Erişilebilirlik

“Türkiye’de IŞİD Uzmanı Yok”


IŞİD, Irak’ın işgalinden sonra 2004’te El Kaide’ye katıldığını açıklayan Irak merkezli selefi bir örgüt. Ancak dünyanın gündemine girmesi 10 Haziran 2014’te Irak’ın ikinci büyük kenti Musul’u ele geçirmesiyle oldu. Bir gün sonra Türkiye’nin Musul Başkonsolosluğu’na yaptığı saldırıdan beri Türkiye’nin en önemli gündem maddelerinden biri oldu.

Türkiye’nin IŞİD’e yönelik ilk ciddi operasyonu 24 Temmuz 2015’te gerçekleştirildi. Sınır ötesindeki IŞİD hedeflerine yönelik operasyondan sonra yurt içinde de Bolu’dan Diyarbakır’a, Kayseri Adıyaman ve İstanbul’dan Eskişehir ve Adıyaman’a a birçok kentte IŞİD hücrelerine yönelik baskınlar yapıldı.

Buna rağmen henüz resmi bir açıklama yapılmasa da 10 Ekim’de Ankara’da gerçekleştirilen katliamı IŞİD militanlarının düzenlemesi engellenemedi.

Peki Türkiye IŞİD’le yeterli ölçüde mücadele ediyor mu? Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Profesör Hilmi Demir, IŞİD meselesinin aslında bir radikalizm meselesi olduğunu ve yalnız emniyet operasyonlarıyla böyle bir örgütle mücadele etmenin sonuç vermeyeceğini söylüyor.

Prof. Demir: Türkiye’de radikalizm bilinmiyor her sakallı IŞİD’li sanılıyor

Amerika’nın Sesi’nin sorularını yanıtlayan Profesör Demir, Türkiye’nin ne IŞİD’i ne de tüm dünyada yükselişe geçen radikalizmi tanıdığını söylüyor:

‘‘Türkiye’de radikalizmle ilgili veri yok. Millet sokakta gördüğü her sakallıyı IŞİD’li zannediyor. Türkiye’de faaliyet gösteren birçok radikal grup var. Radikalizm dendiğinde bu yapıların hepsinin silahlı eylemlere bulaşmadığını bilmek gerekiyor. Türkiye maalesef radikalizmle mücadele konusunda teknik donanıma sahip değil. Bu sorunu biz yaratmadık. Türkiye’ye ithal edilecek sorunlarla gereken önlemleri alamdık, altyapı kuramadık, teknik donanımı sağlayamadık.’’

Profesör Demir, güvenlik bürokrasisinin radikalizm meselesinde belli bir birikime sahip olduğunu ancak karar alıcıların bu cenahtan gelen uyarıları ciddiye almadığına dikkat çekiyor:

‘‘ Türkiye bu sorunu ciddiye almalı zira çok boyutlu bir sorunla karşı karşıyayız. Siyaseten karar alıcılar bu konuyu bu zamana kadar geçiştirdiler. Avrupa bu sorunla ciddi bir biçimde uğraşıyor. Suudi Arabistan radikalizmle mücadele etmek için fon kurdu. Radikalistleri rehabilite etmek için merkez açıyor. Toplumda eğilim bulunaN gençleri tespit ediyor. Bunu Suudi Arabistan yapıyor ama Türkiye yapmıyor.’’

Prof. Demir: Anadolu Müslümanlığı IŞİD’i reddeder diye düşünüldüğünden IŞİD tehdit olarak algılanmıyor

Ancak asıl önemlisi Demir’e göre, Türkiye’de IŞİD’i tanıyan alanda çalışmış akademisyen ya da uzman bulunmuyor:

‘‘ Evet, Türkiye’de IŞİD uzmanı yok. IŞİD uzmanı nasıl yetişir? Radikalizm çalışmadan IŞİD anlaşılabilir mi? Radikalizmin çalışıldığı ne bir güvenlik akademisi var ne de bir siyasi bilimler fakültesi. Asıl mesele IŞİD ya da radikalizm tehdit olarak algılanmıyor. Bir iki slogan atarlar susarlar diye düşünülüyor. Bunun gerekçelerden bir tanesi din ya da dini gruplar bize tanıdık geliyor. Bunun Anadolu’da tehdit oluşturabileceğini kabul etmiyoruz. Anadolu Müslümanlığı farklı, o burada tutmaz diye bir anlayış var. Ama katılımlar da ortada.’’

‘ Türkiye’de IŞİD merkezinden bağımsız bir örgütlenme olmasından korkuyorum’

IŞİD üzerinde çalışan Hitit Üniversitesi Öğretim Üyesi bu örgütün Türkiye’de gerçekleştirdiği eylemleri neden üstlenmediği, IŞİD’e atfedilen saldırıları başka bir yapının düzenlemiş olup-olmayacağı sorularına şu yanıtı veriyor:

‘‘Aslında üstlenmesi lazım. Ya bunu doğrudan IŞİD merkezi yönetimine bağlı olmayan bağımsız hücreler yapıyor ki El Kaide tabanlı bir örgüt olduğundan orada klasik ordu sistemi geçerli değil. Ya da bazıları bunu taşeron olarak kullanıyor. Hala cevabını kesin olarak bulmuş değilim. Ama bildiğimiz üzere merkezi karar alıcılar tüm dünyada gerçekleştirdikleri saldırıları çekinmeden üstleniyor. Türkiye’de korkum şu: Suriye ve Irak’tan bağımsız bir örgütlenme gerçekleşiyor olabilir. O yüzden de IŞİD doğrudan bu tür eylemleri üstlenmiyor.’’

‘ Türkiye’de IŞİD’in %3 tabanı var demek doğru değil, elimizde ölçek yok’

Profesör Demir, Türkiye’de İslami radikalizmin %3 oranında taban bulduğu iddialarını ise geçekçi bulmuyor:

‘‘Radikalizmin aşamaları var. Benim teorime göre, dört ana aşaması var. Toplumsal ayrışma, siyasal radikalleşme, ideolojik radikalleşme ve eylemde radikalleşme. Türkiye’de toplumsal tabanlar bu evrelerin hangisinde bu konuda çalışma yok. Biz alana inip bir çalışma yapmadık. Bunun Türkiye’de bir ölçeği yok. Kime radikal denir ölçeğimiz yok. Türkiye bu konuda boşa kürek çekiyor. Anketler çıkıyor. %3 deniyor. Böyle bir ölçek geliştirilmedi. Hangi ölçeğe göre bunu iddia ediyorlar belirsiz… Ben on yılımı verdim. Hala ölçek oluşturmaya çalışıyorum. Ne devletin elinde ne de STK’lar veya akademik camianın elinde veri var. Türkiye’de IŞİD’in %3 tabanı var gibi sözler boşa söylenmiş sözler.’’

Prof. Demir: Türkiye gelecek 20 yıl radikalizmle boğuşacak

Suriye’den devam eden göçün içinde radikalleşmiş unsurlar olması nedeniyle Türkiye için tehdit oluşturduğunu belirten Profesör Demir, gelecek yıllarda radikalizmin Türkiye için daha büyük sorun oluşturacağı kanısında. Radikalizm üzerine çalışan akademisyen, Türkiye’nin radikalizmi doğru anlamak için disiplinler arası işbirliğini geliştirmesi gerektiği görüşünde:

‘‘PKK meselesi için yıllardır bu konu güvenlikçi politikalarla çözülecek bir şey değil dedik. Radikalizm de öyle. Bununlar ilgili ciddi anketler, araştırma lazım, inter-disipliner çalışmak lazım. Ekonomik, güvenlik, dini, antropoloji, teoloji eğitimi almadan radikalleşme bilinemez. Uluslararası ilişkiciler, sosyologlar psikiyatrlar, sosyal psikologlar birlikte çalışmalı. Batıda bu tarz yapılar var. Türkiye’de kim Nusra kim IŞİD bunu bile yok? İdeolojik, itikadi, stratejik farklar ne bunları bilen yok? Terörizmin içeriği de değişiyor. 11 Eylül saldırısı ile dünya terör tehdidi altında kalmıştır. Suriye sonrası dünya radikalizm tehdidiyle karşı karşıya. Göç dalgası radikalizmi tetikleyecek.’’

Ankara’nın artık yalnız terör değil radikalizm sorunuyla karşı karşıya kaldığını iddia eden Profesör Demir, gelecek yirmi yılda radikalizm meselesiyle boğuşacak Türkiye’nin bu konuda kapsamlı bir eylem planına ihtiyaç duyduğunun altını çizdi.

STÜDYO VOA

Trump’a ‘sus payı davası’ öncesinde konuşma yasağı – 27 Mart
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG