Erişilebilirlik

Zaman’a Kayyum Atanmasına Muhalefet Tepkisi


Zaman, Meydan, Today’s Zaman gazeteleri ile Cihan Haber Ajansı ve Aksiyon dergisinin de aralarında bulunduğu yayın organlarının sahibi olan Feza Gazetecilik AŞ’ye kayyum atandı. Muhalefet partileri ve basın örgütleri karara tepki gösterdi.

Gülen cemaatinin yayın organı olarak bilinen Zaman gazetesi ve Feza Gazetecilik A.Ş. bünyesindeki tüm yayın organlarına kayyum atandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başvurusu üzerine, İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliği, Zaman gazetesinin de içinde bulunduğu Feza Gazetecilik A.Ş.'de Sezai Şengönül, Avukat Tahsin Kaplan ve Avukat Metin İlhan’ı kayyum olarak görevlendirdi.

6. Sulh Ceza Mahkemesi’nin kararıyla Meydan Gazetesi, Today's Zaman, Cihan Haber Ajansı, Aksiyon Dergisi, Zaman Kitap, Cihan Medya Dağıtım, Irmak TV, Radyo Cihan, Zaman Amerika, Zaman Azerbaycan, Zaman, Avusturya, Zaman Avrupa, Zaman Bulgaristan, Zaman Kazakistan, Zaman Romanya, Zaman Türkmenistan'ın yönetimi de kayyuma devredildi.

Gazetenin dış kapısı zincirlenirken gazete önüne gelen vatandaşlar kararı protesto etti. Ekrem Dumanlı’nın görevden ayrılmasının ardından dört aydır gazetenin genel yayın yönetmenliği görevini yürüten Abdülhamit Bilici, kararın utanç verici olduğunu söyledi.

Bilici: “Duvarlara yazarak bile olsa özgür medya devam edecek”

Bilici, “Bunun geçici bir dönem olduğuna, Türkiye'nin demokrasi dışında da bir yolunun olmadığına inanıyorum. Bunun dışındaki yollar Türkiye için çıkmaz sokaktır. Demokrasinin devam edeceğini, özgür medyanın susmayacağını, her halükarda gerekirse duvarlara yazarak bile olsa özgür medyanın devam edeceğine inanıyorum,” dedi.

Kılıçdaroğlu: “Kayyum atamak diktacı ve otoriter bir yaklaşım”

Zaman gazetesine kayyum atanmasına siyaset dünyasından da tepki geldi. Ana muhalefet partisi lideri Kemal Kılıçdaroğlu, kararı medya özgürlüğüne yönelik bir hukuk ihlali olarak tanımladı.

CHP Genel Başkanı, “Daha önceki deneyimler göstermiştir ki kayyum kararları, kayyum atanan medya organlarının yönetimini öngörmemektedir. Kayyum heyetleri, kayyum atanan kuruluşları yönetmek yerine tasfiyeleri doğrultusunda adımlar atmaktadır. Bu kararlar, Cumhurbaşkanlığı makamının ve AKP hükümetinin, kendisine muhalif tüm sesleri birer suç örgütü olarak gören diktacı ve otoriter yaklaşımlarının kanıtıdır,” diye konuştu.

Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Oktay Vural da Zaman gazetesine kayyum atanmasını bir susturma ve yok etme operasyonu olarak değerlendirdi.

Son dönemde hemen her konuda MHP’den faklı düşünen Halkların Demokratik Partisi de Zaman gazetesine kayyum atanmasına benzer bir tepki verdi. HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, kayyumu “tam bir darbe uygulaması” olarak değerlendirdi.

İktidar partisinden bu konudaki ilk açıklama İstanbul Milletvekili Mehmet Metiner’den geldi. Metiner, kayyum kararını “geç kalınmış ama hayırlı bir karar” olarak değerlendirdi.

TGC: “Kayyum atanması yeni bir sansür yöntemi”

Yazılı bir açıklama yayınlayan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti de Zaman gazetesine kayyum atanmasını medyaya yeni bir sansür yöntemi olarak tanımladı: “Gözaltılar, tutuklamalar, internet erişiminin engellenmesi ve ağır para cezalarıyla basını susturan zihniyet, şimdi de kayyumlar eliyle gazete ve televizyonların içini boşaltıp yok ediyor. Basın sektöründe işsiz gazetecilerin sayısı da her gün biraz daha artıyor. Halkın haber almadaki çeşitlilik kanalları hızla tüketiliyor. Hatırlanacağı üzere İpek Medya Grubu’na atanan kayyumlar kısa sürede basın şirketlerinin tümünün kapısına kilit vurdu. Aynı akıbetin Zaman Gazetesi için de söz konusu olmayacağını umuyoruz.”

AKP ile Gülen cemaati arasında gerilim ne zaman başladı?

Aslında Zaman gazetesine kayyum atanması, 7 Şubat 2012 tarihinden bu yana AKP hükümetiyle Gülen cemaati arasında devam eden mücadelenin son ayağı oldu.

Kendisini “Hizmet” hareketi olarak adlandırılan Gülen cemaati ve başta Zaman gazetesi olmak üzere ona yakın basın organı 2002 seçimlerinden 2010 referandumuna kadar hükümetin icraatlarına destek veriyordu; hatta Ergenekon, Balyoz, OdaTV, KCK davalarında iktidarın politikalarının en güçlü destekçisiydi. Ancak önce MİT krizi ardından Şike davası ve Eski Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral İlker Başbuğ’un tutuklanması cemaatle o dönem başbakanlık görevini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üstlendiği hükümetin arasını açmıştı.

STÜDYO VOA

Köprü kazasının ardından milyarlarca dolarlık tazminat bekleniyor – 28 Mart
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG