ANKARA —
Türkiye ile Avrupa Birliği arasında Türk vatandaşlarına vize muafiyeti sağlayacak sürece ilişkin imza 16 Aralık'ta atılacak ancak kamuoyunda 'Avrupa'ya güvensizlik' yaklaşımı sürüyor. ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Profesör Dr. Atilla Eralp de, vize muafiyeti öncesinde 3,5 yıl bekleme şartı getirilmesi nedeniyle AB tarafından Türkiye'ye özel bir uygulama yapıldığını söyledi.
Brüksel, Türkiye ile AB arasında yaklaşık 8 yıldır yürütülmekte olan vize muafiyeti müzakerelerinde sona gelindiğini açıklamıştı. Buna göre, Türkiye, öncelikle AB ülkelerine yasadışı yollarla girdiğinin tespit edilmesi halinde üçüncü ülke vatandaşlarının iadesini kabul etmesini öngören antlaşmayı imzalayacak. Bu Geri Kabul Antlaşması eğer Türkiye tarafından 3,5 yıl boyunca sorunsuz şekilde uygulananabilirse Türk vatandaşlarına vize muafiyeti sağlanacak.
AB Bakanı Egemen Bağış ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye'ye 3,5 yıl içinde vize serbestliği verileceğini söyledi. Ancak ana muhalefet cephesinden CHP Genel Başkan Yardımcısı emekli büyükelçi Faruk Loğoğlu, "Hükümet bunu zafer edasıyla kabul ettirmeye çalışıyor ama AB tarafı kesin bir tarih vermiş değil. 3,5 yıl sonra geri kabul antlaşmasını nasıl uyguladığımıza bağlı olarak belki vize serbestliği verilmesi söz konusu" dedi.
Son olarak Kadir Has Üniversitesi tarafından açıklanan Türk Dış Politika Algısı Araştırması'na göre, Türk kamuoyunda AB üyeliği isteğinde düşüş belirlendi. Araştırmaya göre, AB üyeliğini destekleyenlerin oranı yüzde 47.5'te kalırken, karşı oranların oranı yüzde 38.4 olarak açıklandı. AB ile ilişkilerde kararsızların oranı ise, yüzde 14.1 oldu.
Profesör Eralp: AB’nin adım atması şart
ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi ve Avrupa Çalışmaları Merkezi Direktörü Profesör Dr. Atilla Eralp, Türkiye ile AB ilişkilerindeki son tabloyu, Amerika'nın Sesi'ne değerlendirdi.
"Türkiye ile AB ilişkileri fevkalede tıkanık durumdaydı" diyen Profesör Eralp, bu noktada ilişkilerdeki iki önemli başlık olan Kıbrıs ve vize serbestliği konularında çözüm sağlanması gerektiğini söyledi. Eralp, "Vize konusu, toplumu çok yakından ilgilendiriyor. Türkiye'de AB üyeliğine olumlu bakış azalmaya başladı. Bunu değiştirmenin yolu da vize antlaşması yapılabilmesi" dedi.
AB mevzuatı uyarınca vize serbestliği antlaşması içinse Geri Kabul Antlaşması'nın ön koşul olduğunu belirten Eralp, dolayısıyla bunun Türkiye'den beklenmesinde sıkıntı olmadığını kaydetti. Eralp, "Ancak Türkiye'ye 3,5 yıllık süre şartı getirilmiş durumda. Geri Kabul Antlaşması'nı Türkiye'nin çok iyi uygulaması gerekiyor. Bunun ardından Türkiye’ye geniş kapsamlı bir vize serbestliği mi sağlanacak, yoksa bu serbestlik dar kapsamlı mı olacak henüz kesinleşmiş görünmüyor" diye konuştu.
Eğer vize serbestliği sağlanırsa Türkiye'de AB'ye bakışın daha olumlu hale gelebileceğini belirten Profesör Atilla Eralp, "Türkiye ile AB diyaloğu dar siyasi kadrolara sıkışmış bir ilişki haline geldi. Türkiye'ye vize serbestliği sağlanması çok gecikmiş bir gelişme. Gümrük Birliği ile ilgili tartışmaları da çözebilmemiz için vize konusunu öncelikle çözmemiz gerekiyor. AB ile ekonomik ilişkiler de vize meselesinde tıkanıyor. Mesela işadamları rahatlıkla seyahat edemediklerinden yakınıyor. Türkiye yıllardır üyelik sürecinde bir ülke olmasına rağmen bundan mahrum bırakılması mümkün değil" dedi.
Profesör Eralp, Avrupa Birliği’yle ekonomik ilişkilerde sıkıntı görüldüğünü kaydetti, şimdi AB tarafından adımlar atılması gerektiğinin altını çizdi.
Eralp: AB sınır güvenliği için yükü paylaşmalı
Türkiye dışındaki ülkelere 3,5 yıl gibi bir süre yerine çok kısa sürelerde vize serbestliği sağlandığını da hatırlatan Profesör Eralp, "Türkiye'den çok sayıda insan geçişi söz konusu olduğu için AB kendisini korumak istiyor. AB'deki bakışı, Suriye ve bölgedeki gelişmeler de olumsuz etkiledi" diye konuştu. Buna karşın sınır güvenliğinden Türkiye'nin tek başına sorumlu tutulamayacağını da kaydeden Eralp, "AB'nin sınır güvenliğinin sağlanması açısından Türkiye'nin yükünü paylaşması gerekir. Türkiye’ye yardım edilmesi şarttır. Bu, Türkiye’nin tek başına yüklenebileceği bir konu değlidir" dedi.
Brüksel, Türkiye ile AB arasında yaklaşık 8 yıldır yürütülmekte olan vize muafiyeti müzakerelerinde sona gelindiğini açıklamıştı. Buna göre, Türkiye, öncelikle AB ülkelerine yasadışı yollarla girdiğinin tespit edilmesi halinde üçüncü ülke vatandaşlarının iadesini kabul etmesini öngören antlaşmayı imzalayacak. Bu Geri Kabul Antlaşması eğer Türkiye tarafından 3,5 yıl boyunca sorunsuz şekilde uygulananabilirse Türk vatandaşlarına vize muafiyeti sağlanacak.
AB Bakanı Egemen Bağış ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye'ye 3,5 yıl içinde vize serbestliği verileceğini söyledi. Ancak ana muhalefet cephesinden CHP Genel Başkan Yardımcısı emekli büyükelçi Faruk Loğoğlu, "Hükümet bunu zafer edasıyla kabul ettirmeye çalışıyor ama AB tarafı kesin bir tarih vermiş değil. 3,5 yıl sonra geri kabul antlaşmasını nasıl uyguladığımıza bağlı olarak belki vize serbestliği verilmesi söz konusu" dedi.
Son olarak Kadir Has Üniversitesi tarafından açıklanan Türk Dış Politika Algısı Araştırması'na göre, Türk kamuoyunda AB üyeliği isteğinde düşüş belirlendi. Araştırmaya göre, AB üyeliğini destekleyenlerin oranı yüzde 47.5'te kalırken, karşı oranların oranı yüzde 38.4 olarak açıklandı. AB ile ilişkilerde kararsızların oranı ise, yüzde 14.1 oldu.
Profesör Eralp: AB’nin adım atması şart
ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi ve Avrupa Çalışmaları Merkezi Direktörü Profesör Dr. Atilla Eralp, Türkiye ile AB ilişkilerindeki son tabloyu, Amerika'nın Sesi'ne değerlendirdi.
"Türkiye ile AB ilişkileri fevkalede tıkanık durumdaydı" diyen Profesör Eralp, bu noktada ilişkilerdeki iki önemli başlık olan Kıbrıs ve vize serbestliği konularında çözüm sağlanması gerektiğini söyledi. Eralp, "Vize konusu, toplumu çok yakından ilgilendiriyor. Türkiye'de AB üyeliğine olumlu bakış azalmaya başladı. Bunu değiştirmenin yolu da vize antlaşması yapılabilmesi" dedi.
AB mevzuatı uyarınca vize serbestliği antlaşması içinse Geri Kabul Antlaşması'nın ön koşul olduğunu belirten Eralp, dolayısıyla bunun Türkiye'den beklenmesinde sıkıntı olmadığını kaydetti. Eralp, "Ancak Türkiye'ye 3,5 yıllık süre şartı getirilmiş durumda. Geri Kabul Antlaşması'nı Türkiye'nin çok iyi uygulaması gerekiyor. Bunun ardından Türkiye’ye geniş kapsamlı bir vize serbestliği mi sağlanacak, yoksa bu serbestlik dar kapsamlı mı olacak henüz kesinleşmiş görünmüyor" diye konuştu.
Eğer vize serbestliği sağlanırsa Türkiye'de AB'ye bakışın daha olumlu hale gelebileceğini belirten Profesör Atilla Eralp, "Türkiye ile AB diyaloğu dar siyasi kadrolara sıkışmış bir ilişki haline geldi. Türkiye'ye vize serbestliği sağlanması çok gecikmiş bir gelişme. Gümrük Birliği ile ilgili tartışmaları da çözebilmemiz için vize konusunu öncelikle çözmemiz gerekiyor. AB ile ekonomik ilişkiler de vize meselesinde tıkanıyor. Mesela işadamları rahatlıkla seyahat edemediklerinden yakınıyor. Türkiye yıllardır üyelik sürecinde bir ülke olmasına rağmen bundan mahrum bırakılması mümkün değil" dedi.
Profesör Eralp, Avrupa Birliği’yle ekonomik ilişkilerde sıkıntı görüldüğünü kaydetti, şimdi AB tarafından adımlar atılması gerektiğinin altını çizdi.
Eralp: AB sınır güvenliği için yükü paylaşmalı
Türkiye dışındaki ülkelere 3,5 yıl gibi bir süre yerine çok kısa sürelerde vize serbestliği sağlandığını da hatırlatan Profesör Eralp, "Türkiye'den çok sayıda insan geçişi söz konusu olduğu için AB kendisini korumak istiyor. AB'deki bakışı, Suriye ve bölgedeki gelişmeler de olumsuz etkiledi" diye konuştu. Buna karşın sınır güvenliğinden Türkiye'nin tek başına sorumlu tutulamayacağını da kaydeden Eralp, "AB'nin sınır güvenliğinin sağlanması açısından Türkiye'nin yükünü paylaşması gerekir. Türkiye’ye yardım edilmesi şarttır. Bu, Türkiye’nin tek başına yüklenebileceği bir konu değlidir" dedi.