedilikle, şeffaf ve yasalara uygun bir şekilde yürütmelerini istediklerini kaydetti.

Erdoğan Kuralları Değiştiriyor

2010 senesinde yapılan referandumla Türkiye’de halkın cumhurbaşkanını doğrudan seçmesi kuralı getirildi. Erdoğan’ın, AKP’nin parti tüzüğü dahilinde dördüncü kez başbakan adayı olması mümkün değildi. Erdoğan, Ağustos ayında yapılan cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde cumhurbaşkanının yetkilerini arttırmak istediği açıklamıştı.

Son aylarda AKP hükümeti polisin yetkilerini büyük ölçüde genişletirken, şüphelilerin haklarını kısıtladı ve yürütülen soruşturmalarda gizli dinleme kurallarını gevşetti. Yeni gelen kısıtlamalar arasında savunma avukatlarının mahkemenin sanıklar aleyhine yürüttüğü sürece erişiminin engellenmesi de bulunuyor. Bu yeni yetkiler, yeni yasalardan 10 ay önce polisin yetkilerini kısıtlayan ve Avrupa Birliği standartları getiren uygulamadan vazgeçilmesi anlamına geliyor.

Yeni polis ve güvenlik yetkilerinin ülkenin güneydoğusunda Kürtler’in protestoları nedeniyle çıkarıldığı söyleniyor. Ülkede birçok Kürt, hükümetin IŞİD kuşatması altında bulunan Kobani’ye destek vermemesini protesto ediyordu.

CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi yargı yasasıyla ilgili olarak “Toplumda herkesi makul şüpheli hale getirip, savcı ve hakim karşısında güçsüz konuma koyabilecek bu düzenlemeyi Anayasa Mahkemesi'ne taşıyacağız" diye konuştu.

Hamzaçebi, “Bu yetki olduğu sürece bundan sonra herkes, anayasal düzen ve bu düzenin işleyişine karşı suç işlediği iddiasıyla soruşturmaya konu olabilecek ve bu nedenle de mal varlığına tedbir konulabilecektir. Bütün işadamlarının mal varlığı tehlike altındadır. Buradan uyarıyorum" dedi.

Yeni yargı yasası geçtiğimiz hafta sonu Zaman Gazetesi ve Samanyolu Grubu’ndan gazetecilerin tutuklanmasında kullanıldı.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç da yargı paketiyle ilgili olarak bir açıklama yaptı ve son zamanlarda yaşanan provokasyonların bahane olarak kullanılarak temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırıldığını söyledi.

Saraydan Yönetim Dönemi

Merkezi Amerika’da olan Gatestone Enstitüsü uzmanı Veli Şirin, Erdoğan’ın parlamenter sistemi sonlandırarak güçlü bir başkanlık sistemine geçmekte kararlı olduğunu düşünüyor.

Anayasa uyarınca cumhurbaşkanının yalnızca bazı durumlarda bakanlar kurulunu toplayabileceğine dikkati çeken Şirin, cumhurbaşkanlarının bunun dışında yürütme yetkisi olmadığını hatırlatıyor.

Ancak Erdoğan’ın danışmanları farklı görüşte. Cumhurbaşkanlığı Danışmanı Binali Yıldırım geçen hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gelecek yıl Bakanlar Kurulu’na başkanlık yapacağını açıkladı. Bu toplantıların Ak Saray’da gerçekleşeceği yolundaki haberler henüz açıklık kazanmadı.

STÜDYO VOA

Köprü kazasının ardından milyarlarca dolarlık tazminat bekleniyor – 28 Mart
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG