Erişilebilirlik

Türkiye–Rusya İlişkisinde Suriye Dönemeci


Suriye’nin geleceğine ilişkin Birleşmiş Milletler (BM) gözetiminde başlatılan Cenevre-4 görüşmeleri sürüyor. Görüşmelerde, Suudi Arabistan ile Mısır destekli Suriyeli muhalif gruplar arasında görüş ayrılıklarının ön plana çıktığı ve Beşar Esad’ın sadece terörizmle mücadele odaklı dar kapsamlı müzakerelerden yana olduğu bilgileri yansıyor.

Türkiye açısından Cenevre-4’e ilişkin en çarpıcı gelişme Rusya’nın Kürtler konusunda izlediği tutum olarak gözlemleniyor. Son olarak Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova, dünkü açıklamasında, “Kürtler’in görüşmelere katılmasını gerekli görüyoruz,” demişti.

Rusya’nın Kürtlerle ilgili yaklaşımı Ankara’da rahatsızlığa yol açarken; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, 9-10 Mart tarihlerinde Moskova’ya yapacağı ziyarette konunun gündeme gelmesi bekleniyor.

Türkiye-Rusya ilişkilerindeki Suriye odaklı gelişmeleri, uluslararası ilişkiler uzmanı ve Türk Silahlı Kuvvetler eski mensubu Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşın ile Doç. Dr. Serdar Erdurmaz, Amerika’nın Sesi’ne değerlendirdi. Caşın ve Erdurmaz’a göre, Rusya, Türkiye’nin olası Rakka operasyonu konusunda ABD ile yakınlaşma sinyallerinden rahatsızlık duyuyor. Ancak uzmanlar, Erdoğan-Putin görüşmesiyle uzlaşma sağlanabileceği görüşünü de paylaşıyor.

“Türkiye ‘iki camii arasında beynamaz’ durumunda”

Özyeğin Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşın, Suriye ve dolayısıyla da Türkiye açısından kritik noktayı ABD-Rusya arasında nasıl bir uzlaşma sağlanacağı konusunda görüyor. Caşın, “Suriye’nin geleceğinde üniter bir devlet mi olacak yoksa Irak’taki gibi mi olacak? ‘Esad’sız bir rejime Rusya’nın direnç göstermediği’ yaklaşımı var gibiydi. Ama Rusya, Esad’ın kimyasal silah kullandığıyla ilgili BM kararını veto etti. Rusya başından beri sürdürdüğü politikaya bakıldığında Arap Baharı’nda yanında durduğu Esad’ın bundan sonraki geçiş sürecinde de bulunması dolayısıyla siyasi desteğini sürdüreceğini görüyoruz. Suriye’de ABD ile Rusya’nın yaklaşımı belirleyici olacaktır,” dedi.

“Rusya’nın da PYD ile görüştüğünü biliyoruz” diyen Caşın, “Rakka’ya ABD ile ortak harekatta anlaşmaya varılırsa Moskova’nın buna tepkisi olacaktır. Rusya’nın son dönemde iki kez yanlışlıkla TSK tanklarını vurması Türkiye tarafından not edilmiştir. Öte yandan Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın, hem ABD’li hem de Rus mevkidaşlarıyla yakın temasları oldu. Bu da Ankara’nın seçeneklerinin hiç de kolay olmadığını ortaya koymaktadır. Kantonların birleşmesinden Türkiye rahatsız, eğer kendisine garantiler verilirse ABD ile Rusya dengesiyle bir çözüm de üretilmesi mümkün olabilir,” diye konuştu.

Erdoğan-Putin görüşmesinde uzlaşma olabileceğini düşünen Caşın, “Dünya kamuoyu gibi Putin-Trump görüşmesi beklentisiyle Suriye üzerinde sis perdesi kalkmadan barış da mümkün değil” vurgusu da yaptı.

Hasan Kalyoncu Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serdar Erdurmaz da,Türkiye’nin Suriye politikası açısından Donald Trump’ın nasıl hareket edeceğinin önem taşıdığı yaklaşımında. Türkiye’nin adeta “iki cami arasında beynamaz” durumda olduğunu söyleyen Erdurmaz, Rusya’nın Ankara-Washington hakkındaki yakınlaşma dolayısıyla Suriye üzerinden mesajlar verdiğini ifade etti.

ABD’nin henüz Ankara’nın beklediği şekilde PYD’yi ihmal edecek bir yaklaşıma girmediğini ancak terörizmle mücadele için Türkiye’yle yakınlaşmak istediğini anlatan Erdurmaz, Rusya’nın Cenevre-4 için Kürtler meselesini gündeme taşımasını ABD bağlamında yorumladı. Erdurmaz, özetle şunları dile getirdi: “Binali Yıldırım’ın başbakanlığı döneminde ortaya koymuş olduğu dış politikada yeni manevralar yapmak suretiyle Rusya ile ilişkiler eski yoluna girdi. Suriye sorunu çözümünde işbirliğine girilmesi için önemli adımlar atıldı. Böylece Astana görüşmeleri, Rusya, İran ve Türkiye’nin koordinasyonunda çözüldü. Türkiye’nin arabuluculuk çabalarını görüyoruz ve bir taraftan da IŞİD ile terörizm ile mücadelesi var. Rusya ile ilişkilerde uçak düşürme hadisesi (24 Kasım 2015) sonrasında Kürtler’e (PYD) Moskova’da ofis açma izni vermesi görülmüştü ama ilişkilerde düzelme oldukça yumuşama olmuştu. Şimdiki çıkışı da Rusya’nın Türkiye’ye mesaj vermesi olarak görmek mümkün. Cenevre’de Kürtler’i masaya getirmeyi teklif etmek suretiyle Türkiye’yi açmazda bırakarak, ABD ile ilişkileri ihmal edecek duruma gelmesi için zorlama yolu gündeme geliyor. Türkiye’nin hiç kabul edemeyeceği durum ortaya çıkıyor. Bunu Suriye’nin, Irak’ın ve İran’ın da kabul etmeyeceği açık. Eğer Kürtler, Suriye’de bir konum kazanırlarsa benzeri tehdit İran için de ortaya çıkacaktır. İran için sadece Kürtler değil Azeri grupların varlığı da söz konusu. Rakka operasyonunda Türkiye’nin ABD’ye ‘PYD olmasın biz olalım’ yaklaşımı Moskova’yı rahatsız etmiş. Dolayısıyla (Kürtler ile ilgili açıklamaları) Rusya’nın bir gözdağı girişimi olarak da görebiliriz. ABD ile yapılacak askeri harekat arzusunu engelleme girişimi.”

Suriye’de Barzani varlığı mı gündemde?

Doç. Dr. Erdurmaz, ayrıca Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesud Barzani’nin iki günlük Türkiye ziyaretinde en üst düzeyde görüşmeler yapması dolayısıyla başka iddiaların da gündemde olduğunu anımsattı. Erdurmaz, “PYD yerine Barzani kuvvetlerinin kullanılmasıyla Suriye’de Kürtler boyutuyla bir çözüm sağlanması da gündemde. Barzani kuvvetleri geriye çekildiğinde ise Suriye’de üniter devlet yapısını korumak gibi iddialar konuşuluyor. Türkiye’yi bu konuda zor günler bekliyor. Rusya’yı ikili görüşmelerde ikna etmek gerekiyor. ABD’nin de yaklaşımını bekleyerek görmek gerekiyor,” diye konuştu.

Erdoğan-Putin görüşmesinden beklentiler konusunda ise Erdurmaz, “Kürt konusunda kırmızı çizgisi Başkan Putin’e açıklanacaktır. Görüşmede ‘olmazsa olmaz koşullar’ tartışılacaktır. Türkiye’nin de Esad rejimiyle ilgili tutumunda değişiklikler gündeme alınacaktır. Suriye’nin üniter yapısının korunması için Esad rejimiyle oturarak, barış çözümü konuşulmalı. Türkiye’nin bu konuda Rusya ile hemfikir olması gibi bir durum gözlemleniyor. Esad’ın Başkan olmak yerine yeni bir seçim yapılması ve çok partili bir sistemle halkın oyuyla seçilip-seçilmeyeceği meselesi ortak bir fikir olarak görülüyor. Suriye’de bölgesel Kürt yönetiminin ortaya çıkışı ve sonrasında Irak’takiyle birleşmesi gibi geri dönülemez bir yola girilmesi ihtimalleri de sıkıntılı. Unutmayalım ki Türkiye’nin Fırat Kalkanı Operasyonu’nu yapmasının nedeni de Kürtler ile ilgili,” dedi.

Prof. Dr. Caşın da, ABD’nin yavaş da olsa “farklı Kürt gruplar” gibi ifadeler kullanmasıyla Suriye’ye Barzani’nin müdahil olabileceği ihtimalini tetiklediği görüşünde. Ancak Trump’ın, Suriye planını beklemek gerektiğini kaydeden Caşın, kesinlikle Türkiye’nin ABD eliyle PYD -- dolayısıyla da PKK’ya ağır silahlar verilmesinden rahatsızlık duyulacağını dile getirdi. Türk kamuoyunda da ciddi rahatsızlık bulunduğunu belirten Caşın, “Türkiye’nin Barzani ile yakınlaştığı da düşünüldüğünde ihtimal söz konusu. Türkiye, Irak’ta geçmişte 500 bin Kürt’ün hayatını kurtarmıştır. Suriye’de ise şimdi güvenli bölge konusunda Trump ile uzlaşma sağlanması kritik. Ama bunun nereye varacağını görmek gerekiyor,” yorumunda bulundu.

Rusya ile “kazan-kazan”

Türkiye’nin, ABD’nin önemli müttefiki ve NATO ülkesi olduğunu unutmamak gerektiğini kaydeden Caşın, “Suriye terazisinin diğer tarafında Baltık ve Karadeniz meselesi var. Kırım’ın işgali meselesi de halen masada duruyor. Türkiye’nin, NATO’daki kuvvetlerine desteği sürüyor. Rusya’nın da bölgede baskısı sürüyor. Türkiye egemen devlet ve bölgesel güç. Moskova’nın da Türkiye’nin beklentilerine vereceği cevap konusunda Erdoğan ile Putin’in görüşmesinden ben umutluyum. “Kazan-kazan” anlayışı devam ederse Türk-Rus ilişkilerinin ileriye götürülebileceğini düşünüyorum. Özellikle ekonomi ve enerji boyutlu…” dedi.

Gözler Trump-Putin görüşmesinde

Cenevre görüşmelerini de değerlendiren Caşın, “BM hukukuna göre barış getirebilir mi? Bu noktada, Suriye’deki vekaletler savaşındaki asli aktörler olan ABD ile Rusya’nın nasıl karar vereceği önemli” diyor ve “NATO genişlemesinin yeniden değerlendirilmesi gerekiyor. Rusya’nın yeniden uluslararası sisteme kazandırılması gerekiyor. Rusya’nın G-8 içinde hareket etmesi önemlidir. Böylesi hem Türkiye hem de ABD için faydalı olacaktır,” görüşünü savunuyor.

  • 16x9 Image

    Yıldız Yazıcıoğlu

    Yıldız Yazıcıoğlu, 1994-1998 döneminde Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde lisans eğitimini tamamladı. Mesleğe 1997 yılında Cumhuriyet’te stajyer olarak başladı. 1998-2000 döneminde yüksek lisans eğitimine devam etti. 2000 – Mayıs 2009 döneminde Milliyet’te mesleki kariyerini cumhurbaşkanlığı ve parlamento muhabirliği noktasına taşıdı. 2009 - 2011 yıllarında ABD’nin başkenti Washington DC’de kariyerini sürdürdü ve farklı medya kuruluşları için temsilcilik – yorumculuk görevlerini yürüttü. Bu dönemde VOA Türkçe’de eğitim aldı ve görev yaptı. Ardından Ankara’ya dönüşünde Habertürk TV’de, ArtıBir TV’de görevler üstlendi. Şu anda VOA Türkçe ekibinde görev almayı sürdürüyor.

STÜDYO VOA

Trump’a ‘sus payı davası’ öncesinde konuşma yasağı – 27 Mart
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG