Erişilebilirlik

23 Nisan’a Başkanlık Gölgesi Düştü


Turkey 23 April
Turkey 23 April

Cumhuriyet’in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün istediği üzerine TBMM’nin 23 Nisan 1920’de kuruluşu her yıl çocuklara armağan edilmiş bir bayram olarak kutlanıyor. Bugün ‘Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’ nedeniyle Ankara’daki kutlamalar ise, Türkiye’nin 16 Nisan Pazar günü halk oylaması sonucuyla hayata geçecek olan ve rejim değişikliğini öngören anayasa paketi tartışmalarına sahne oldu.

Kahraman Atatürk’ü anmadı

TBMM Genel Kurulu’nda 23 Nisan nedeniyle gerçekleşen özel oturumda ilk tartışma, TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın konuşması ardından yaşandı. Kahraman’ın açılış konuşmasında Mustafa Kemal Atatürk’ü anmamasına CHP tepki gösterdi. CHP Grup Başkanvekili Levent Gök, “Sayın Başkanım, çok tarihi ve özel bir günde, elbette bu Meclisin açılmasında, cumhuriyetimizin kuruluşunda, Ulusal Kurtuluş Savaşı kahramanımız ve ilk Cumhurbaşkanımız, liderimiz Sayın Mustafa Kemal Atatürk ve bütün silah arkadaşlarını da ismen belirtmek suretiyle anmanızın yararlı ve yerinde olacağını düşünüyoruz. Bundan çekinmenizi gerektiren bir durum olduğunu düşünmüyorum. Mustafa Kemal Atatürk, hepimizi birleştiren bir liderdir ve sonucunda Mustafa Kemal Atatürk'ü de bir saygıyla andığınızı duymak hepimizi mutlu edecektir, bütün Türkiye'yi mutlu edecektir. Bundan çekinmenizi anlamıyoruz ve en azından Mustafa Kemal Atatürk'ü saygıyla andığınızı ifade etmenizi bekliyoruz” dedi. Buna karşılık Kahraman, “Biz bütün tarihi şahsiyetlere saygı duyuyoruz ve bütün emek verenlere saygı duyuyoruz” yanıtı verdi.

Kahraman’ın yanıtı CHP’lileri tatmin etmedi. CHP’li Veli Ağbaba, “Ayıp! Yazıklar olsun! Yakışmadı” derken; Burcu Köksal da, “Tarihi şahsiyet değil, bu Meclisin kurucusunu anıyorsunuz” diye tepki gösterdi. Kahraman, tepkilere rağmen siyasi parti grup başkanlarına söz verdi.

Kılıçdaroğlu: Meclis’i satıyorsunuz

Başbakan Binali Yıldırım’ın ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşmasıyla TBMM’de tansiyon yeniden yükseldi. Kılıçdaroğlu, “En zor koşullarda bile Türkiye Büyük Millet Meclisi, hükûmeti denetleme görevini yapmış ve hiç kimse kürsüye çıkıp "Memleket savaş hâlinde, siz soruları niçin soruyorsunuz?" ya da "Bu gensoruyu niçin veriyorsunuz?" diye sormamıştır. (CHP sıralarından alkışlar) Çünkü bu onurlu milletvekilleri hükûmet üzerinde denetim görevlerini yaparak Parlamentoya saygınlık kazandırmışlardır. Milletvekillerinin sözlü ve yazılı soru önergeleri ile gensoru önergeleri yoluyla denetim yetkilerini kullanmaları bazı küçük tartışmalar dışında sorun edilmemiş, asla ayak bağı olarak nitelendirilmemiştir. Yüksek Seçim Kurulu tarafından meşruiyeti tartışılır hâle getirilen mühürsüz seçimle bizler yani biz milletvekilleri bu kürsüye çıkıp bir bakana bir sözlü soru dahi soramayacağız” dedi.

Sözlerini Mart 1924’te Cumhurbaşkanı’na gerekçesini bildirmek şartıyla Meclis’i feshetme yetkisi verilmesine ilişkin tartışmayı anımsatarak sürdüren Kılıçdaroğlu, o dönemde itirazlar sonucunda Cumhurbaşkanı’na Meclis’i feshi yetkisi verilmediğini anlattı. Bu sırada AKP sıralarından “fesih yetkisi değil” sesleri geldi. Bunun üzerine Kılıçdaroğlu, “Beni dinlemek zorundasınız. Milli irade, milli irade diyorsunuz. Milli iradeye saygı göstermiyorsunuz. Vidanınız rahatsız ama beni dinleyeceksiniz. Ben bu milli iradenin hakkını savunmak zorundayım. Meclis'i satıyorsunuz. Ben aldığım her oyun hakkını vermek zorundayım. Ben millî iradeye saygı göstermek zorundayım” diye konuştu.

Anayasa değişikliği paketine yönelik eleştirilerini devam ettiren Kılıçdaroğlu, özellikle Yasama organı Meclis’in yetkisizleştirilmesini şöyle ifade etti:

“TBMM Başkanlığı’na da seçimle geliyorsunuz. Milli iradenin kalbi olan TBMM’yi temsil ediyorsunuz. Aynı zamanda, tüm parti gruplarına karşı da tarafsızlığınızı korumak zorundasınız. Üzülerek ifade edeyim ki: Yeni tek adam rejiminde siz, Sayın Cumhurbaşkanı’na vekalet edemeyeceksiniz. Acı olanı ise, Sayın Cumhurbaşkanı’na vekaleti seçimle gelen bir kişi değil, atama ile gelen bir başkan yardımcısı yapacaktır. Bizim tarihimizde bu durum, darbe dönemlerine uygun bir uygulamadır. Bu acı gerçeğin, bu geriye gidişin de unutulmaması gerekir. Bu Meclis kuruluşunda liyakate dayalı bir devlet yönetiminin Türkiye'nin bekası açısından ne kadar önemli olduğunu bilmiştir. Yani ülkeyi yönetenlerin işi ehline vermeleri kuralını öngörmüştür. Devlette liyakat sisteminin kurallarını keyfî uygulamalara yol açmaması açısından hep bu Meclis belirlemiştir. Yürütme organı da bugüne kadar bu kuralları esas alarak atama yapmıştır. Şimdi, üzerine YSK tarafından şaibe düşürülen mühürsüz seçimle bu yetki de Meclis’in elinden alınmıştır. Böylece, devlet yönetiminde liyakat değil keyfi yönetim anlayışının egemen olmasının yolu açılmıştır.”

Yıldırım yanıt verdi

CHP liderinin sözlerine karşılık söz talep eden Binali Yıldırım, ikinci kez kürsüye geldi ve örneğin Numan Kurtulmuş’un ilk seferinde Başbakan Yardımcılığı’na getirildiğinde milletvekili dolayısıyla seçilmiş olmadığını anlattı. Yıldırım, “Vekalet meşruiyet aslından cumhurbaşkanın seçilmesiyle oluşmuştur. Yürütme görevindeki Cumhurbaşkanı vekaletini istediği çalışma arkadaşlarından birine verebilir. Diğer husus Meclis’in feshedilmesi meselesidir. Kampanya boyunca böyle bir şey olmadığını karşılıklı seçimleri yenilemek meselesi olduğunu anlattık. Bu kadar açıktır. Bu meclis 2 sefer feshedilmiştir. Biri 1960 diğeri, de 1980’de. 15 Temmuz'da da feshetmeye çalıştılar derslerini aldılar. Çünkü milli irade onlara geçit vermedi” diye konuştu.

Kılıçdaroğlu da, Yıldırım’a cevaben tekrar söz aldı ve “Başbakan'ın yaptığı açıklamayı tekrar dinledim. Sayın Başbakan Numan Kurtulmuş'u örnek veriyor. Hükümet parlamentoya geldi ve güven oyu aldı. Hükümetin parlamentodan güven oyu almasında sorun yok. Kim olursa olsun. Gücünü milli iradeden almıyorsa reddediyoruz. Ve Meclis'in feshi. Adalet Bakanı açıklama yaptı. Meclis tutanaklarına bakın. Şimdi siz kalkmış fesih yetkisi yok diyorsunuz. Çocuk mu kandırıyorsunuz acaba. Bal gibi fesih yetkisi var” dedi.

Oturumda CHP’liler ile AKP’liler arasında karşılıklı sataşmalar bir süre daha sürdü.

Gerilim resepsiyonda devam etti

TBMM’nin kuruluşu nedeniyle geleneksel 23 Nisan Resepsiyonu ise, AKP iktidarı döneminde terör olayları gerekçeleriyle defaten iptal edilmişti ancak bugün gerçekleştirildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katılmadığı resepsiyonda, Yıldırım’a bugünkü gerilimli oturum soruldu. Yıldırım, anayasa paketini yürürlüğe koymak üzere hızlıca uyum yasalarını çıkaracakları sinyalini verdi. “Olur bunlar, Meclis'te olağan şeyler. O kadar olsun. Meclis, adı üstünde milletin evi. Herkes düşündüğünü, bildiğini söyledi” diyen Yıldırım’ın, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi işaret ederek, "Uyumu görmüyor musunuz? Bundan daha iyi uyum mu var?” sözleri dikkat çekti.

Kılıçdaroğlu ise, gazetecilere “Sert muhalefet değildi, sadece gerçekleri söyledim. Yetkileri alınan bir parlamento, 'güçlü parlamento' olarak sunulamaz. Bu akla ve mantığa aykırı bir söylem. Ben de hangi yetkilerin alındığının bir kısmını anlattım. Çünkü süre çok kısıtlıydı, 10 dakikalık bir süre içinde konuşmam gerekiyordu. Hem yetkileri alınacak, milletvekili sözlü soru bile soramayacak, ondan çıkıp diyeceğiz ki 'Bu parlamento çok güçlü hale geldi.' Nasıl güçlü hale geldi?” değerlendirmesini paylaştı.

Erdoğan’dan AKP Genel Başkanlığı mesajı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise, bugün gündüz 23 Nisan nedeniyle koltuğunu 4. sınıf öğrencisi Yiğit Türk’e devretti. Gazetecilerce soru yöneltilen Vekil Cumhurbaşkanı Türk’e kısa vadede AK Parti'ye üye olarak genel başkan olmayı düşünüp düşünmediği sorulunca Erdoğan kendisi yanıt vermeyi tercih etti. Erdoğan, gülümseyerek, “Niye olmasın? Madem ki veriyor bu hakkı, bu yetkiyi; dediği gibi niye olmasın?” diye yanıt verdi. Bunun üzerine minik Cumhurbaşkanı da, “Niye olmasın?” diyerek Erdoğan’ı tekrarladı.

Sistem değişikliğiyle beraber kabinede bir revizyon beklenip beklenmediği sorusuna ise Türk, “Bu günümüzün, Çocuk Bayramı’nın konusu değil” dedi.

Anayasa değişikliğiyle Türkiye’de geçiş yapılacak sistemle ilgili 18 yaşında seçim gibi düzenlemelerden övgüyle söz ettiği gözlemlenen Yiğit Türk’ün, Milli Eğitim Bakanlığı’nda Daire Başkanı’nın oğlu olması da dikkat çekti.

  • 16x9 Image

    Yıldız Yazıcıoğlu

    Yıldız Yazıcıoğlu, 1994-1998 döneminde Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde lisans eğitimini tamamladı. Mesleğe 1997 yılında Cumhuriyet’te stajyer olarak başladı. 1998-2000 döneminde yüksek lisans eğitimine devam etti. 2000 – Mayıs 2009 döneminde Milliyet’te mesleki kariyerini cumhurbaşkanlığı ve parlamento muhabirliği noktasına taşıdı. 2009 - 2011 yıllarında ABD’nin başkenti Washington DC’de kariyerini sürdürdü ve farklı medya kuruluşları için temsilcilik – yorumculuk görevlerini yürüttü. Bu dönemde VOA Türkçe’de eğitim aldı ve görev yaptı. Ardından Ankara’ya dönüşünde Habertürk TV’de, ArtıBir TV’de görevler üstlendi. Şu anda VOA Türkçe ekibinde görev almayı sürdürüyor.

STÜDYO VOA

Mehmet Şimşek’ten “harcamaları azaltma” mesajı - 18 Nisan
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG